AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Mahir Ünal, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin, Türkiye’yi hantallıktan kurtaracağını belirterek, “Türkiye artık yeni bir sistemle yoluna devam edecek. Artık hükümet, Meclis’ten ayrıldı ” dedi.

Ünal, yeni sistemin dünyanın yaşadığı değişimle birlikte zorunluluk olarak ortaya çıktığını kaydederek, “Her şey değişirken; 1940’ların, 1950’lerin yönetim ve organizasyon anlayışıyla biz bugünü ve değişimi yönetemeyiz” ifadesini kullandı.

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Mahir Ünal, 24 Haziran seçimlerinin ardından Türkiye’nin geçtiği Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ni anlattı. Ünal, şöyle konuştu:

“Gerçekten bugün çok önemli bir gün. Millet iradesinin tecellisini konuşuyoruz. Demokrasinin güzel tarafı, milletin karar veriyor olması. Bugün, adeta bir düğün ve şölen havası var. Parlamenterler yeminlerini ettiler. Milletin seçtiği Cumhurbaşkanımız yeminini ederek göreve başlayacak. Yeni bir sistemle Türkiye yoluna devam edecek. Bizim için Cumhuriyet esastır. Cumhuriyetin değerleri ve kazanımları esastır. Ama zaman içerisinde dünya değişiyor, şartlar değişiyor, talepler değişiyor. Yönetim ve organizasyon biçiminde de zaman içerisinde değişiklikler yapılması gerekiyor. 1940’ların, 1950’lerin dünyasında değiliz.  Soğuk yavaş yıllarının içinde değiliz. Bu gün 2007 bile dünya için çok eski. Bugün yeni bir durumla karşı karşıyayız.

Yeni sistemin en büyük özelliği yönetim organizasyon biçimi olarak hem bürokrasi hem de devlet yönetimi artık hantallıktan kurtuluyor. Hızlı karar alan ve yeniliklere hızlı adapte olan, makamların azaldığı, insan kaynaklarının gelişmesine imkan sağlayan bir sistem. Bir de artık paradigma değişti. Bugün artık yeni bir mekanikle karşı karşıyayız. Bugün dünya, artık atom altı mekaniği konuşuyor. Dijital dönmüşümü, nükleer enerjiyi konuşuyoruz. Çevrenin korunması ön plana çıkıyor. Toplumsal alanda değerler sistemi değişiyor. İnternetin, haberleşmenin yaygınlaşmasıyla bakış açıları değişiyor. Kamu düzeni ve güvenlik anlayışı değişiyor. Her şey değişirken; 1940’ların, 1950’lerin yönetim ve organizasyon anlayışıyla biz bugünü ve değişimi yönetemeyiz. Yeni yönetim modeliyle, küresel rekabet gücü yüksek, karar alma becerileri hızlı, ortak aklı ve katılımı kurumsallaştıran ve her şeyden önemlisi toplumsal ihtiyaçları bir yönetim biçimine dönüştüren toplumsal ihtiyaçları görmezden gelen yönetim ve organizasyon biçimleri ayakta kalamıyor. O yüzden önümüzdeki süreçte yeni yönetim modeli bize her alanda hızlı, esnek, sorun çözebilen, karar verme mekanizmaları iyi çalışabilen, hantallıktan uzak ve değişimi yönetebilen yeni bir süreç önümüzde bulunuyor.

TBMM’de yüzde 95 oranında temsil var. Toplumdaki tüm kesimlerin temsil edildiği bir TBMM var bugün. Eski sistemde yasama organının içerisinden yürütme organı çıkıyordu. Seçimi kazanan siyasi parti, tek başına iktidar olacak çoğunluğa sahipse hükümeti kuruyordu. Hükümet, yani yürütme organı yasama organının içinden çıktığı için kuvvetler ayrılığı prensibi açısından sorun yaşıyorduk. Artık hükümet, Meclis’ten ayrıldı. Şimdi, yasama organı ve yürütme organı Cumhurbaşkanı ayrı seçiliyor. Yürütme organı, sorumluluğu tamamen üstüne alıyor ve Meclis’le hükümet arasında bir enfeksiyon durumu söz konusu olmuyor. Tek adam rejimi geldi, kuvvetler ayrılığı ortadan kalktı gibi söylemlerin tamamı safsata. Meclis gerçek anlamda gücüne kavuşmuş durumda. Yasama ve denetim görevini üstlenmiş durumda. Yüksek bir temsille görevini yapacak.  Seçilmiş Cumhurbaşkanı da kendi kabinesi ile görevini yerine getirecek.”