Kalem Halk Şairi - Mehmet Gözükara ve Çark-ı Devran Üzerine
Eğitimci- Araştırmacı Yazar Ramazan AVCI'nın yeni yazısı:Kalem Halk Şairi - Mehmet Gözükara ve Çark-ı Devran Üzerine
Modern, çağdaş veya “yeni” adlarıyla nitelenen günümüz entelektüel şiiri, Tanzimat’tan bu yana sesini, kokusunu, tadını ve rengini bulamamış bir şuursuzluk içinde arayışını sürdüredursun halk şiiri büyük kitleden aldığı destekle kendini yenileyerek her devirde bu milletin şiiri olduğunu haykırmaktadır.
Halk şiiri gibi halk şairleri de güçlü gözlem algısıyla içinde yaşadıkları toplumun kanaat önderi olarak çağın şartlarına göre kendilerini yenileyerek gelişmeyi başarmışlardır. Bu gelişme sonucunda zorunlu olarak gelenekten kopmalar da yaşanmıştır. Cumhuriyet öncesinde %10 civarında olan okuryazar oranının günümüzde %90’lara çıkmasıyla sözlü ifade yerini yazılı ifadeye bırakmış; elinde sazı, dilinde sözü diyar diyar dolaşan saz şairlerinin yaşam alanı olan âşıklar kahvehanelerinin tarihe karışmasıyla da usta-çırak geleneği yok olma çizgisine gelmiş; buna mukabil teknolojik gelişmelerin sağladığı iletişim imkânları sayesinde şairler hem birbirlerine hem de halka ulaşarak etkileşim göstermişlerdir.
Bilindiği üzere geçmişten bu güne halk şairleri meydan (saz) şairleri ve kalem şairleri olmak üzere iki sınıfa ayrılmaktaydı. Cumhuriyetin ilk yıllarına kadar kalem şairleri parmakla sayılacak kadar az sayıdaydı ve halk şairini saz şairleri temsil etmekteydi. Cumhuriyetin ikinci yarısından itibaren yukarıda belirtmeye çalıştığımız gelişmeler neticesinde durum tersine dönmüştür.
Günümüzde halkın diliyle halkın zevkini, duygu ve düşünce dünyasını, olaya ve durumlara bakışını, acısını-sevincini, aşkını-nefretini saz ve söz ile değil, kalem ve yayın araçlarıyla, fakat geleneksel halk şiirinin nazım şekli, biçimi, ölçüsü ve diliyle şiirleştiren halk şairleri yaygınlık kazanmaya başlamıştır.
Cumhuriyet döneminde Âşık Veysel, Şeref Taşlıova, Âşık Reyhani, Murat Çobanoğlu, Ozan Arif, Hilmi Şahballı gibi güçlü şairler turnanın son katarı olarak yerlerini almışlardır. Günümüzde saz şairi olarak şiirlerini icra eden az sayıdaki şairlerimizin hakkını ise ileride zaman verecektir.
Abdurrahim Karakoç, Halil Karabulut, Hayati Vasfi Taşyürek, Hanifi Kara ve ismini sayamayacağımız onlarca halk şairi, halkın şiirini kalemleriyle yeşertmekte; halkın tercümanı olmaktadır. Bu özelliklere sahip olan şairlerin sayısı oldukça fazla ve gittikçe de artış göstermektedir. Bu şairlerden biri de Mehmet Gözükara’dır.
1962 yılında Kahramanmaraş’ın Elbistan ilçesinde doğan Mehmet Gözükara, doğduğu yörenin zengin halk kültürü ortamında yetişmiştir. Lise mezunu olan şair, yörede bulunan Afşin-Elbistan Termik Santralinde teknisyen olarak çalışmaktadır. Yani okur-yazardır ve bir işi vardır. Yazı ve şiirleri pek çok dergi ve gazetede yayımlanıyor. Yani şiirlerini cönklere yazdırmıyor. Âşıkların atışma geleneğine hem katılıyor hem de katkı sağlıyor. Ancak bir farkla. Doğaçlama olarak değil, internet, gazete, dergi veya mektup vasıtasıyla. Aslında bu geleneği bizzat kendisi geliştirmeye çalışmaktadır. Bundan dolayıdır ki Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi Kahramanmaraş ve Yöresi Kültür Değerlerini Araştırma ve Uygulama Merkezi Başkanlığı tarafından “Âşıklar Şöleni’ne yaptığı katkılar”dan dolayı teşekkür plaketi verilmiştir. Ve Mehmet Gözükara, saz çalmasını bilmiyor. Zira yetiştiği kültür, zamanında sazı hoş karşılamamakta, günah saymaktadır. Zaten sazı öğretecek halk şairi vasfını taşıyan ustası da yoktur. Onun ustası Abdurrahim Karakoç, Hayati Vasfi Taşyürek, Ahmet Çıtak gibi kalem şairleri olmuştur.
Gözükara’nın Söz Alev Aldı, Söz Beledim Beşiğe, Boyun Büktüm Güle Doğru, Namluya Şiir Sürdüler, Seyr ü Sefer, Elbistan Ağıtları (Müşterek), Söz Kuşandı Şairler Kılıçtan Keskin-Atışmalar (Müşterek) ve Çark-ı Devran adlı şiir kitapları var. Şiirleri dilden dile değil, kitaplar sayesinde geleceğe taşınacak.
Bütün bu özellikler Mehmet Gözükara’yı yukarıda açıklamaya çalıştığımız günümüz halk şairinin örnek bir modeli olarak ele almamız gerektiğini ortaya koymaktadır.
Mehmet Gözükara’nın lütfedip bize göndermiş olduğu
Ördek uçar kaz uçar
Çürük yapı tez uçar
Çok ünlü darb-ı mesel
“Yazı kalır söz uçar”
Girizgâhıyla başlayan son eseri Çark-ı Devran’ı* zevkle okudum.
Mehmet Gözükara, şairin şiiri dert edinen insan olduğunu ve şiirin bu derdin doğum sancısı sonrasında ortaya çıktığını belirten “önsöz” yazısında şair ve şiir hakkındaki görüşlerini belirtiyor.
Şiir nedir sana göre derseniz
Darası düşülmüş hitaptır şiir
Şiir olur gökçe güzel görseniz
Usuldür, erkândır, adaptır şiir
mısralarıyla şiirin edep-erkan sınırları içinde olması gerektiğini,
Şiir olur ona her ne verseniz
Mermere estetik katandır şair
mısralarıyla da şairin maddeye estetik değer kazandıran insan olduğunu belirtiyor ve ekliyor: “Şair her şeyden önce insandır. Onun gönül tezgâhından geçen her şey kıvraklaşarak kıvama gelir. Şair uyum avcısı, şiir de kâinattaki mükemmelliktir. Şair bu mükemmelliğe yaklaşabildiği oranda başarılı sayılır.”
Eserde 77 şiir yer alıyor. Akıcı, kıvrak, sade, duru bir Türkçeyle kaleme alınan bu şiirlerden 5’i 14’lü, 5’i 8’li, diğerleri ise halk şiirinin en çok kullanılan 11’li hece ölçüsüyle yazılmış. Bu şiirlerden 75’i halk şiirinin nazım birimi olan dörtlüklerden oluşuyor.
Çark-ı Devran’da dikkatimizi çeken hususlardan biri geleneksel ağıt türünde yazılan şiirlere yer verilmiş olmasıdır. Şair, “Elbistan Ağıtları” adlı eserini hazırlarken ağıtlardan çok etkilenmiş olmalı ki dünyada, ülkede ve yakın çevresinde meydana gelen olaylarda vefat edenlerin ve şehit düşenlerin acılarını paylaşmak üzere ağıtlar yazmıştır. Bu ağıtlara konu olan olayların hikâyelerine de şiirden önce nesir olarak yer vermiştir. Bu şiirler, her halk şairinde olması gereken millî ve beşerî hassasiyetin Gözükara’daki tezahürünü yansıtıyor.
Yine eserde şairin türküler üzerine yazdığı şiirler de dikkat çekmektedir. Eserde 8 tane türkü üzerine tekrara düşülmeksizin kaleme alınmış her biri zevkle okunan şiir yer alıyor.
Mızrapla başlarken sazda hareket
Dağda ferman kokar türkülerimiz
Destede raks eder rahmet bereket
Hasat harman kokar türkülerimiz
mısralarında olduğu gibi türkülerimizin taşıdığı değerler bu şiirlerde türkü tadında dile getiriliyor.
Çark-ı Devran’da yer alan şiirlerde hemen her konunun işlendiğini görebiliyoruz. Bu şiirler;
Gecenin koynunda ırmak misali
Yatağımda aka aka ağlarım
Sözüne gizlenir insanın hali
Sana türkü yaka yaka ağlarım
mısralarıyla âşığın duyguları;
Avcılar av sürer avlar kayanda
Kartallar şahinler döner havanda
Sergen ayağına mümbit ovanda
Kaderine kısmet düşer mi dağlar
mısralarıyla tabiatın güzelliği;
Hiç düşünme tak dünyayı peşine
Dönsün etrafında bırak işi ne
Ne kırıştır ne de karış işine
Sırat-ı müstakim yola gidelim
mısralarıyla hayat tecrübesi;
Gökte bulut yerde suyun özlemi
Yüze gelmek gönülle mi gözle mi
Kadir-kıymet kabukla mı özle mi
Gönül muhabbeti kurmana bağlı
mısralarıyla felsefî bakışı;
Art arda sönerken binlerce ocak
Gül mü götüreyim ben kucak kucak
Gözükara’m yerken sırtından bıçak
Sapını tutana ağlamam beyim
mısralarıyla sosyal taşlamaları;
Yıkılaydı Kabil dağ ile taşın
Düştü hanelere sönmez ataşın
Serdar Ispartalı Mehmet Akbaş’ın
Şehit düştüğüne güller ağladı.
mısralarıyla yürekteki ağıdı dile getirmektedir.
Mehmet Gözükara, yaşadığı çağın halk şairi olarak Çark-ı Devran adlı eserinde bir halk şairinin gönül antenine takılan durum ve olayların duygu aynasındaki yansımalarını halkın dili, zevki ve sanat anlayışıyla kaleme almış ve halkın beğenisine sunmuştur.
Şairimizi tebrik ediyor, şiir tezgâhında daha nice mısralar dokumasını diliyoruz.
______________________________
*Gözükara, Mehmet, Çark-ı Devran, Özgü Yayınları, İstanbul 2013, 191 sayfa
İsteme Adresi: Mehmet Gözükara, Orhan Gazi Mahallesi Eldelek Caddesi 2/1 Elbistan Tel: 0535 372 37 53