Fatih Erdoğan
Kutlu Doğum
‘Mahbub-i Mevlâ'dır ezel
Muhtâr edip o Lem-yezel
İki cihanda bir güzel
Ahmed Muhammed Mustafâ
Salat selam ya Mustafa’
Yüce Yaradan, Âlemlere rahmet olsun, insanlığın kurtuluşuna vesile olsun diye ‘Habib’im’ deyip dünyaya gönderdiği son peygamberini, bizim peygamberimiz Ahmed Muhammed Mustafa’nın yeryüzüne teşriflerinin 1445’inci yıl dönümünü idrak ettiğimiz şu günlerin tüm insanlığa hayırlı olmasını niyaz edelim. Cenabı Allah’a, Müslümanlara akıl ve izan vermesi için çok yalvaralım. Rahman ve Rahim olan Allah belki halimize acır…
Değişim
Milyonlarca memuru ilgilendiren yeni kılık kıyafet yönetmeliği çok yakında yürürlüğe girecek. Birilerini mutlu birilerini mutsuz edecek olan kılık kıyafet yönetmeliği değişikliği Nisan ayının başında görsel ve yazılı basın yoluyla kamuoyuna duyurulmuştu. Bu habere göre kamuda çalışanların; “kravat, saç, sakal, bıyık ve giyimleriyle” ilgili yeni düzenlemelerin yapıldığı bildirilmişti.
Haberlerin satır aralıklarından anladığımız kadarıyla; kravat takma zorunluluğu kaldırılıyor, isteyen memur kravat takacak, istemeyen takmayacak. Erkekler saçlarını aşırıya kaçmamak şartıyla uzatabilecek, belli ölçülerde sakal da bırakabilecek. Buna top sakal da dâhil olacak.
Yeni düzenlemede kadın çalışanlarla ilgili düzenlemelerde var. Örneğin kot pantolon giymek serbest olacak. Kadın memurlarımız, kolsuz ve çok açık yakalı gömlek, bluz veya elbise ile streç kot ve benzeri pantolonlar giyemeyecekler. Etek boyu dizden yukarı ve yırtmaçlı olamayacak.
Bir değişiklikte resmi belgelere yapıştırılan fotoğraflar için yapılıyor. Yeni yönetmelik yayınlandıktan sonra her türlü resmi belgelere baş açık veya kapalı fotoğraf yapıştırılabilecek.
Şuan ki uygulama zaten aynen böyle. İsteyenler sakal bırakabiliyor, kravat takmayabiliyor, saçlarını uzatabiliyor. Başları açık veya kapalı olarak iş yerine gelebiliyor. Streç pantolon bile giyebiliyor. Bence yapılmaya çalışılan yenilik filan değil; mevcut durumun yönetmeliğe uygun hale getirilmesinden ibaret!
Bu düzenleme iyi mi, yoksa kötümü olacak sorusuna gelince, ülkemizde yapılan değişimler maalesef herkesi, her kesimi memnun edemiyor. Bu konular PKK’lıların tam bağımsızlık alana kadar ne verirseniz verin memnun olmadıkları gibi bir şey.
Müfredat
Kılık kıyafet yönetmeliğinde yapılacak olan yeni düzenleme hakkındaki tartışmalar devam ederken bir değişiklik haberi de MEB den geldi. MEB Müsteşarı Sayın Yusuf Tekin; ‘Bakanlığın, eğitim sistemini yenilemek için reform sayılabilecek bir çalışma başlatıldığını bu çalışmaların sonunda ders sayısının, ders saatinin azalacağını ve ders müfredatlarının basitleştirileceğini müjdeledi!
Bizce, Sayın Müsteşarın açıklamalarına ne reform ne de müjde denilebilir. Çünkü bir zamanlar uygulanan ders sayısı ve ders saatleri zaten daha azdı. Derslerin müfredatları ise daha basitti. 28 Şubat darbesinden önce ilkokullarımızda haftada 25 saat, Ortaokullarımızda ise 30 saat ders işleniyordu. Sayın Hüseyin Çelik ve Sayın Nimet Çubukçu’nun Bakanlık yaptığı dönemlerde ise her iki okul türünde de haftada 30 saat ders işleniyordu. Sayın Ömer Dinçer Bakan oldu; “Devrim yapıyoruz diyerek 5’inci ve 6’ıncı sınıflarda ki ders sayısını 36’ya, 7’inci ve 8’inci sınıflardaki ders sayısını ise 37’ye çıkarttı.
Sayın Nabi Avcı Döneminde ise 5, 6, 7 ve 8’inci sınıfların haftalık ders sayıları 35’e düşürülerek yola devam edildi ve günümüze kadar gelindi. Şuan okullarımızda uygulanan ders ve ders saati sayıları, 28.05 2013 tarih ve 22 sayılı Talim Terbiye Kurulu Kararında belirtildiği gibi uygulanmaktadır. İlkokullarda 30, Ortaokullarda ise 29 saati zorunlu, 6 saati ise seçmeli olmak üzere 35 saatlik ders programı uygulanmaktadır.
Bu uygulamanın neresinin yanlış olduğunu çok merak ediyorum doğrusu. Okula başlama yaşında olduğu gibi okullarda uygulanan ders saatleri de ülkelerin gelişmişlik düzeyleriyle alakalı bir durumdur. Gelişmiş ülkelerin tamamında tam gün eğitim verilir. Az gelişmiş ülkelerde ise ikili eğitim uygulanır. İkili eğitim uygulamasında bir sınıfta günde iki farklı gurup okutulur. Az gelişmiş ülkelerde (bizde olduğu gibi) çocukların bir bölümü sabahtan öğleye kadar bir bölümü ise öğleden akşama kadar okula gider. İkili eğitim uygulamalarında haftalık ders sayıları normal eğitime göre daha azdır. Acaba yapılmak istenen bu mudur, az sayıda tam gün eğitim veren okullarda da ikili eğitime mi geçilmek istenmektedir?
Yapılmak istenen değişiklikleri henüz bilmiyoruz. Umarım ki uygulanan haftalık ders sayısında geriye dönüş yaşanmaz. Haftalık ders sayıları; İlkokullarda 25, Ortaokul ve Liselerde 30 saate çekilmez. Bu ve buna yakın bir uygulama asla iyileştirme/reform sayılamaz. Bekleyip göreceğiz. Ne diyelim? Her zamanki söylediğimiz son sözü söyleyip yazıyı bitirelim: ‘ İyi olur inşallah.’