Selahattin Karakoç
BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ NEDEN ÖNEMLİDİR!
Sevgili Okurlar,’bazı kendini bilmezler’ ‘basın özgürlüğü nedir, ne değildir’ bunu kavramazlar, idrak edemezler, işlerine gelmediği zaman ise basın mensuplarına karşı olmadık tavır takınırlar.
Bugün ülkemizde yaşanan bazı olumsuzluklar sayesinde buna hepimiz şahit oluyoruz. Bu nedenle, buradan bir kez daha belirtmek isterim ki; Basın özgürlüğü, her koşulda korunmalı,kollanmalı.Basın özgürlüğü demokrasimizin olmazsa olmazıdır..
Basın özgürlüğü,haber, fikir ve düşünceleri, çoğaltıcı araçlarla, serbestçe açıklayabilmek özgürlüğüdür. Bilgi ve düşünceleri serbest olarak toplayıp, yorum ve eleştiri yaparak çoğaltabilmek ve bunları serbest olarak yayımlayıp dağıtabilmek haklarını içerir.
[1]Basın aracılığıyla yapılan yayım, düşüncelerin açıklanmasının özel bir türüdür ancak basın özgürlüğü düşünceyi açıklama özgürlüğünden ayrı bir özgürlük kategorisi oluşturur.[1] Devlet yaşamında insanların düşüncelerini serbestçe açıklayabilmeleri sayesinde gerçeklerin ortaya çıkabileceği, bu yolla yanlışlıkların, yolsuzlukların, hukuk dışılıkların, çelişkilerin su yüzüne çıkacağı ve bunda kamu yararı bulunması gerçeği demokratik hukuk devletlerinde bu özgürlüğün kabul edilmesi sonucunu doğurmuştur.
[2] Devlet baskısı ve korkusu ile yaşayan bir basın kamunun avukatlığı görevini yerine getiremez, toplumsal yararları savunamaz. Bu nedenle basın özgürlüğü, basına tanınmış bir ayrıcalık değil, kişilik hakları gibi korunan bir hak olarak değerlendirilir.[2]Düşünceyi açıklama özgürlüğü kapsamında engel teşkil etmeyecek bazı hususlar bir işletme bünyesinde gerçekleşmesi nedeniyle basın özgürlüğünü engelleyebilmektedir
.[3] Basımevi kurmanın izin alma ya da mali teminat yatırma şartına bağlanması, yayımlanacak eserler için ön denetim getirilmesi basın özgürlüğünü engelleyebilen hususlara örnek olarak verilebilir.
İfade özgürlüğü ve basın özgürlüğünün bir ülkede iç hukuk kurallarında kabul edilmesinin yeterli güvence sağlayamayacağı düşüncesiyle bu özgürlükler uluslararası metinlere geçmiş; uluslararası anlaşmalara konu olmuştur.[2]
Tarih Basın özgürlüğü, birçok anayasada, uluslararası bildiri ve sözleşmede düşünceyi açıklama özgürlüğü ile birlikte ele alınmıştır. 1776'da Virginia İnsan Hakları Yasası’nın 12. maddesinde, basın özgürlüğünün özgürlüğün en güçlü kalelerinden biri olduğunu ve sadece despot hükümetler tarafından engellenebileceğini ilan edilmiştir.[2]
1789 tarihli Fransız İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirisi, düşünce özgürlüğüyle birlikte düşüncelerin yayımlanmasına dair ifadeler barındırarak basın özgürlüğünü işaret eden ilk belgelerden biri olmuştur. 11. maddesinde "Düşüncelerin, fikir ve kanaatlerin başkalarına serbeste söylenmesi, insanın en değerli haklarındandır. Her vatandaş serbestçe konuşabilir, yazabilir ya da yayın yapabilir." denmektedir.
Basın özgürlüğü konusunda ilk kalıcı düzenleme ise Amerikan anayasasına 1791 tarihinde "Kongre... söz ve basın özgürlüğünü engelleyici yasa yapamaz" ifadesini taşıyan İlk Değişiklik Maddesi'nin eklenmesidir. Anayasal düzenleme açısından bakıldığında Amerika Birleşik Devletleri'nin söz ve düşünce özgürlüğü ile birlikte basın özgürlüğünü anayasal güvence altına alan ilk devlettir. Diğer demokratik devletler de aynı yolu izleyerek basın özgürlüğünü anayasal güvence altına almıştır.[3]
Düşünce ve basın özgürlüğü, II. Dünya Savaşı'ndan sonra Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nun 10 Aralık 1948 günü Paris'te ilan ettiği İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi'nin 18. maddesinde açık bir dille ifade edilmiştir.