Fatih Erdoğan
Annemize Anne Gözüyle Bakmalıyız…
Küçük kız, kendini bildi bileli annesinden hep sevgi görmüş ve ondan duyduğu güzel sözlerle kendisinin dünyanın en güzel kızı olduğuna inanıyordu. Pamuk prensesten daha güzel olduğundan adı gibi emindi.
Ama ilkokula başlar başlamaz işler değişti. Kızın arkadaşları onun hiç de güzel olmadığını, hatta ve hatta çirkin bile sayılabileceğini söylüyorlardı. Küçük kız, önceleri onlara inanmadı çünkü arkadaşlarının kendisini kıskandıklarını düşünüyordu.
Fakat gerçeği anlaması çok uzun sürmedi. Annesinin bir pamuğa benzettiği o yüzü, çiçek bozuğunu andıran bir cilde sahipti. ‘Badem’ dediği gözleri ise biraz şaşıydı. Vücudu ise bir serviyi andırmıyordu. Demek annesi onu aldatmış ve yıllar yılı hiç utanmadan kendisine yalan söylemişti.
Kızın anne sevgisi, bir zaman sonra nefrete dönüştü. Evlenme çağına gelmiş olmasına rağmen yüzüne bakan bile yoktu. Üstelik gözleri, bütün tedavilere rağmen düzelmiyordu. Genç kız, doktorların gizlice yaptığı görüşmelerden kör olacağını öğrendiğinde çılgına döndü. Kendisini hâlâ o çocukluk yıllarındaki ifadelerle seven annesinin yalanlarına dayanamayıp evi terk etmeye karar verdi.
Ama annesi, uzaklarda bir iş bulduğunu söyleyerek daha önce davrandı ve biriktirmiş olduğu paraları bir akrabasına vererek, biricik kızına bakmasını rica etti ve bir daha kendisinden haber alan olmadı.
Genç kız bir zaman sonra doktorların dediği gibi kör oldu. Tek başına kaldığı dünyası birde kararmıştı. Bu süreçte kız annesini hiç mi hiç merak etmiyordu. Kendisini sürekli aldatan o yalancı kadın, ölse de sürünse de umurunda bile değildi.
Bir gün doktorlar, uygun bir çift göz bulduklarını söyleyerek kızı ameliyat ettiler. Ama gözünü açtığında yine aynı yüzü görmekten korkuyordu. Fakat kör olmak katlanılır bir şey değildi. Yeniden görmeye başlarsa en azından kimselere yük olmazdı. Ameliyatı kabul etti.
Genç kız, ameliyat sonunda aynaya baktığında, inanılmaz bir çığlık attı. Karşısında gerçekten dünyanın en güzel kızı duruyordu. Yüzündeki bozuklukların hepsi kaybolmuştu. Çok kemerli olan burnu düzelmiş, kepçe kulakları normalleşmiş ve dikenli çalıları andıran saçları, dalga dalga ve yumuşacık oluvermişti. Genç kız, yanındaki doktora sevinçle sarıldı ve: ‘Yüzümde hiçbir çirkinlik kalmamış, estetik ameliyatı siz mi yaptınız?’ diye bağırıyordu.
Doktor: ‘Ben estetik ameliyat yapmadım kızım’ diye gülümsedi. ‘Sana annenin bağışladığı gözleri taktım. Sen de annenin gözünden gördün kendini.’ cevabını verdi.
Yaşamları boyunca yemeyip yediren, giymeyip giydiren, hayatını çocuklarına adayan annelerimizin; ‘Anneler Gününü’ kutlu olsun. Yaşamını yitiren Annelerimize Cenabı Hak rahmetiyle muamele etsin.
Annesini bir köşede tek başına bırakıp onu yalnızlığa terk eden zavallılara Allah akıl ve fikir versin. Gönüllerine merhamet ihsan etsin…