Fatih Erdoğan
Kar Çiçekleri
Enver Paşa komutasında 105 yıl önce düzenlenen Sarıkamış Harekâtı sırasında donarak, şehit olan binlerce Mehmetçik, 'Gençlik şühedanın izinde yürüyor' sloganıyla Allahuekber Dağları'nda düzenlenen yürüyüşle anıldı. Medyada yazılanlara baktığımda; anma programına katılan siyasiler maalesef gençlere gerçekleri anlatma yerine yine hamasi nutuklar atıp caka satmışlar.
Sevgili gençler; tarihimize ‘Sarıkamış Faciası’ olarak kaydedilen hadisenin aslını bilir misiniz? Eksi 40 derece soğukta yazlık giysiler içerisindeki yüz yirmi bin askerimizin Sarıkamış dağlarında nasıl ölüme yollandığından haberiniz var mı? Üstelik tek bir kurşun atamadan soğuktan donarak şehit olan bu yüz bin gencimizin ‘birkaç hayalperestin kişisel ihtirası uğruna’ nasıl bile bile ölüme yollandığını anlatan oldu mu sizlere?
Bizim insanımız, İhtiras ve hırs için; ‘felaket habercisi’ der ve bu iki duygudan uzak durmaya çalışırdı. Çünkü Dinimiz ve Ecdadımız bu iki meziyetten uzak durmamızı emrederdi. Buna rağmen dünya tarihinde kendi sonsuzluklarını bu ateşle yakıp kül eden ve memleketlerini harabeye döndürebilen şahsiyetlere rastlamak mümkündür.
İşte bunlardan birisidir Enver Paşa. Almanlar birinci cihan harbinde Türk devletini yanlarına almak isterler. Bu sebeple Türkiye’ye gelen trenlerin üzerine ‘Enverland’a (Enver’in Ülkesi’ne) gider’ diye yazarlar ve kendisinin Napolyon’a benzediğini söylerler. Taşıdığı kibir ve ihtiras ile ‘Beni Napolyon’a benzetmişler bunu asla kabul edemem, çünkü ben ikinci adam olamam’ diyebilecek kadar hırsına yenik düşen sözde devlet adamıdır Enver Paşa.
Tarih 16 Aralık 1914 Soğuk bir kış günü. Tek adam olma sevdasıyla Napolyon’a benzetilmek dahi istemeyen Enver Paşa Harp Okulunda bir dönem öğretmenliğini yapan Hasan İzzet Paşayla bir araya gelir. ‘Paşa, hatalı davrandınız! Başarılı olamadınız! Rus ordusu burada yok edilmeliydi. Simdi hemen harekete geçip, Rus ordusunu Sarıkamış’ta yok edeceksiniz!’ der.
Cephelerin ve harp okulunun emektar komutanı Hasan İzzet Pasa, küstahlaşan ve ihtiraslarının kurbanı olan öğrencisine aynı ses tonuyla cevap verir: ‘Olmaz! Havaları görüyorsunuz. Her yerde kar var. Karakış başlamıştır. Bu şartlar altında, bu mevsimde harekât bir faciaya dönüşebilir. Kış şiddetini kaybetsin, yollar açılsın, düşmana haddini bildiririz.’
Verdiği her emrin hemen yerine getirilmesine alışkın padişah damadı ve orduların başkomutan vekili 34 yaşındaki Enver Paşa, aldığı cevaptan memnun olmaz, asabileşerek şu tehdidi savurur: ‘Eğer hocam olmasaydınız, sizi idam ettirirdim!’ Hasan İzzet Paşa bu edepsizliğe katlanamaz ve istifa ederek ordudaki görevinden ayrılır. Komutanlığa yarbaylıktan albaylığa yükseltilen Hafız Hakkı getirilir.
En az Enver Paşa kadar ihtiras ve hırs sahibidir Hafız Hakkı Paşa. ‘Emrindeki yazlık giysiler içerisinde titreye titreye hareket etmeye çalışan askerlerine İstanbul’dan yollanan kışlık giysilerin ve erzakların gelmek üzere olduğu yalanını söylemektedir.’ Oysa ‘Karadeniz’de yaşanan felaketten haberi vardır. Ruslar Osmanlı ordusuna erzak, mühimmat ve giyecek getirmekte olan gemileri batırmışlardır. Bu haber askerden gizlenir.
Enver Paşa, ihtiraslarına mağlup olarak bütün birliklere şu emri yollar: ‘Askerler! Ayağınızda çarık, sırtınızda paltonuzun olmadığını biliyorum. Lâkin karşınızdaki düşman sizden korkmaktadır. Yakın zamanda Kafkasya’ya gireceksiniz. Orada her türlü nimete kavuşacaksınız. İslâm Âlemi’nin bütün ümidi sizsiniz.’
Beş gün sonra, 21 Aralık 1914’de tarihe ‘Sarıkamış Faciası’ olarak geçen harekât başlatılır. 120 bine yakın iman abidesi Türk genci, kış kıyamette paltosuz, postalsız, gömlekle, çarıkla cehennemî tipinin ortasına adeta ölüme sürülürler. Kar yükseklikleri kimi yerlerde bir metreyi geçmektedir. Zemheri diye bilinen en soğuk günler yaşanmaktadır. Esas düşman, sıfırın altında kırk dereceye düsen soğuk hava ve ihtiraslarına yenik düşen Enverler ve Hafız Hakkılardır.
Yapılan harekât plânına göre 9. Kolordu Sarıkamış Dağları’nı, 10. Kolordu ise Allahuekber Dağları’nı aşarak Rusları Sarıkamış’ta kuşatıp imha edeceklerdir. On beş saat sürebilen yürüyüşün sonunda bilanço çok ağırdır. Kayıpların sayısı, bazı kaynaklara göre 70 bin bazı kaynaklara göre ise 90 bin kişidir. Enver Paşa hiçbir şey olmamış gibi İstanbul’a döner. Arkasında binlerce kefensiz ‘kar çiçeği’ bırakarak.