Bir Güzel İnsan

İlgilileri kim ise vatandaşa hesap versinler, çok üzücü ama doğru olduğuna inandığım bir tespitte bulunacağım; güzel insan sayısı artmıyor aksine gittikçe azalıyor.

Hiç kuşkusuz okurlarımın çoğunluğunun tanıdığı, benim de tanımaktan onur duyduğum ve  ‘Bir Güzel İnsan’ tanımlamasıyla kaleme almaya çalıştığım bu yazıyı eksikliklerinden dolayı özür dileyerek değerli dostuma ithaf olunur…

Dedesi; ‘Ümmet Hoca’ diye tanınır. Ümmet Hoca, İslamî ilimlere vâkıf, çok güzel Hat yazabilen birisidir. İslami ilimlerin yanı sıra okuyanlar tarafından beğenilen halk şiirleri yazan, muhtarlık da yapmış olan aydın bir insandır. Bahattin, Abdurrahim, Ertuğrul, Nafiz ve Osman isimli erkek evlatlarının tamamının şiire yönelmesinde Ümmet Hocanın rolü çok büyüktür…

Babası, şüphesiz günümüz Halk edebiyatının en önemli temsilcisidir. Kimileri Ona ‘Ak Saçlı Bilge’ derken kimileri ‘Şiirin Şeyhi’ kimileri ise ‘Dil Kuyumcusu’ demektedir. Ama kendisine mesleği sorulduğunda çekinmeden, endişe duymadan; ‘şairim’ diyebilecek kadar şairdir.

Dostum; ‘Bana ustan kimdir dedikleri zaman; birincisi babam, ikincisi de Karacaoğlan derim. Çıraklık günlerimde 3’üncü bir kapı yoktu. O dönemde şiir eğitimi de yoktu. Ben büyük bir şair olacağım diyerek büyüdüm. Cumhuriyet döneminin en son tanığı benim. Sağcısıyla da, solcusuyla da dostum. Hiçbir zaman sanatı siyasete alet etmedim.’ Diyen bir babanın oğludur.

Babasının bir küçüğü, en büyük amcası; ‘Türk şiirinin son 50 yılına damgasını vurmuş, yüzlerce şairi etkilemiş, davasını şiir diliyle milyonlarca insana ulaştırmayı başarmış özü ve sözü bir olan bilge bir halk şairidir. Hicivleriyle yanlışı göstermiş, koçaklama türündeki şiirleriyle gençlere ilham kaynağı olmuş, Mihriban gibi şiirleriyle Anadolu insanının saf ve samimi sevgisini dile getirmiştir. Halk şiiri geleneğine zenginlik katmış, heceyi doruğa taşımış olan Türkçenin bu büyük ustası, Türkçe var olduğu sürece dillerde ve hafızalarda yaşayacaktır.

Bu amcası bir dava şairidir. Tıpkı Mehmet Akif Ersoy gibi davası için yaşamış, bu uğurda eğilmemiş, bükülmemiş; söyleyeceklerini eğmeden, bükmeden dosdoğru söylemiştir.

Ben milletim uğruna adamışım kendimi,

Bir doğrunun imanı, bin eğriyi düzeltir

Zulüm Azrail olsa, hep Hakk’ı tutacağım

Mukaddes davalarda ölüm bile güzeldir.

Onun davası, yukarıdaki dörtlükte de belirtildiği gibi Türk devletinin ve milletinin birliği ve bekasının daim olması için çalışmak; hakkın üstün kılınmasını sağlamak, mazlumların sesi ve nefesi olmaktır. O, Türk gençliğine millî şuur aşılayan şiirleriyle bir millî şairdir. Türk gençlerine kültürel değerlerine sahip çıkmaları, kültürleriyle gurur duymaları, daima çalışmaları için telkinlerde bulunur:

Soyca şair bir ailenin ilk erkek torunu olan arkadaşımın çocukluğu bu güzel insanlarla beraber geçer. ‘Ümmet Hocanın’ İlk Erkek evladının ilk erkek evladı olarak dünyaya gelir. Dedesinden, babasından ve büyük amcasından çok etkilenir. Saza ve söze merak sarar. Üç dev şairin arasında sesinin kaybolacağı kaygısına kapılarak şiirlerini hep gizli tutar. İçindeki yanan aşk ateşini, insan yetiştirerek ve Yardanın yarattıklarını resmederek hafifletmeye çalışır. Öğretmen olmaya karar verir ve olur. 1977 yılının Ekim ayında Ekinözü İlkokulunda Stajyer Öğretmen olarak vazifeye başlar. Dile kolay resmi görevinde ‘Kırk Bir Yıl’ hizmet eder. 

Meslekte her kademede çalışır. Öğretmen olur, Müdür Yardımcısı olur, Müdür olur. Gün gelir; İl Millî Eğitim Müdürlüğünde Basın yayın Koordinatörü ol derler, ‘baş göz üstüne’ diyerek görevini sürdürür.

Yetinmez, yorulmaz, çeşitli dergi ve gazetelerde şiir ve makaleler yazar. Fotoğraf sergileri açar. Maraş mahalli Birlik Televizyonunda ve Aksu Televizyonunda programlar yapar. Kendisi, 02.03.2018 tarihi itibariyle memuriyetten emekli olur.

Bu Güzel Adamın adını yazmama gerek kalmadı, mutlaka tahmin etmişsinizdir ama yazı şereflensin diye yazacağım; Bu Güzel İnsan Elbette Kahramanmaraş Eğitim Camiasının Koca Müdürü Oğuz KARAKOÇ’tur. Yeni yaşamında sağlık, mutluluk ve başarılar diliyorum. Saygı ve hürmetlerimi sunuyorum. Emekli oldum diye gevşemek yok Oğuz Hocam, Sizi izlendiğimizi biliyorsunuz…