Fatih Erdoğan
Unutulmaz Olmak - Fatih Erdoğan
Sizce yaşamın bir anlamı olmalı mı? Cevabınızı bilmem ama bence mutlaka olmalı. ‘Eşref-i Mahlûk’ diye isimlendirilen insanın en azından bir yaşam felsefesi olmalı. ‘Süyük Otu’ gibi yaşamamalı insan. Herkes böyle mi yaşıyor? Elbette hayır. Bazıları ‘Yaşadıkları gök kubbede bir hoş seda bırakmak için’ ömür tüketirler. Unutulmaz olmak budur işte. Bu insanlar çizgilerinden asla sapmazlar. Mal için, mevki için asla taviz vermezler. Çol çocuğa kötü örnek olmazlar. Yaşamları süresince kendilerinden ne beklendiğini bilir ve o şekilde yaşarlar. Sever ve sevilirler.
İnsanlar sabahın bir saatinde uyanır, gecenin bir saatinde tekrar yatarlar. Yastığa başını koyanların bir kısmı; ‘ben bugün nasıl yaşadım? Kendim, ailem, yakınlarım, arkadaşlarım, dostlarım ve ülkem için ne yaptım’ sorusunu sorarlar. Günün muhasebesini yaparlar. O günü bencilce yalnız kendisi için yaşamışlarsa eğer vay halimize diyerek sabaha kadar gözlerine uyku girmez bunların. Bir günü boşa geçirmenin ne bela bir iş olduğunu, bunun hesabının kendisine mutlaka sorulacağı sıkıntısıyla yatakta bir oyana bir bu yana döner, sabahın aydınlığını bir türlü yakalayamaz bunlar. Unutulmaz olmak bunların işidir…
Bazıları başını yastığa koymadan horlamaya başlarlar. Bunlar, bu dünyada rahat yaşarlar. Yaşam felsefeleri; ‘Bana değmeyen yılan bin yaşasın… Üzümünü ye bağını sorma… Devletin malı deniz, yemeyen domuz… Bu dünyada adama iman değil mal gerek’ gibi dünyalıkların üzerine kurulmuştur. Bunlar; ‘Toplumun dini ve vicdani değerlerini, erdemi, dürüst olmayı, yüceler yücesi İslam dinimizin toplumsal öğretilerini’ çoktan toprağa gömmüşlerdir. Kendilerine bu değerler hatırlatıldığında ‘benim ince işlere aklım ermez’ der geçip giderler. Bu dünyada çoook rahat yaşar bu tipler ama ölür ölmez unutulur giderler… Hangisi iyi? Seçim bizlere bırakılmış. İsteyen dilediğini seçebilir. İsteyen dilediği gibi yaşayabilir. Zaten bu dünya imtihan dünyası değil mi? Unutulmazlardan olmak elbette çok güzel ama her babayiğidin harcı mı?
Herkesin Sultan Süleyman olması, Fatih, Yavuz, Sütçü İmam olması elbette beklenemez. Herkesin İmam-ı Azam olmasını beklemediğimiz gibi. Ama herkesten her konuda daha duyarlı, daha sorumlu birer vatandaş olmasını beklemek hakkımız. Bazıları ‘çook beklersin’ deseler de biz ümitvar olacağız ve sabırla beklemeye devam edeceğiz…
Ümit Yaşar Oğuzcan, ‘unutulanları’ ne güzel anlatıyor şiirlerinin birinde:
Günahım, vebalimdin
Kızımdın kimi zaman
Kız kardeşim
Ya da sevgilimdin
Hiç bir şeyim değildin
Belki de her şeyimdin
Çirkinimdin,
Güzelimdin
Sevgide iki gözüm
Dostlukta iki gözüm
Dostlukta sağ elimdin
Dilim dilimdin
Öpüşürken
Yüreğime serilmiş
Nakışlı bir kilimdin
Deli olurdum
Bir gün görmesem
Hasretimdin,
Hayalimdin
Bir başkaydı
Kavuşmalarımız
O zamanlar çılgındım
Delindim
Şimdi bakıyorum da
Geldiğimiz yere
Soruyorum
Sahi sen kimdin?
Ey her dem ortalıkta gezerek ahkâm kesenler, sahi siz kimdiniz? Şimdi nerdesiniz?