Ahmet Doğan İlbey
“Maruz Kalanlar Nesli”
Doksan yıllık Atatürkçü-laik Cumhuriyetin doksan yıllık Batılılaşma ve modern kapitalistleşmesinin bu millete verdiği hasar ve yozlaşma sayısız defa yazılmıştır. Fakat aşağıda takdim edeceğim metin bu meseleleri ilaç prospektüslerine benzer akademik bir dille değil, aşınmış dimağlara ve özünü unutanlara sarsıcı bir belagatla seslenen bir yazı.
Bu değerler aşınmasının, ahlâk kaybının her kesimi vurup geçtiği gibi dindar-muhafazakâr zümrelerin her kademesinde bir veba gibi yayıldığını üzülerek görüyor ve engel olamamanın çâresizliğini bazen içimize atarak, bazen fikirlice öfkelenerek üstad Necip Fazıl gibi “durun Müslümanlar bu cadde çıkmaz sokak!” diyerek haykırdığımız oluyor.
Doksan yıllık rejimin zihinlerine ve değerlerine darbe vurduğu ve ardından dindar-muhafazakâr zümrelerin de darbeden tesir alıp, aslını ve dâvasını gevşettiği bir kitleye “Maruz kalanlar nesli” diyor. “Maruz kalanlar nesli” nin içinde herkes var. Herkes kendi aldığı yarayı, dik duramadığı ve ezildiği yeri görebilir bu manzum sayhada.,
Şair Memduh Atalay’ın vecdli kaleminden çıkan, içinde sosyo-kültürel ahlâki çöküşün ve değerler aşınmasının her bilgisini veren, her yaraya temas eden bir durum raporunu manzum ve heybetli bir dille anlatan bir metin bu. İronik ve kahır dolu cezbeli bir üslûbla yazılmış gerçek ve acı hikâyemiz…
Özünü, sözünü ve dâvasını askıya alan ve savsaklayan dindar-muhafazakâr kesimin yüreğine yüreğine vurarak “kendine gel!” diyen bin miligramlık bu sayhanâmeyi paylaşmak istiyorum.
Şair Memduh Atalay’ın “MARUZ KALANLAR NESLİ” başlıklı manzum çığlığını fikirli bir çay eşliğinde ve toplumdaki değerler yozlaşmasını an be an akıl gözünüzün önünde tutarak okumanızı dilerim:
“GİRİŞ: FELSEFESİZ SORULAR BÖLÜMÜ
En büyük ayakkabıyı kim giyer / En büyük şapka kimin başına / Büyük ayak, 'büyük baş' düşünürken / Jandarma dipçiği indi başıma / Dedi: Tüm büyükler 'ulu Öndere ' yakışır / Köylüyüm affola aklım karışır! / En büyük bilgin, en büyük deha/ Yâdında mı en büyük asker / Sezar, Napolyon, Attila / Fısıldanırken kulağıma / İskender diye kopya verirken 'hainin' biri / Karşımda dururken Fatih Sultan / Halit bin Velit ucundayken dilimin / Dipçiğin acısıyla dedim heman: /Atatürk'tür en büyük komutan!
Cumhuriyetten geldi en ağır soru / Sesim titredi yüzüm kızardı / Zihnim sorudaki tuzağı kavradı / Latin çizgileri elife düşman / "On yılda on beş milyon" arasında / Muasır medeniyetin karasevdalıları / Kurdular demiryolu ağları / Ellerinde pozitivist bir silah / Önce sürerek sonra asarak / Senfoni orkestrası eşliğinde / Bizi medeniyete taşıdılar / Cumhuriyet paşaları! / Bildim : "Cumhuriyet fazilet rejimidir / Kahrolsun padişah(!)" /
Kurumlarda bir kurum bir kurum / Horoz ötse / İki yumurtlasa çil tavuk / uzmanlardan açık oturum / Yobazın gölgesi / Sakalın teli düşse / Laiklik temelinden sarsılır / Yobaz, dillerinde bir pelesenk / Beşiktaş gol atsa / Bir ağa takılsa balıklar / Mozoleye çelenk! /
Düşüncede suç / İnançta hain bulur / Millete bir üstten bakış / Türbeye kulp takar / Akıl almaz cebir / Akla dayar her şeyi / Profesör nam körebenin / Mekânı Anıtkabir / 'Yetiş atam laiklik gidiyor elden!' / İnletir narası yeri göğü /
...
Neler geldi başımıza/Ot bitti, su çağladı!
ÇOK TEVİLLİ RİCAT BÖLÜMÜ:
İstanbul'a besmelesiz ulaşınca / Boş arsaya gece vakti kondu / Belediye imar işi / İmar mimar işi derken / Site düştü zamanla derme çatma yapıya! / Ashab -ı Kehf yapı ortaklığı ile / Bizim idealist arkadaş kapitalist oldu! / Paranın dini olur mu, olmaz mı sorularından / Muhafazakâr kapitalizm doğdu! / Müteşebbis ve mümin / Dünyada mekan ahrette iman kavlince / Geride bir eser bırakmak için /
Birbirine selam vermeyen sakinlere / Bir site daha kurdu / Ensar konutları ile / Mücahit kardeşimiz / Müteahhit oldu! / Helal kazanç kâr payına / Kâr eden ar etmezden vardı / Ar eden piyasa cahilleri / Yaya gidip yolda kaldı! / İki kapılı hanın çıkışında / Kum, çakıl, taş, toprak / Demir, beton / Bunca varlıkla nasıl geçilir tünel? / Ellerinde besmele çeken bardak / Yedekte pusulalı seccade / İstiap haddi bir yana / Aştılar liberal limiti de! / Dillerinde bir akrep, bir engerek
/ Likidite, likidite!
Her şeyimiz var şükür / Bir de "davamız" olsun! / Sistemin engeline / Davamız bir yol bulsun! / Şirkete tuğralı logo /Arada bir fikir / Arada bir nutuk / Arada bir ey Sakarya / Milli kalarak kalkınmadı mı Tokyo / Yunus'u taşısın günümüze / Oratoryo!
Bir yemekte tüketir bir işçi aylığını / 'Tekasür' yok ezberinde / Ekran sihirli kutu Ebuzer 'i es geçer / Unvanı imanına dadanan fare / Kalpte kapanmaz kanayan yara / Şöyle esnekçe geçiş davadan iktisada / Elzemdir içtihat yeni hocalar lazım / Şöyle esaslısından vicdana su serpen / Geçmişe saplanıp kalanlara inat /
Yaşasın çok tevilli ricat!
...
Neler geldi başımıza/Ot bitti su çağladı!
AKTÜALİTE KAHPELERİ BÖLÜMÜ:
Dalkavuğa şahsiyet diploması vermeli / Görünce para için yazı yazan hödükleri / Her devirde yazar, her zamanda kese kulu / Erkin hamam çantasını taşır, yüksünmez / Mesela Barlasın oğlu / Dün sayından inmezken aşağı / Bugün düşmandan daha sert çalar bıçağı / Efendim şöyle dedi, hazret buyurdu şunu / Bukalemunu bile kıskandırır bunların huyu /
Fikir kumbarayla bile gelebilir yan yana / Bunlardan kaçar mutlak Tur-ı Sina'ya / Şubatta başka gemi Aralıkta başka gemi / Yağmur tarla misali belirsiz yeri / Kalemi havlıyor sanki kalbi kralın çanağı / Kirletirler inanın umman olsa yunağı / Bir mağarada tütün ve çay vuslatı ile uzlet isterim / Nerde bir aktüalite kahpesi görsem / Gördüğüm ilk fahişeden özür dilerim!
...Neler geldi başımıza/Ot bitti su çağladı!
SİGARA ŞİRKETLERİNE DÂVA BÖLÜMÜ:
Bir mevsim-i baharına geldik ki âlemin / Vicdan siyasi / Aşk magazin / Efkar kilodan mülhem! / Tanıklığın yarası ikidir ey şair / Bir anlamadan bir tanıklıktan! / Otuz yıldır çay ve tütün / Saçlarım felsefe beyazı / Hala çay, hâlâ tütün / Sigaradan evvel beni kahır öldürecek / Ben de sigara şirketlerini dava ediyorum! / -Görüyorsunuz hala ölmedim-
...
Neler geldi başımıza/Ot bitti su çağladı!”