Fatih Erdoğan
Devlet Çocukları Öldürmez
Millet, neredeyse her gün PKK ve HDP kaynaklı yayınlar üzerinden ‘Devlet sivilleri ve çocukları öldürüyor’ tarzındaki haberlerle adeta bombalanıyor. PKK’dan bağımsız görünen ancak PKK’nın ‘borazanlığını’ yürüten bazı gazete, ajans ve internet siteleri, bu haberleri sistematik olarak yayıyorlar.
Türkler ve Kürtler, PKK medyası üzerinden yayılan ve gerçeği yansıtmayan bu haberlerin etkisinde bırakılarak Türk askeri ve polisi hakkında yanlış düşüncelere sevk ediliyor. Bu yalan yayınların etkisi altında kalan pek çok insan, devletin elinde silah, önüne çıkan herkesi çocuk, yaşlı, sivil, terörist demeden öldürdüğünü düşünmeye başlıyor.
Bu faaliyetlerin birisi 08 Ocak 2016 tarihli Beyaz Şov programında çıkıyor karşımıza. İsminin Ayşe Çelik olduğunu ve Diyarbakır’da öğretmen olarak görev yaptığını söyleyen bir bayan bağlanıyor programa. ‘Ülkenin doğusunda yaşananların farkında mısınız?’ sorusuyla konuşmasına başlayan öğretmen Çelik, medyanın tutumuna işaret ederek, ‘Burada yaşananlar ekranlarda çok farklı aktarılıyor. Sessiz kalmayın. İnsan olarak biraz daha hassasiyetle yaklaşın. Görün, duyun ve artık bize el verin. Yazık; insanlar ölmesin, çocuklar ölmesin, anneler ağlamasın,’ diyerek kaşla göz arasında PKK’yı öven, Yüce Türk Devletini ise çocukları öldüren bir katil durumuna düşürüveriyor.
Yılların kaçarlı şovmeni Beyazıt Öztürk bu hainin sözlerini dinledikten sonra teşekkür ederek, ‘Elimizden geldiğince duyurmaya çalışıyoruz. Bu söyledikleriniz bize ders oldu. Daha da fazla yapmaya devam edeceğiz. İnşallah o söylediğiniz barış dilekleri en kısa zamanda gerçekleşir’ ifadeleriyle seyircilerden Çelik’i alkışlamasını istiyor. Sözde öğretmenin duygusal konuşması bittiğinde programın sunucusu, bu duyarlılığından ötürü kendisine defalarca teşekkür ediyor. Konuklar da alkışlarla destek veriyorlar.
Milli Eğitim Bakanlığı, hızlı bir soruşturma sonucu programa bağlanan kişinin Diyarbakır’da öğretmen olmadığını belirliyor. Yatsıya kalmadan Ayşe Öğretmen’in aslında İstanbul’da yaşadığı ve programa da buradan bağlandığı ortaya çıkıyor. Yani yaşananlar baştan sona PKK düzenlemesi.
Devlet, gerçekten Güneydoğu’da sivilleri, masum insanları, çocukları, yaşlıları mı öldürüyor? Elbette değil. Ama bu tarz ‘kara propaganda’ haberlerin karşılık bulmadığını da söyleyemeyiz. Allahtan günümüz Türkiye’si yetmişli yılların Türkiye’si değil. PKK’nın yalanları hemen meydana çıkartılabiliniyor. Zaten bu sayede PKK, başlatmak istediği iç savaşta, halktan beklediği desteği bir türlü bulamıyor.
Güneydoğu’daki şehirlerimiz ne yazık ki savaş alanına döndürülmüştür. Yapılmak istenen; sivil kayıpların artmasıdır. Bu sebeple, PKK kırsal merkezli ‘savaş’ taktiğini, şehir merkezli bir stratejiye çevirmiştir. Şehirleri, ilçeleri, sokakları, mahalleleri, evleri birer ‘mevzi’ haline getirmiştir. Bölge insanlarının işe gittiği, alışveriş yaptığı, yaşadığı caddelerde, mahallelerde, her gün bombalar patlatılıyor, roketler atılıyor, kurşunlar sıkılıyor. PKK, terörü şehirlere taşıyarak özellikle sivillerin ölümüne yol açmayı, bu ölümlerden devleti sorumlu tutmayı ve böylelikle, olmasını istedikleri iç savaşın meşruluk zeminini yaratmayı amaçlıyor. Bu oyuna gelmemek bu söylemlere asla inanmamak gerekiyor. Oysa yılların kaşarlı Şovmeni hemencecik oltaya takılıveriyor. PKK her zaman olduğu gibi hem yazıyor hem oynuyor. Yaşanan gerek sivil gerekse asker ve polis ölümlerinde tetiği çeken de, bu kayıplardan sorumlu olan da PKK’nın ta kendisidir.
Bu tür gerçekler Ülkücüler tarafından her zaman her fırsatta en yüksek sesle söylenmiştir. Ama maalesef başta devleti idare edenler olmak üzere bu ülkedeki yazarları, çizerleri ve Beyazıt Öztürk gibi şovmenleri bir türlü inandıramamışlardır.
Namı Beyaz olan şovmen hakkında PKK’yı övmek suçundan dava açılmış. Ne gam. Gerektiğinde bu vatan için hiç tereddüt etmeden seve seve canlarını veren Milliyetçi, Muhafazakâr Ülkücüleri kandan beslenmek ile suçlayıp PKK ile sarmaş dolaş olanlar; ‘Bizi kandırmışlar’ diyerek işin içinden sıyrılabildiklerine göre bizim kaşarlı şovmen Beyazıt Öztürk de kandırıldığını söyleyerek hakkındaki suçlamalardan pekala sıyrılacaktır.
Her şerre rağmen sabırlı olmalıyız. Zafer elbette sabredenlerin olacaktır. Hainler ise hak ettikleri cezayla mutlaka cezalandırılacaktır.