Fatih Erdoğan
Sıra Halk Oylamasında
Türkiye Büyük Millet Meclisinde görüşülen 18 Maddeden oluşan Anayasa değişikliği taslağının kanunlaşabilmesi halkoylamasına yani referanduma kaldı. Referandumda sandıktan evet çıkarsa Anayasa değişikliği yasalaşarak yürürlüğe girecek, hayır çıkarsa mevcut yasa yürürlükte kalacak. Referandum sonucu ne olursa olsun bu tasarı sebebiyle yapılan çalışmaların, tartışmaların Yüce Türk Milletine hayırlar getirmesini dileyelim. Anayasa değişsin diyenlerinde, değişmesin diyenlerinde samimiyetlerinden kuşku duymamak gerekir.
Meclis görüşmeleri sırasında iktidar ve muhalefet Milletvekilleri arasında büyük tartışmalara sebep olan değişikliğin başında 2709 Sayılı Anayasa Kanunu’nun 104. Maddesinde yapılmak istenen değişiklikler gelmektedir. Bu değişiklikler asla önemsiz değişiklikler değildir. Zaten Anayasa değişikliğiyle ilgili görüşmeler sırasında Büyük Millet Meclisinde yaşanan mücadeleden de işin nedenli çetrefilli olduğu anlaşılmaktadır.
Cumhurbaşkanı’nın görevlerini belirleyen 104’üncü maddeye: ‘Cumhurbaşkanı Devletin başıdır’ cümlesinden hemen sonra ‘Yürütme yetkisi Cumhurbaşkanına aittir’ ifadesi eklenmiştir. Bu değişiklik; Anayasa Mahkemesi Üyelerinin, HSYK Üyelerinin ve de Büyük Millet Meclisindeki Milletvekillerinin çoğunluğunu seçen ve Yargının, Yasamanın, Yürütmenin başı konumundaki Cumhurbaşkanının tek adam olmasına ve işin bir müddet sonra diktatörlüğe dönüşmesi endişelerini doğurmaktadır.
Bu düşüncede olanlar haksız değildir. Yasalar, üstelik Anayasalar kişilere göre çıkartılamaz. Bu yetkileri bugün Sayın Erdoğan milletinin yararına kullanır, yarın bir başkası gelir, milletiyle ters düşer ve başımıza diktatör kesilir. Şimdiden işte o günlerde çalıştırılabilecek, kötü emellere mani olabilecek düzenlemelere ihtiyaç vardır. MHP’li ve AK Partili kardeşlerimizin bu endişeleri dinlemesi ve anlaması gerekmektedir.
Sayın Erdoğan’a Allah uzun ömürler versin ama o da bir fani değil midir? Er veya geç bir gün Hak tecelli edecek ve tüm faniler gibi Rahmeti Rahmana yürüyecek değil midir? Yerine gelecek kimdir, kimlerdendir bilinmez. Yasa Türkiye Büyük Millet Meclisinde görüşülürken bu sebeplerle mutlaka tedbir alınmalıydı. Maalesef alınmadı.
Bu tedbirler elbette Büyük Millet Meclisinde alınmalıydı. Millete bırakılmamalıydı. Milletimiz kime kul olacağını maalesef bilemiyor. Hakk’a kul olup ahreti kazanmak kolay olmadığı için genellikle de kula kul olmayı ve bu dünyayı kazanmayı tercih ediyor. Bir müddet sonra daldığı derin uykudan uyanıyor ama iş işten geçmiş oluyor.
Kabak, Sayın Bahçeli’nin Başında Patlar
Durup dururken Başkanlık tartışmalarını tekrar gündeme taşıyan ve verdiği destekle Anayasa değişikliğinin Türkiye Büyük Millet Meclisinde kabul edilmesini sağlayan ve bu değişikliklerin referandumda oylanmasına sebep olan MHP’nin ve bu partinin Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin bu tutumu Milliyetçi ve Ülkücülerin çoğunluğu tarafından hala net olarak anlaşılamamıştır.
Milliyetçiler son yıllarda yapılan bütün seçimlerde seçmenlere ‘Genel Başkanlarının ne dediğini’ anlatmaya çalışarak geçirdiler. Kendileri de anlamadıkları için başarılı olamadılar. Bence Anayasa değişikliği oylamasında da iş böyle olacak. Geçen haftalarda oyunun rengini açıklayan, halkoylamasında parti olarak evet kampanyası yürüteceklerini söyleyen ve evet oyu vereceklerini beyan eden Sayın Devlet Bahçeli seçmenleri tarafından yine anlaşılamıyor.
Devlet adamlığıyla gurur duyulan Sayın Devlet Bahçeli seçmenine niçin evet demelerini iyi anlatmalıdır. Yoksa bu referandumun tek kaybedeni kendisi olacaktır. Bu duruma hiçbir Ülkücü gönül asla dayanamaz. Referandumdan Hayır çıkarsa Sayın Erdoğan mevcut durumunu korur ve Cumhurbaşkanlığı görevini sürdürür. Oyların Evet çıkması halinde Başbakanlığa veda edecek olan Sayın Binali Yıldırım, oylamadan Hayır çıkarsa karalar bağlamaz, yas tutmaz, güle oynaya Başbakanlığa devam eder. Belki de sevinçten ikide göbek atar.
Eğer Anayasa değişikliği oylamasından Hayır oyu çıkarsa kabak, Sayın Bahçeli’nin başına patlar. Seçmenine hiçbir hususu doğru düzgün anlatamayan Sayın Bahçeli’yi bu kez Genel Kurul Delegesinin elinden kimse alamaz. Bu durumda Sayın Bahçelinin yeri bir zamanlar HAS Partinin Genel Başkanı Numan Kurtulmuş gibi, bir zamanlar Demokrat Partinin Genel Başkanı Süleyman Soylu gibi, bir zamanlar MHP’nin Genel Başkan Yardımcısı Tuğrul Türkeş gibi AK Parti saflarıdır. Büyük ihtimal olacağı da budur. ‘Görünen köy kılavuz istemez’ denir ya işte bu söz bu referandum için söylenmiştir. Sonuç, Vatana Millete Hayırlı Olsun…