Edebiyatçı, Fikir ve Siyaset Adamı Bahtiyar VAHAPZADE

16 Ağustos 1925’te Azerbaycan’ın kuzeyindeki Şeki’de dünyaya gelir. 13 Şubat 2009 yılında Bakü’de vefat eder. Babasının adı Mahmut’tur. Küçük yaştan itibaren Sovyet rejiminin sert ve acımasız yüzüyle karşılaşır, ömrü bu sevimsiz yüz ile mücadeleyle geçer. İlk ve Orta öğrenimini Bakü’de tamamlar. 1942 senesinde Tıp Fakültesi’ne girer. Bir süre sonra buradan ayrılıp Bakü Devlet Üniversitesi Filoloji Fakültesi’ne kayıt yaptırır.

Bu okuldan 1947 yılında mezun olur. Aynı üniversitede asistan olarak kalır. 1951’de doktor, 1964’de doçent, 1965’de profesör unvanını alır. Bahtiyar VAHAPZADE akademik hayatın yanı sıra siyasetle de meşgul olur. Sovyet döneminde 1980-1985 ve 1985-1990 yıllarında Azerbaycan Parlamentosu’nda milletvekilliği yapar. Azerbaycan’ın bağımsızlığına kavuşmasının ardından ölünceye kadar millî parlamentoda yer alır.

VAHAPZADE Millet, Vatan ve Türklük Şairidir. Onun için kendi ülkesinin ve Milletinin Mehmet Akif’i de denilebilir. Bu iki şairin fikirlerinin şiirlerindeki yansımaları incelendiğinde büyük bir benzerlik görülür. Mehmet Akif Ersoy’un, milli mücadele döneminde ve sonrasında milleti ve vatanı için yaptıklarının benzerlerini Bahtiyar Vahapzade de Azerbaycan Milli Azadlık Harekâtı yıllarında yapmıştır.

Bahtiyar VAHAPZADE vatan ve millet aşkını, bağımsızlık sevdasını yüreğinde taşımış ve bunu tüm eserlerinde Milletiyle paylaşmaya çalışmıştır. Bu yolda karşısına çıkan bütün engellere rağmen yaptığı mücadeleden bir an olsun vazgeçmemiştir. Millet, milli ruh, milli haysiyet ve bunlara bağlı olarak diğer değerler şairin sanatının ruhunu oluşturmuştur.  Hayatının her döneminde bağımsızlık ve hürriyet üzerine hissettiklerini ve düşündüklerini kaleme almıştır.  

Çalık Rusya’sının baskısı altındaki Türk coğrafyasında 1950’lerin sonlarında başlayan özgürlük hareketlerinin öncülerinden biri olan VAHAPZADE 1958 yılında kaleme aldığı ‘Gülistan’ isimli şiirinde, 1813 yılında İran ve Rusya arasında yapılan bir antlaşma ile ikiye bölünen Azerbaycan’ın yaşadığı felaketleri ve tekrar birleşmesi gerektiğini anlatır. Ancak bu şiiri hiçbir yerde yayınlattıramaz.

Gülistan, 1960 senesinde bir kasaba gazetesi olan ‘Şeki Fehlesi’ isimli gazetede yayımlanır. Bundan sonra yazarın zor günleri başlar. 1962 senesinde Gülistan şiiri yüzünden öğretmenlik yaptığı üniversiteden kovulur. Rus adaleti Onu iki sene ev hapsinde tutar. Şair bu eserinde İran Şahının kanlı rejimi ve Lenin’in Halklar Hapishanesi haline getirdiği Çarlık Rusya’sının Azerbaycan’ı ikiye parçalamasını ve bu emperyalist siyaseti yerden yere vurarak anlatır. Yazar; ‘Gülistan’ isimli manzum eserinde vatanı kuşa benzetir. Bu kuşun kanatlarından biri Güney diğeri ise Kuzey Azerbaycan’ı simgeler. Şair, kuşun yerden yükselebilmesi için iki Kanada ihtiyacı olduğunu, bu sebeple Azerbaycan’ın mutlaka birleşmesi gerektiğini savunur.

‘Arazın suları sinirli, taşkın,

Şirin neğmeleri ahdır, haraydır,

Vatan kuşa benzer, kanatlarının

Biri o taydırsa, biri bu taydır.

Kuş iki kanatla uçar, yükseler,

Men nece yükselim tek kanadımla?

Yürekler bu dertden tüğyana geler,

Akar gözümüzden yaş damla-damla.

Dolayısıyla bu şiirde yüzyıldan beri süren bu hasreti, ayrılığı bitirme özlemi ve arzusu vardır. Bahtiyar Vahapzade,  ‘Gülistan’ isimli eserinin yayınlanmasından sonra yazılarını Azerbaycan’da yayımlatamaz. Eserlerinin çoğu kardeş ülke Türkiye’de yayınlanır. Sovyetler Birliği dağıldıktan sonra bu rejime karşı olan eserleri‘Sandıktan Sesler’ başlığı altında yayınlanmıştır. 1980’li yıllara kadar ‘Türk’ kelimesini aslına uygun şekilde kullanamayan yazar ancak Azerbaycan bağımsızlığını ilan ettikten sonra bu konudaki düşüncelerini ve senelerdir içinde birikenleri hiçbir sınır tanımadan yazmaya başlamıştır.

Millî şiiri milletin tarihinden ayırmak mümkün değildir. Aslında, millî unvanı kazanmış bir şiir yahut şiir dünyası bütün bir halkın tarihi demektir. Türk dünyasının ulu şairi Bahtiyar Vahapzade’nin şiirleri için ‘20. asır Azerbaycan millî kimliğinin tarihidir’ denmesi bundandır. Bu sebeple Kardeş Azerbaycan’ın Milli Şairi Bahtiyar VAHAPZADE gençlerimize mutlaka tanıtılmalı ve eserleri okutulmalıdır.

Gençlerimiz bu ve benzeri kişilikleri tanıdıkça, okudukça milli ve manevi yönleri gelişecektir. 13 Şubat 2009 tarihinde Bakü’de vefat eden VAHAPZADE tanınmış edebiyat, bilim ve sanat adamlarının mezarlarının bulunduğu Bakü’de bulunan Fahri Hıyâban mezarlığına defnedilmiştir. Ölümünün 12. Yılı münasebetiyle kendisini hayırla yad ediyoruz. Ruhu şad, mekânı cennet olsun inşallah. Yazımı Şairin ‘Allah’ şiiri ile bitirirken tüm okurlarımdan Aziz ve pak ruhu için Fatiha istiyoruz…

Allah

İdrakte yol açmış geceden gündüze Allah.

Güldürmesen öz (1) gönlünü, gülmez yüze Allah.

Dünyaya şafaklar gibi Tanrım sepelenmiş (2),

Kalbin gözü yanmazsa, görünmez göze Allah.

Allah! Biliriz cisim değil, ya nedir Allah?

En yüksek olan hakta, hakikattedir Allah.

Dondunsa tekâmül ve güzellikler önünde,

Derket, bu taaccübde (3), bu hayrettedir Allah.

İnsan da büyük! Gizlidir insandaki kudret,

Herkes onu fehmetmese (4), acizdir o, elbet.

İnsanın ezel borcudur insanlığa hürmet,

İnsanlığa hürmette, liyakattedir Allah.

Gerçek de şu ki: Gizlidir her zerrede vahdet.

Bir zerre iken külle (5) kavuşmak ulu niyet.

Gördüklerimiz zahiridir,(6) batna (7) nüfuz et.

Batındaki, cevherdeki fıtrettedir (8) Allah.

Fıtret de yatar sözde, sözün öz yükü fikrim,

Seçmiş, seçecek daima tüyden tüyü fikrim.

Ben bir ağacım, yaprağı sözler, kökü fikrim,

Sözlerde değil, sözdeki hikmettedir Allah.

Cahil iner alçaklığa, öz kalbine inmez,

Vicdandan eğer dönse de, hayrından o dönmez.

Zulmette, cehalette, adavette görünmez,

İlgarda (9), sadakatte, muhabbettedir Allah.

Numaralandırılan kelimelerin günümüz Türkçe karşılıkları:

  1. kendi
  2. serpilmiş

3.şaşkınlıkta

  1. anlamazsa
  2. bütünlük, kâinat
  3. açıktadır, görünüştedir
  4. içe
  5. tabiatta tek, kendine haslık
  6. ahit, söz

Önceki ve Sonraki Yazılar
Fatih Erdoğan Arşivi