“Bir gün kanlı elmas diye bir film seyrettim. Bu beni elmas madenlerinde çalışan çocuk işçilerin nasıl pisi pisine öldüğünü, Afrika’nın nasıl sömürüldüğünü, elmasın yeryüzündeki çokluğu bakımından aslında değerli bir maden olmamasına rağmen değerini koruyabilmek için çıkarılan elmasların nasıl saklandığını araştırmaya yöneltti. O gün bir karar verdim. Asla elmas almayacağım..

Daha sonra evlilik aşamasında eşimden de talebim tek taş almaması oldu. Hatta bana, muhtemelen özenirim diye, elmas benzeri bir yarı değerli taştan tek taş görünümlü bir yüzük aldığını öğrenince teşekkür edip iade etmesini istedim. Elmasa benzeyen herhangi taşlı bir yüzük de takmadım, takmayacağım..

Tek başıma bir işe yarar mı? yaramaz.. amacım bir işe yaraması da değil. Bir şey yapıyor olmak..

Bir gün, tamamen sağlık amaçlı olarak, kola ve benzeri asitli içecek içmemeye karar verdim ve 20 yıldır içmiyorum..

Ama bunu bir çok şeyde yapamıyorum. Çizginin nerede başlayıp nerede bittiği belli olmayan şeylerde.. Devlet yardımıyla sinsice evime giren şeylerde.. Elmas almak için bir kuyumcuya gitmeli ve bu talebimi iletmeliyim. Çok net ve keskin. Kuyumcudan elmas istemediğim sürece bu günaha alet olmam.. Ama mahallenin fırınından aldığım ekmeğin buğdayını test edemem.. İthal malı bir buğday ile olan ekmeği almamak bu kadar kolay değil. Ya da her zaman aldığım markanın mercimeğinin eve geldiğimde Meksika menşeli olduğunu görüp sinir krizi geçirmem hiçbir işe yaramaz. Devlet benimle oynayarak benim üzerimden kendi çiftçisini vurmaya devam ediyor ve ben buna alet olmamak için yeterince paranoyaklaşamıyorum..

Devlet tütün fabrikalarını sattı, tamamen ithal hale getirdi ve tütün eken çiftçiye ne yapması gerektiğini söylemedi. bununla iştigal eden çiftçiyi ortada bıraktı ve bunu şimdi şeker pancarı eken çiftçiye yapacak. Şeker fabrikalarını özelleştirecek, ekmeğini pancardan çıkaran çiftçiye bunu ekmemesi için elinden geleni yapacak ve onlara ne yapmaları gerektiği hakkında en ufak bir yardımda bulunmayacak.. Tarım bakanlığı uzunca süredir zirai araç satış yeri çünkü.. Onların yerine ben haritada yerini bile bilmediğim bir yerden gelen şekeri alırken ülkemin çiftçisi kan ağlayacak..

Beni, kendi ülkemin emekçisinin kuyusunu kazan bir insana dönüştüren hiçkimseye hakkımı helal etmiyorum..”

Büşra Tilki