Milli Günler

1.Dünya Savaşı sonrası işgal edilen güzel ülkemizi işgalden kurtarabilmek için harekete geçen Mustafa Kemal, 16 Mayıs 1919’da ‘Bandırma Vapuru’ ile İstanbul’dan Samsun’a hareket eder. 19 Mayıs 1919 ’da Samsun’a ulaşır ve Kurtuluş Savaşı’nı başlatır.

 3 yıl süren savaşlar sonunda ülke yabancı güçlerden arındırılır ve ‘Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ adıyla yeni bir Devlet kurulur. Ülke yabancı güçlerden arındırılırken ve yeni devlet kurulurken yaşanan bazı özel günler ‘Milli Bayram’ olarak ilan edilir.

 Atatürk’ün Samsuna çıktığı 19 Mayıs günü bir süre sadece Samsun’da ‘Gazi Günü’ adı altında mahalli bir gün olarak kutlanır. 20 Haziran 1938’de Ata’nın isteği üzerine ‘Gençlik ve Spor bayramı’ adı ile milli bayramlarımız arasına eklenmiştir. 7 Mart 1981 tarihinde bayram isminin başına ‘Atatürk ’ü Anma ’ eklenerek ‘Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı’ olmuştur.

 Maalesef çocuklarımız ve gençlerimiz üzerinde son yıllarda uygulanan ‘Millilikten uzaklaştırılma politikası’ münasebetiyle bu bayramların genleriyle oynanmış ve coşkusu kaybettirilmiştir.

 Bugün ne Atatürk anılmakta ne de gençlerimiz spor yapmaktadır. Dini bayramlarda olduğu gibi milli bayramlarda da bu milletin çocuğuyla, genciyle ve yaşlısıyla tatil yapması ve uyuşuk uyuşuk bir köşede oturması sağlanmıştır. İzlenen politika maalesef başarılı olmuştur.

 Milli mücadelemizin sesi, nefesi olan Mehmet Akif Ersoy’a göre yapılan iş çok yanlıştır. Cennet Mekân Akif; bir ulusun milliliğinin yok edilmesini ölüm kabul eder ve şu dizeleriyle bizleri uyarmaya çalışır:

 Oyuncak sanmayın! Ahlâk-i millî, rûh-i millîdir;

Onun iflâsı en korkunç ölümdür: Mevt-i küllidir.

 

ÇİRKİN SİYASET

 Bazılarına göre kendisini ‘başarıya ulaştıracak her yol mubahtır.’ Bu düşüncedekiler önlerine çıkan herkesle acımasızca bir mücadeleye girerler. Rakiplerini alt etme adına olmadık hilelere başvururlar. Hatta Müslüman’a yakışmayacak yalan ve iftiralarda bulunurlar. Büyük çoğunluğun asla kabul etmeyeceği bu eylemleri kendileri değil kiraladıkları, satın aldıkları bazı şeref ve ahlak yoksunlarını yaptırırlar.

 Böyle bir ahlaksızlığa maruz kalan son siyasetçi ‘herkes tarafından çok sevilen ve sayılan MHP İstanbul milletvekili Sayın Meral Akşener’ olmuştur. Sayın Akşener; A Haber'de program yapan Latif Erdoğan ve Cemil Barlas’ın çirkin kaset iftiralarına maruz kalmıştır.

 Saf ve temiz insanlara birileri adına kumpas kurmak, iftira ve çamur atmak Müslüman’ca bir davranış değildir. Akşener, Latif Erdoğan ve Cemil Barlas'ın çirkin sözlerine karşı avukatının harekete geçtiğini belirterek ‘çok kırgınım, çok üzgünüm o yüzden fazla bir şey söylemek istemiyorum. Ben çok zor günlerden geçmişken böyle çirkin iftiralarla karşı karşıya kalmadım. Bunlar Müslüman görünümlü münafıklardır’ ifadelerini kullanmıştır.

 Bir başkasına iftira atmak elbette münafıklık alametidir. Vatan aşkından başka suçu ve günahı olmayan, bu uğurda evini barkını, çoluk çocuğunu unutan ve kendini aziz bildiği milletine ve vatanına vakfeden bu şahsiyetleri münafıklardan korumak hükümetin görevidir.

 ‘Çamur at izi kalsın’ anlayışıyla önüne gelene çamur atan, akla ve hayale gelmeyecek iftiralarda bulunan ruh haline pirim vermemek gerekiyor. Bu münafıkları milletimizin en gür sesle kınaması ve yalnızlığa mahkûm etmesi gerekiyor.

 Her zaman mağdurların yanında yer almış olan bu yüce millet bu seçimde de mağdurların yanında yer alacak ve bu tür münafıklara gerekli cevabı mutlaka verecektir. 

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Fatih Erdoğan Arşivi