Cumhurbaşkanı neden gelemedi?

Tabi rivayet çok. Neticede geleceği söylenip de gelemeyen ülkenin kaderini elinde tutan bir isim, dünya lideri Cumhurbaşkanı sayın Recep Tayyip Erdoğan.

En büyük devlet adamı. Diğer muhalefet parti lideri o büyük liderin gölgesi bile olamazken, kimsenin gitmeye cesaret edemediği topraklara ayak basıyor, ülkeler arası barışı tesis için geri de olsa adımlar atıyor. Çünkü ülkelerin çıkarları söz konusudur aslolan.

Kahramanmaraş iki gündür ‘Cumhurbaşkanı gelecek!’ beklentisi içinde oldu.

O büyük lidere ev sahipliği yapacaktı, bağrına basacaktı.

Oysa Hatay da bekledi. Ama Kilis’te kaldı, Suriyeli vatandaşlarla konuştu, onlara isterlerse Türk vatandaşlığına geçme teklifinde bulundu, bunun için çalışmaların başlayacağının sinyalini verdi.

Neyse…

*

Valilikten gelen son bilgiye göre, gelseydi, ki ihtimal dâhilindeydi gelebilseydi cumartesi akşamı Hünkar’da Kahramanmaraş halkı ile iftar açacaktı.

Olmadı, gelmedi, gelemedi… Mutlaka bir özel nedeni vardı?

*

Hatta ve hatta sayın Cumhurbaşkanı şehrimizi şereflendirecek, halkı ile birlikte iftar açacak diye yürekler pır pır atarken, şehirde büyük güvenlik tedbirleri de alındı, komşu illerden çevik kuvvet takviyesi bile yapıldı.

Net değildi, ihtimal dâhilindeydi.

Mesele muallaktaydı yani.

Bazı yerel yönetici dostlarımız, sayın Cumhurbaşkanı gelecek diye umre ziyaretini bile ertelemişti. O derecede önemseniyordu. Hafta sonu olmasına rağmen, herkes ayakta, adeta seferberlik halinde iken, gelmemesi insanlarımızı üzdü.

*

Tabi gelemeyince, Pazar günü (dün) sağda solda tesadüfen kulağıma gelen sözlerden bir kaçını belirtmek istiyorum. Yerin kulağı var neticede.

Maraş’ı, Maraşlıları adam yerine koymadı, ondan gelmedi…

Gelip ne yapacaktı, karnını doyurup gidecekti…

Herhalde bazılarının kulağını çekmek, bazılarına da aferin demek için gelecek…

Bunlar dün çarşıda-pazarda gezerken duyduğum cümleler. Dahası var da, yazamam.

*

Sayın Erdoğan gelemeyince, coşku ve heyecan yerini hüzne bıraktı.

İnsanların, partililerin onu kucaklama, bağrına basma hevesi kursaklarında kaldı.

Ama bilinen bir şey vardı ki, o da gerçekti, sayın Erdoğan Kahramanmaraş’ı ve Kahramanmaraşlıları seviyor, önemsiyordu.

Gelecekti, gelemeyebilir. Neticede bir tek karın doyurma meselesi değildi gerçek olan. Halkı ile kucaklaşacaktı, dertleşecekti, dinleyecekti,  çiçeği burnundaki valimize hayırlı olsun diyecekti.

Kısmet değilmiş, başka güne inşallah!

Önceki ve Sonraki Yazılar
Mehmet Fiskeci Arşivi