Kahramanmaraş’ta ilk kez düzenlenen 11. Ortadoğu Altın ve Mücevherat Fuarı’nın açılışına katılan Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık, dünyada ilk kez yenilebilir altınla yapılan meşhur Maraş dövme dondurmasından kesip yedi.

Kahramanmaraş Fuar Merkezi’nde (KAFUM) düzenlenen fuarın açılışının öncesinde konuşan Bakan Fikri Işık, 2013’te 3 milyar 700 milyon dolar olan altın ve mücevherat ihracatının geçen yıl 4 milyar 500 milyon dolara yükseldiğini ve kuyumculuktan ÖTV kaldırılmasaydı Türkiye’nin yılda 3 milyar 500 milyon dolar ihracat fazlası elde edilemeyeceğini belirtti.

DÜNYADA İLK KEZ YENİLEBİLİR ALTINDAN YAPILAN DONDURMA

AK Parti Grup Başkanvekili Mahir Ünal ile çok sayıda davetlinin hazır bulunduğu açılış töreninde konuşan Bakan Işık, konuşmasının ardından yurt içi ve yurt dışından 120 toptan firma ve 200 markanın katıldığı fuarın açılışını yaptı ve dünyada ilk kez altın karıştırılarak Kervan- Alpedo tarafından yapılan ve Kervan Pastaneleri Yönetim Kurulu Başkanı Sami Kervancıoğlu tarafından sunulan Maraş dondurmasını kesip yedi.

Çeşitli markalar tarafından tamamı altından yapılan elbiselerin de sergilendiği ve 2 gün daha açık kalacak olan fuarı 10 bin kişinin ziyaret etmesi bekleniyor. Kahramanmaraş Büyükşehir Belediyesi ve Kuyumcular Odası tarafından desteklenen fuarı Start Fuarcılık organize ediyor.

YENİLEBİLİR ALTIN KULLANIMININ KISA TARİHİ

Mısır firavunları zamanından başlayarak altın, tanrıların teveccühünü kazanmak için kullanılmıştır. Antik Mısır’da yaprak altın, firavunların mezarlarının süslenmesinde kullanılmıştır. Bilinen ilk kullanımı yaklaşık 5000 yıl kadar önce Mısır’ın İskenderiye şehrindedir. Mısırlılar ilk başlarda altını bugünkü mücevherler gibi değerli bir metal olarak kullanmışlardır. Sonraları sıvı altından yapılmış iksirler geliştirilmiş, gençliği korumayı ve hastalıklardan arınmayı sağladığı düşünülmüştür.

Japonya gibi Uzakdoğu medeniyetlerinde de yaprak altının yüzyıllar boyunca yiyecek ve içeceklerde hatta tıbbi amaçlar ile kullanıldığı görülmektedir. 16. yüzyılın ortalarında Avrupalı asillerin mutfaklarında da yerini alan yaprak altın, bazı Avrupa ülkelerinde o kadar yaygınlaşmıştır ki altın kaynaklarının tükenmemesini sağlamak amacıyla bir öğünde en fazla 2 tabakta kullanılması yönünde kısıtlamalara gidilmiştir.

Rönesans döneminde modern tıbbın kurucusu kabul edilen Paracelcus (1493 – 1541), altın da dahil olmak üzere çeşitli metallerin karışımı ile başarılı ilaçlar geliştirmiştir.

1900’lü yıllarda cerrahlar, ufak altın parçalarını derinin altında diz ve dirsek bölgelerindeki iltihaplı eklemlere yakın yerlerde kullanmışlardır.

Bir Fransız doktorun altının antienflamatuvar özelliğini keşfettiği 1929 yılından beri altın bileşimleri romatoid artrit tedavisinde kullanılan ilaçlara katılmıştır. Son 20 yıldaki çalışmalarda altın bileşimlerinin potansiyel HIV virüslerine karşı ve hatta bazı kanser tedavilerinde faydalı olduğu görülmüştür.

Altının kullanımının artrit, rahim ağzı kanseri, prostat kanseri, Alzheimer, sinir sistemi ve yaşlanma yavaşlatma gibi alanlardaki tedavi edici özellikleri üzerine birçok kontrollü bilimsel çalışma gerçekleştirilmiştir. Bu çalışmalarda, herhangi bir yan etkisi olmaksızın altın tüketimi ile semptomların durması veya bazı durumlarda gerilemesi arasında bir korelasyon olduğu tespit edilmiştir.

Altın; organik topraklarda, meyve ve sebzelerde doğal olarak az miktarda da olsa bulunmaktadır. Ancak; çevresel kirliliğin arttığı günümüzde toprak kalitesi ciddi oranda düşmüş ve genetiği ile oynanmış gıdalar sofralarımızda yerini almaya başlamıştır. Bu da gıdalardan temin edilmesi gereken vitamin ve minerallerin eksik kalmasına yol açmıştır. Yenilebilir altın kullanımı, vücudun ihtiyaç duyduğu her metalden biri olan altın takviyesinde önemli bir yere sahiptir. 24 ayar yenilebilir yaprak altın ve yaprak gümüş, yiyeceklere farklı bir boyut katmaktadır.