Dr. Nurullah Kılınç
Sİ-RO
Mayıs ayının sonlarıydı ve ertesi günkü Sivas yolculuğu için her şey hazırdı. Ancak bu sefer hazırlık süreci her zamankinden farklı olarak tam Türk işi olmuştu. Şunu kastediyorum, bu süreç uzun süre hiçbir şey yapmayıp son günlerde ise çılgınca çalışarak geçmişti. O gece Sivaslı değerli bir öğretmen arkadaşımdan ‘Sivas’ta havalar çok soğuk hocam tedbirli gelin’ diye bir mesaj almıştım. Öğrencilerimle ve veli yanımda olduğu halde dört saat sürecek bir yolculuğa kendi aracımla yola çıkacaktık. Çok heyecanlıydık, çünkü 24-27 Mayıs tarihlerinde düzenlenecek olan Sivas uluslararası robot yarışmalarına 4 ülke ve 67 ilden 500’den fazla takım, yani tam 2 bin 911 öğrencinin katılıyordu. Uluslararası Sivas Rrobot yarışmalarında öğrencilerin hazırladıkları yapay zekâ ürünleri, robotlar ve dronlar yarışacaktı.
Yolumuz fazla uzun olmadığı için sabah çok erkenden çıkmaya gerek yoktu. O yüzden rahat rahat evde kahvaltıyı yaptıktan sonra saat 10’da yola çıkıldı. Genelde yaptığım gibi yol üstü bir pastaneden hediyelik Maraş dondurması alırken çocukları ve kendimize de külahta dondurma ile sevindirmeyi ihmal etmedim. Arabayı ben kullanıyordum ki uzun yolculuklarda araba kullanmayı çok severim. Göksun’a kadar yedi güzel adamın ismine ithaf edilen edebiyat yolundan ve diğer tünellerden bir ipin boncuktan geçtiği gibi tek tek geçerek seri bir şekilde Göksun’a ulaştık. Kahramanmaraş il sınırlarından çıkarak Kayseri’nin Pınarbaşı ilçesine oradan da Şarkışla güzergâhına doğru arabamı kuzeye doğru sürdüm. Binboğa dağları çoktan geride kalıp artık mevsim etkisi ile de yeşilliklerle donanmış ve hafif dalgalı yüzey şekilleriyle Uzunyayla platosu gözümüzün önünde tablo gibi uzuyordu. Uzunyaylanın en güneyinden en kuzeyine doru duble yoldan ilerliyorduk. Bu yol pek işlek bir yol olmadığı için karşımızdan pek fazla araba gelmiyordu. Üstelik yaz başlarında olduğumuz için muhteşem doğa manzaralarıyla baş başaydık. Burayı ben her zaman fiziki coğrafya açısından Bingöl-Çat-Erzurum yoluna benzetirim nedense.
Şarkışla’da bir petrolde mola vererek depomuzu doldurduk. Artık daha pahalıya dolan depomuz için hafiften hüzünlenirken, içtiğimiz karton bardaktaki iki çay için de 5 TL vererek yolumuza devam ettik. Aşık Mahsuni Şerif’in hemşerisi olduğum için ne uzun ne de ince olan bu yoldan giderken Şarkışla bana hep Aşık Veysel’i hatırlatıyordu. Tabi ki bir de rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu... Öğrendiğime göre başkanın Elmalı köyünde doğduğu ve çocukluk yıllarının geçtiği ev müzeye dönüştürülerek, 2021 yılında ziyarete açılmıştı. Bir Fatiha okumak ve anmak için küçük bir mola verdik. Yoldan sadece 3 km içerde olan ev çok güzel bir şekilde düzenlenmişti. Bu moladan sonra şehir merkezine kadar hiç durmadık. Sivas’a vardığımızda önce Cumhuriyet Üniversitesine uğradık. Anadolu’da genellikle Üniversiteler küçük şehirler büyük olur. Bunun bir belki de bir iki istisnası olabilir. Cumhuriyet Üniversitesi 60 bin öğrencisi ve tüm bölümlerin bir arada olduğu geniş kapasiteli lüks yurtları ve tesisleri de içeren kampüsü ile beni kendisine hayran bıraktı.
Diğer yarışmacılar gibi bizler de yatılı okulların yurtlarında konaklayacaktık. Bizim kız öğrencilerin kaldığı yurt 4 Eylül stadının yakınında olduğu için tesadüfen bu stadı görme şansımız oldu. Bu modern stadın yanında çok sayıda yolcu otobüsünün toplanıyor olması dikkatimi çekmişti. Meğerse o gün İstanbul olimpiyat stadında Kayserispor -Sivasspor arasında ziraat Türkiye kupası final maçı oynanacakmış. O anda aklıma hemen Trabzon’a gittiğimde Fenerbahçe maçı olduğu ve Trabzonspor’un Fenerbahçe’yi 3-1 yendiği maç geldi. İçimden bu sefer de umarım ayağım Sivas’a uğurlu gelir diye düşündüm. İmam hatip lisesinin pansiyonunda nöbetçi öğretmen ve öğrencilerle maçı seyrederken bu düşüncelerimi paylaştık.
Bahçede semaverde çay demleyip, kola ve çekirdekle de bildiğin fukara keyfi yaşıyorduk. Yaz mevsiminin girmesine sayılı günler kalmış olmasına rağmen, Sivas’ta havalar özellikle geceleri soğuk oluyordu. ‘Soğuk hava için ‘Erzurum’da doğmuş Erzincan’dan eğleşmiş ve Sivas’a yerleşmiş’ diye bir söz duymuştum. Tam olarak böyle değilse bile varsın bu da benim sözüm olsun. Bu serin havada muhabbet ve çay iyi gidiyordu. Tüm seyircilerin Sivas’ı desteklediği maçı yemekhanede izliyorduk. Sadece öğretmenlerden biri Kayserili olmasına rağmen onun da Sivas’tan evli olması her şeyi değiştirmişti. Uzatmayayım yine ayağım uğurlu geldi ve kupayı Sivas aldığı için yüzler gülüyordu. Yurdun aşçısı hocam seneye yine gel dedi ve gülüştük.
Liseden mezun olduğumdan beri ilk defa öğrenci yurdunda kalıyordum ve her mekan her an beni inanılmaz duygulandırıyordu. Öğrencilerin yüzünde kendi lise yıllarımı görüyordum. Oda arkadaşım olan Nuri müdürüm de benim gibi Anadolu Öğretmen mezunu biri olduğu için sohbetlerimiz de o yıllara gidiyordu. Geç saatlere kadar sohbet ettikten sonra bu devlete borcumuz çok diyerek uyuduk. Sabah ekibin en yaşlıları olarak saat 6’da uyandık. Önce kısa bir sabah yürüyüşü ve ardından uzun bir kahvaltı yaptık. Yemekhanede her şey doksanlı yıllardaki gibi sandalyeler, masalar, siyah zeytin, beyaz peynir, domates o kadar. Ayrıca küçücük paketlerde tereyağı, reçel bal da var ama onları pek sevmiyorum yemedim.
Kahramanmaraş ekibi olarak hep birlikte yarışmaların yapılacağı kent meydanındaki alana gittik. Türkiye’nin her yerinden gelerek 100 yıl önceki atalarımızın toplandığı tarihi kongre binasının yanı başında, o gün aynı ruhla bilim ve gelecek için burada toplanmıştık. Tarihi kent meydanı çifte minareli medrese camiler ve İstasyon Caddesi ile meydan çok güzeldi. Alana geldiğimizde takım kaydımızı yaptırıp alandaki projeleri incelemeye başladık. Yeni projeleri incelerken çok sayıda eski tanıdık ve arkadaşlarımla karşılaştık. Çalışkan projeci öğretmenler Niğde’den Burçak Bey, Elâzığ’dan Gülizar Hanım ve tabi ki Sivas’tan Solmaz hanımla karşılaşmamız hem tesadüf hem de olağan bir durum gibiydi. Özellikle Solmaz Hanım Sivaslı olarak bizi çok iyi ağırladığı için kendisine çok teşekkür ederiz. Tabi ki birde Sivas BİLSEM ’in değerli müdürü dostum Adem Bey. Üç gün süren ikinci tura yükselme başarısı gösterdiğimiz proje sergileri ve yarışmalar ardından katılım belgelerimizi de aldık. Vedalaşırken bitmeyecek dostlukların başlamış olması ne de güzeldi. Artık yollarımız yine ayrılmış olsa da gönüllerimizde Sivas sevgisi ile yeni başlayan ve uzun sürecek dostluklar baki kalacaktı.