Selahattin Karakoç
VİCDANLARIN SESİ!
Sevgili okuyucular, biraz sonra değineceğim konulara fazlaca değinilmediği için sizler yeterince bilgi sahibi olmadınız!
Türkiye Cumhuriyeti Devletimiz, son yıllarda içeriden ve dışarıdan adeta kuşatıldı, sürekli saldırılara maruz kaldı, kalıyor da!
Bu saldırılar karşısında elbette birlik ve beraberlik içerisinde olmamız bir bakıma mecburidir. Ülkemizi yöneten iktidar sahipleri bu gerçekten hareketle ülke çıkarlarımıza endeksli, siyasi ve politik duruşlarını bir bakıma sergilemekteler!
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, geçtiğimiz yıl ABD'nin New York kentinde (BM)merkezinde yapılan 71. Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu’nda konuşmuştu. Konuşmasında Türkiye’de yaşanan 15 Temmuz darbe girişimine vurgu yapan ve hatırlatan Erdoğan, “Bu terör örgütü varlık gösterdiği 170 ülke için bir güvenlik tehdididir. Bu ülkelerin büyük bölümü bu yapılanmanın tehdidi altındadır. Bu kürsüden tüm dostlarımıza kendi güvenlikleri için ülkelerinin geleceği için FETÖ’ye karşı gerekli önlemleri almaları çağrısında bulunuyorum. Tecrübeyle sabittir ki FETÖ ile mücadele etmezseniz yarın çok geç olabilir” diyerek liderleri uyarmıştı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, çıktığı kürsüde, aynen şu ifadeyi kullanmıştı. Dünya liderlerine “Vicdanın sesi olun” demişti.
Çok önemli!
Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda konuşan her lider, genellikle kendi ülkesi ve yakın bölgesindeki sorunlara değinir. Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Erdoğan öyle yapmadı. Çok daha büyük bir perspektiften baktı. Sorunları küresel değerlendirdi. Dünya sorunlarına çözüm önerileri sunan bir konuşma yaptı.
Erdoğan, 15 Temmuz’da gerçekleşen Türkiye’deki darbe girişimini ve oynanan oyunları bile küresel bir boyuta oturttu. Mesajlarını çok daha geniş bir açıdan verdi. “Canımız yandı” dedi. İçinden geldiği gibi konuştu. Ülkesini yüceltti, 15 Temmuz gecesi milletin ortaya koyduğu güçlü ve kararlı direnişten bahsetmişti. Kendisini dinleyenlere “Sizin de canınız yanmasın” mesajını göndermişti.
Tabi ki; Anlayana sivrisinek saz, anlamayana davul zurna az!
***
BM’nin yapısı.
Hatırlarsanız, sanırım 2005 Yılı’ndaydı İtalya bir çıkış yapmıştı. Birleşmiş Milletler, BM’nin adaletsiz yapısının düzeltilmesi gerektiğini savunmuştu. İtalya bir çıkış yapmıştı ama çok büyük anlam ifade eden asil çıkışı yapan Türkiye oldu. O günden bu yana çıkışın liderliğini Türkiye yapıyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan, katıldığı bütün uluslararası toplantıda aynı çıkışı yapıyor, aynı sözlerini tekrarlıyor:
Türk Devletinin Cumhurbaşkanı olarak.
“Dünya beşten büyüktür..!”
Erdoğan, BM Genel Kurulu’nda yaptığı o etkili konuşmada buna bir defa daha vurgu yaptı. Çünkü koskoca BM’de, bütün iş Güvenlik Konseyi’nin daimi üyeleri ABD, Rusya, Çin, Fransa ve İngiltere çevresinde şekilleniyor. Bunların veto hakları var. “Hayır” dediler mi mesele kapanıyor.
Oysa BM’nin 200’e yakın üyesi var. Bu 5 Güvenlik Konseyi üyesi ülkenin dışındakiler seyirci gibi, adeta etkisiz durumdalar!
İşte bu nedenle Türkiye diyor ki…
*Bütün ulusların,
*Bütün dinlerin temsil edildiği eşitlikçi ve adil bir Birleşmiş Milletler çatısı oluşsun, beş ülkenin tekelinde olmasın.
Ayrıca, BM Güvenlik Konseyi’nin en az 25 üyesi bulunsun. Veto hakkı gibi bir saçmalık ortadan kalksın. BM’deki kararlar da nitelikli çoğunlukla alınsın, tezini savundu Erdoğan.
Hak, hukuk ve adalet çerçevesinde kim “hayır” diyebilir bunlara? Herkesin ortak paydasına olacak bir durumdan hiç kimse rahatsız olmaz, bence.
Ama 2005’ten bu yana tekrarlanmasına rağmen, olmuyor işte. Türkiye ile birlikte 120 ülke aynı tezi savunsa da adaletsiz uygulama devam edip gidiyor…
Bu noktada küresel toplumun vicdanını temsil eden ise, Türkiye! İşte bu yüzden, BM Genel Kurulu’nda Erdoğan’ın yaptığı konuşma çok önemli, yankısı halen sürmekte!
***
Sadece bu kadar mı? Değil elbette. Erdoğan’ın söyledikleri de tam bir insan hakları ve adalet dersi niteliğindeydi…
Cumhurbaşkanı, diplomasi yapmadı, diplomatik bir dil kullanmadı. Samimi bir üslupla tüm dünyaya hitap etti. Bir başka ifadeyle “samimiyet diplomasisi” yaptı. Türkiye’yi ön plana çıkardığı açıkça görüldü.
Erdoğan,Ne yaptı?..
Dünyayı yönetenlere çağrısı şu oldu;”insanlığa, adalete ve barışa davet ediyorum sizi” dedi!
Elbette bu durumdan rahatsız olanlar da oldu. Kimler mi rahatsız oldu? Sömürge işlevlerini yürütenler, terör örgütleri, silah tüccarları, uyuşturucu baronları, kendi ülkelerine hainlik yapanlar, para babaları ve benzerleri…
Ama hiçbiri bu konuşmaya açıktan itiraz edemedi. Çünkü bunlar samimiyetsiz bile olsa “insan hakları” ve “adalet” diyen kimsenin itiraz edemeyeceği sözler olduğu açıktır.
Erdoğan, Merkezi Amerika Birleşik Devletleri’nin, New York kentinde bulunan BM’nin merkezinde yaptığı konuşmasıyla adeta adaletin temsilcisi, mazlumların sesi, vicdanların sesi oldu!
***
Şimdi “mesela, o zaman onlar niye bizim kadar güçlü ses çıkarmıyorlar?” diyeceksiniz?
Çıkaramazlar…
Çünkü;Onlara da hak vermek lazım. Ekonomik endişeleri ve çıkarları var. Almanya ve İngiltere gibi birkaç ülkenin dışında hepsi ciddi sıkıntı, ekonomik dar boğaz içinde. Bugün pek çok Avrupa ülkesine bir dokunsan, bin ah işitirsin, dokunsan çoğu devrilecek durumda. Kendi sorunlarıyla bahşetmeye çalışıyorlar. O yüzden de kimseyi rahatsız etmek istemiyorlar açıkçası.
Daha da ileri gidebiliriz mesela: Bugün dünya üzerinde ekonomik ve terör saldırılara ve de darbe girişimlerine Türkiye gibi direnecek kaç tane ülke bulunuyor?
Asya kıtasında kısmen var. Ama Avrupa kıtasında birkaç ülke haricinde yok. Bizim ülkemizin maruz kaldığı olaylara maruz kalan!
Algı operasyonlarına kulak asmamak lazım. Ben, görünen gerçeğe bakarım.Türkiye, bazı aksamalara rağmen çok farklı bir noktada.
Örneğin, artık çok önemliymiş gibi görünen dünya liderlerine “Vicdanınızın sesini dinleyin, omurgalı olun” diye biliyoruz!
Birileri bundan rahatsız olabilir. Ancak, ben rahatsızlık duymuyorum.
Çünkü Bu güzel ülkemin bir yurttaşı, bağımsız ve tarafsız gazetecisi olarak siyasi mülazalardan uzak, milli çıkarlarını ön planda tutan biriyim. Ülkemi bugün içeride ve dışarıda temsil edenlere, yarında temsil edecek olanlara, ülkemin çıkarları söz konusu olduğunda dik duranlara olumsuz bakmayacağımı belirtmek isterim!
Bu vesileyle Ülkemin ve Yaşadığım şehrin insanlarının kurban bayramlarını içtenlikle kutluyorum…
Selahattin KARAKOÇ
s._karakoc@hotmail.con