2. Kitap Fuarı ve Öğretmenler Günü
Televizyon izlemek, sanal ortamda bulunmak zihin açısından çok basit bir faaliyet ama kitap okumak, düşünmek ve hayal kurmak, başka âlemlere dalmak çok derinlikli bir faaliyettir.
Günümüzde; ülkelerin süper güç olabilmesi için sadece silahlar yetmiyor. Ülkemizin okuma oranı ABD, Rusya, Japonya gibi gelişmiş ülkelerin okuma oranlarıyla mukayese edildiğinde bu konuda ne kadar geride olduğumuz anlaşılmaktadır.
Türkiye'de kitap okuma oranları çok ama çok düşük. Japonya'nın nüfusu Türkiye'nin hemen hemen iki katı kadardır. Bu ülkede geçen sene 4,2 milyar kitap basılmış. Türkiye'de geçen sene basılan kitap sayısı 23 milyonmuş. Norveç'te yaşaya bir kişi, Türkiye'de yaşayan bir kişinin ortalama 300 katı daha fazla okuyormuş. Bir Fransız bir Türk’ten 75 kat daha fazla okuyormuş. Normalde bir Fransız'a yıl içinde sayfalarla hesaplarsa ortalama 25 kitap düşerken, bizde 12 bin 600 kişiye bir kitap düşüyormuş. Türkiye'de kişi başına, 5 saatlik televizyon izleme, 3 saat internet, 1 dakika kitap okuma düşüyormuş. Ülkemiz bu istatistiklerle istediği güce erişemez.
Bu verileri tersine çevirmek kolay değil. En başta insanımızı okur hale getirmemiz gerek. Bu amaçla düzenlenen 2. Kitap Fuarı Tertip komitesine teşekkürlerimi sunuyorum. Kahramanmaraşlı anne ve babalara seslenmek istiyorum; ‘Kahramanmaraşlı Sevgili Anne ve Babalar, 20-29 Kasım tarihleri arasında okurlarını bekliyor olan yüzlerce şair ve yazar, binlerce kitap sizleri bekliyor. Çocuklarınızın elinden tutarak mutlaka kitap fuarına götürün. Daha önceden belirlediğiniz bir kitabı satın alarak yavrunuza hediye edin. Göreceksiniz yavrunuzun okuma alışkanlığı eskisine göre çok artacak…
Öğretmenler Günü
24 Kasım, haftaya salı günü Öğretmenler günüdür. Ülkemizin ilimde, fende, sanayide, ekonomide arzu ettiğimiz gerçek hedeflere ulaştıracak olan iki ordudan birisi olan Öğretmenlerimizin günüdür. Gördüğümüz her yerde ve her zaman ellerinden öpmemiz gereken öğretmenlerimizin gününü tebrik ediyor, sağlık ve mutluluklar diliyorum.
Çalışanıyla, emeklisiyle Öğretmenlerimizin gerek maddi gerekse manevi yönden hiçte iyi durumda olmadıkları bir gerçek. Görevde yükselmede, idareci atamalarında birçok haksızlık yapıldığı mahkeme kararlarıyla belirlenmiş durumda. Hatta bu husustaki mahkeme kararlarının uygulanmadığı görülmektedir.
Sayın yetkililer; Öğretmenlerimize hak ettikleri değeri ve saygıyı verin. Ekonomik yönden kimseye muhtaç etmeyin. Özlük haklarını iyileştirerek mahkûm edildikleri ikinci ve üçüncü işte çalışmalarının önüne geçin. Onların çocuklarımızın rehberi, idolleri olarak her şeyin en güzelini yiyen en güzelini giyen, her şeyin en güzelini kullanan birer insan olmalarını sağlayın.
Emekli olduklarında maaşlarının yarısını ellerinden almayın. Öğretmenler emekli olduklarında çocukları ya üniversitede okuyor ya da yeni mezun olmuş haldeler. Çoğunlukla ne işleri ne aşları nede eşleri bulunmuyor. Bu haldeki öğretmen maaşı yarı yarıya azaldığından emekliye ayrılamıyor. Lütfen bu haksızlıklara bir çözüm bulun. Kısacası 24 Kasım Öğretmenler gününde ya susun ya da Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün kendilerine sağladığı ve sonradan aldığınız ne varsa tamamını geri verin…
Gençlerimizin öğretmen olmasının önünü açın. Öğretmen yetiştiren okullarınızı iyileştirin. Öğretmenlerinizi en az beş yılda bir hizmet içi eğitimden geçirin. Asılsız ve isimsiz şikâyetlerle haklarında işlem yapmayınız. Taciz gibi aşağılık ve onur kırıcı bir suçtan yargılanırım korkusuyla öğrencilerinin başını okşamaktan, onları sevgiyle kucaklayarak bağrına basmaktan lütfen uzaklaştırmayın.
Sayfalar dolusu benzer olumsuzluklar yazılabilir. Ama yeri değil. Arif olan ne dediğimizi ne düşündüğümüzü anlamış maksat hâsıl olmuştur. Haftaya Salı günü, 24 Kasım günü öğretmenler günüdür. Sevgili anne ve babalar, o gün çocuğunuzun eline bir gül vererek okula yollarsanız meselenin çoğu çözülür…