Ahmet Doğan İlbey

Ahmet Doğan İlbey

Suriye Türkmenleri, onlarda kim?!

Bayırbucak Türkmenleri kimdir? Bayırbucak nereye düşer? Ne yer ne içerler? Bayırbucak Türkmenleri varlık yokluk mücadelesi veriyorlar.

Müslüman Türklüğünü kaybetmiş Türkiye’deki Beyaz Türklerin, ümmet ve millet anlayışları yerli olmayan bir kısım ithal ve vurdumduymaz sözüm ona İslâmcı çevrelerin umurunda bile değil.

Selçuklu Türkleri Suriye'de10. asrın ortasından itibaren fütuhata başlamış, 11. Asır boyunca göçebe olan Türkmenlerden bir hayli nüfusu iskan etmiştir. Tolunoğulları ile başlayan Müslüman Türklerin göçü 11. asır boyunca Selçukluların sayesinde artarak iskân bölgeleri genişliyor.

1078 yılında Suriye Selçuklu Devleti kuruluyor. Bu sırada Anadolu’da Moğollara yenilen Türk boylarından da Halep’e yerleşen Türkmen boylarıyla Suriye’de Türkmenlerin varlığı daha güçlenir.

Suriye'deki Türkmenler, Haçlı seferleri başladığında Selahattin Eyyubi komutasındaki Müslümanlarla birlikte Haçlılara karşı Bilad-ı Şam adıyla bilinen bölgeyi müdafaa ettiler. 

1260 yılı sonrasında Suriye'ye askeri gücü Türkmenlerden oluşan Memluk Devleti hâkimiyeti Yavuz Sultan Selim’in, 1516 yılında Mercidabık'ta Memlukluları mağlup etmesiyle Suriye Osmanlı Devletine dahil olur. Birinci Dünya Harbinin sonu 1918’ e kadar dört asır boyunca Türklerin hâkimiyeti sürer.

Bir asır önce üzülerek çekildiğimiz Suriye’de bütün Türkmen boyları Osmanlı devrinde mülkî ve idarî anlamda "Halep Türkmenleri" olarak yer alır. Üç ve dört kuşak önce Halep’ten en yakın komşu olarak bahsedilir, türkülerimizde Halep adı çokça geçerdi.

Ticaret ve bütün sosyal münasebetlerde güney şehirlerimizin Halep’le bağı vardır. İşte bu Halep ki o yıllarda Türkmen boylarının da çok olduğu yakinimiz bir şehirdir. Anadolu’nun güney beldeleriyle hiçbir farkı yoktu. Maraş, Antep, Kilis, Hatay ve çevrelere Halep ismine âşinadır.

Asırlar içinde Anadolu’dan da zaman zaman konar-göçer Türkmenler de Halep’e yerleşmişler.  Bugün Suriye’deki yerleşik olan Türkmenlerin evveli böyleydi. 18. ve 19. asırlarda Anadolu’ya tekrar dönen Türkmenler boyları bugün yerleşik olarak aramızdadır. Sünni Arap aşiretleriyle karışanlar da çok. Zamanla Türkçe az konuşulduğu için Arap dilini daha çok kullandıklarından Türkçe kelimeler azalmıştır.                                                                                                                   

İstiklâl Harbi sırasında Suriye tarafında kalmış olan Türkmenler, Müdafaa-yı Hukuk Cemiyetleri ve Suriye ve Filistin Kuvva-yı Milliye-i Osmaniye adıyla teşkilatlanırlar. Teşkilâtın başında Antep savunmasının da liderliğini yapan  "Özdemir"  takma adıyla meydana çıkan Ali Şefik Bey'dir.

Millî Mücadele boyunca Suriye Türkmenlerinin mücadelesini yönetmiştir.  Gayesi o günkü şartlarda Kuvva-yı Milliye’nin şekillendirdiği Türkiye'ye katılmaktı.

Fransa ile Ankara Hükümeti arasında Ekim 1921 Ankara Antlaşmasına göre bugünkü Suriye sınırımız çizilmiş, Hatay gibi Bayır Bucak bölgesi de Suriye tarafında kalmıştı. Ne yazık ki Lozan Konferansı'nda Suriye sınırı neredeyse hiç konu edilmeden kabul edildi.

1936 yılında Fransa'nın bölgedeki hâkimiyeti zayıflar. 1936-1939 yılları arasında Hatay meselesi halledilip Türkiye'nin sınırları netleştirildiğinde Suriye sınırları içinde kalan Türkmenlere dair devrin Kemalist Cumhuriyet devletince hiçbir görüşme yapılmamış ve bu hususta ısrar edilmemiş olması Türk devlet şiarına uymayan bir gaflet örneğidir.

Hâsıl-ı kelâm, bu tarihten çok evvel, yâni Ocak 1923 tarihinde Suriye ile sınırlar belirlenirken, Türkmen karındaşlar hesaba bile alınmamıştı. Lozan anlaşması malûm sınırları dayatınca, o gündür bugündür Suriyeli Türkmenlerle taşra düştük ve birbirimize gurbet olduk.

Türkiye’deki hükümet ve devlet yetkilileri, güney sınırımızın bekçileri ve Sünni Müslüman olan soydaşımız Suriye Türkmenlerine sahip çıkmazsa şayet tarih önünde hesap verir.

 

 

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Ahmet Doğan İlbey Arşivi