Fatih Erdoğan
Yeni Yıl - Fatih Erdoğan
Yeni bir yılın arifesindeyiz.2013 ha girdi ha girecek. Temennimiz yeni yılın; vatanımıza, milletimize ve tüm insanlığa huzur ve mutluluk getirmesi, yaşanan acıların sona ermesi.
Millet olarak hiçbir düşüncede tek vücut olamıyoruz. Her konuda büyük bir bölünmüşlük yaşıyoruz. Kimse kimsenin düşüncesine, inancına ve yaşantısına saygı göstermiyor. Bir başkasının mutlu gününe ortak olmasını tümden unuttuk. Birlik ve beraberlik tarumar olmuş, Kurban Bayramında böyle, Ramazan Bayramında böyle, Yeni yılda böyle… Her şeye rağmen daha mutlu günler için dua etmemiz farklı inançlara mensup olan vatandaşlarımızı kırmamamız gerekiyor. Kiminle konuşsam aynı şekilde düşündüklerini söylemelerine rağmen üzülerek uygulamalarının çok farklı olduğunu görmek beni üzüyor.
Son birkaç yıldan beri Taksim Meydanı’nda yapılan yeni yıl kutlamaları esnasında önlerine çıkan bayanlara sarkan yiğitlerimiz de bizimle aynı düşündüklerini göstermek için yılbaşı arifesinde bir açıklama yaparak; “Biz yeni yıl kutlamalarının Noel’in devamı niteliğinde olduğunu biliyoruz. Bu gece Hıristiyanlar gibi eğlenmenin, onlara benzemek anlamına geldiğini ve büyük günah sayıldığını da biliyoruz. Bu yüzden yılbaşı gecesi Taksim Meydanına eğlenmeye gelenleri duçar olacakları günahlardan korumak istiyoruz ve büyük günahlardan öncelikle bacılarımızı korumaya çalışıyoruz. Bu nedenle yerli yabancı demeden önümüze çıkan bacılarımızı elimizle ve dilimizle uyarıyoruz. Başka bir amacımız kesinlikle yoktur” demişler. El insaf yani…
Bazı vatandaşlar umudunu tümden yitirmiş; “İnsanlık hızla yok olmakta siz neyi düzelteceksiniz kardeşim?” diyerek söze başlayanlar; “Selam verdiğin zaman selamını alan kalmamış, alan da önce tipine bakıp hoşuna giderse sonra alıyor. Güven tümden kaybolmuş, Yalan ve talan o kadar çoğalmış ki kime inanılacağı bilinmez olmuş. Doğru sözlülere tahammül kaybolmuş, kimse bir başkasına inanmıyor ve de inanmak istemiyor… Düşene el uzatan nerde? Düşeni görenler ‘bir tekme de ben vurabilir miyim’ diyerek birbirleriyle yarışıyorlar. Komşu komşunun külüne muhtaç vaziyetleri toplumu tümden terk etmiş. Komşunun bir Pazar temizliğine dahi tahammül eden kalmamış. Emanete sahip olmak, adil olmak, adam kayırmamak, kimsenin ırzına ve namusuna göz dikmemek unutulmuş kardeşim. Kadının kocasına, evladın anne ve babasına, çırağın ustasına, işçinin patronuna, küçüğün büyüğüne, öğrencinin öğretmene saygısı da sevgisi de kalmamış. Büyükler küçüklere söz dinletemiyor. Küçükler büyüklere derdini anlatamıyor. Kazanç çok ama bereket yok. İnsanlar birbirinin yüzüne gülüyor ama elindeki hançeri saplamak için arkanı dönmeni bekliyor. İnanmıyor musun? O zaman şu fıkrayı oku:
İsviçre’de postanede çalışan memurlar yılbaşı günü Noel Babaya yazılmış bir mektuba rastlarlar. Tabii Noel Baba diye birisi olmadığı için mektubu kendileri açıp okurlar. Mektupta "Sevgili Noel Baba, ben 10 yaşında bir Türk çocuğuyum. Biz Müslümanız. Annem ve babam varlığına inanmıyorlar. Ben senin var olduğuna inanıyorum. Okulumdaki diğer arkadaşlarıma birçok hediyelergeldi ama bana hiç hediye getiren olmadı. Senden üç şey istiyorum. Bana bir kalem, bir kalem kutusu, bir de ayakkabı gönderirsen çok sevinirim" Memurlar mektubu okuyunca bu Türk çocuğunu kazanmaları gerektiğine karar verirler ve Noel Babaya olan inancını daha da kalıcı hale getirmek için kendi aralarında para toplayıp çocuğun istediği hediyeleri almaya karar verirler. Kalem ve ayakkabıyı alırlar, topladıkları parayetmediği için kalem kutusunu alamazlar. Aldıkları hediyeleri mektuptaki adrese gönderdikten günler sonra çocuktan bir teşekkür mektubu gelir. Mektupta bu defa şunlar yazılıdır: "Sevgili Noel Baba, var olduğunu biliyordum, gönderdiğin hediyeleri aldım. Beni çok memnun ettin. Gönderdiğin hediyelerden birisi gelmemiş. Onu da herhalde postanedeki şerefsizler almıştır."
Allah sonumuzu hayır etsin. Millet olarak her şeye şüpheyle bakıyoruz. Dünyamız kararmış sanki. Keşke biraz daha hoşgörülü olabilsek… Eskiler; “Dünya umut dünyası” derlerdi. Umudumuz, 2013’ün geride bıraktığımız 2012’den daha olumlu geçmesi. Bu samimi dileğimizin gerçekleşmesi umuduyla…