Şairler ve yazarlar kenti olan Kahramanmaraş’ta, Yedi Güzel Adam müzesinde, düzenli olarak edebiyat sohbetleri düzenlenir. Ben de bu toplantılara mümkün olduğunca katılmaya çalışırım. Bu toplantılarda, 20-25 kişiden oluşan yazar-şair kadrosuyla her hafta bir araya geliriz. Her toplantımızda şiirler okur, kitaplar üzerine değerlendirmeler yapar ve edebî sohbetler ederiz. Bu sohbetlerimizde söz üstatlarının dilinden dökülen kelimeler, gönüllerimizde ve zihinlerimizde, adeta bir tomurcuğun güle dönüşmesi gibi yeşerir. Tarhana ve çay eşliğinde ruhsal bir ziyafet çekilir. Katıldığım her toplantıda Kahramanmaraş’ımızın bu güzide şairlerini dinlerken, yıllar önce kitabını okuduğum ve filmini izlediğim bir eser canlanır hafızamda. Bu kitap, N. H Kleinbaum tarafından 1988 yılında yazılmış ve filmi de çekilmiş olan Ölü Ozanlar Derneği’dir. Bu kitaba konu olan olaylar, son derece katı geleneklere bağlı, Weltom Akademisi adında oldukça disiplini bir yatılı okulda geçmektedir. Ben de çok benzemese de yatılı bir okulda ilk gençlik yıllarımı harcamış biri olarak kendimden bir şeyler ararım kitapta. Eserin beni bu denli etkilemesinde bu yaşanmışlığımın da etkisi olduğunu düşünüyorum.

Konumuza gelecek olursak, Weltom Akademisi; öğrencilerine gelenek, onur, disiplin ve mükemmellik gibi kavramlar temelinde eğitim veren bir okuldur. Burada yıllardır öğrenciler akademik olarak ağır derslerden sorumlu tutularak, başarılı(!) ama ruhen mutsuz bir ortamda yetişiyorlar. Okulda öğrencilerin hayatı yurt ile okul arasında mekik dokumak ve ders çalışmaktan ibarettir. Bu sebeple öğrenciler kendilerini keşfetmeye, sanat ve sporla ilgilenmeye pek fırsat bulamazlar. Bu duruma hayli canı sıkılan öğrenciler ne yazık ki biraz da çaresizdirler. Ancak bir gün okula By Keating adında bir edebiyat hocası gelmesiyle işler değişmeye başlar. Hoca farklı bir eğitim yöntemi uygulayarak öğrencilerin dikkatini çekmeyi başarır. Onlara ışık olur, öğrencilerin başka alanlara yönelmesini ve kendi iç dünyalarını keşfetmelerini sağlar. By Keating, yaptığı farklı uygulamalarla kısa sürede öğrencilerin gönlünde taht kurmayı başarır. Kitapta geçen ve öğrencilere telkin edilen şu söz “Vakit varken tomurcukları topla. Zaman hala uçup gidiyor ve bugün gülümseyen bu çiçek yarın ölüyor olabilir.” en beğendiğim sözlerden biridir. Öğrencilerin okudukları şu dörtlük de etkileyici ve dikkat çekicidir:

Ormana gittim, çünkü bilinçli yaşamak istiyordum.

Derinlemesine yaşamak ve hayatın iliğini emmek istiyordum!

Yaşamdan olmayan her şeyi bozguna uğratmak.

Öldüğümde aslında hiç yaşamamış olduğumu fark etmemek.,

Yine öğrencilerin okudukları bir şiirin bir dizesinde geçen Carpe Diem: ‘Anı yaşayın, hayatın tadını çıkarın. Sıkıntılı ve bin bir türlü sorunlarla geçen hayatınızı olağanüstü kılın.’ mottosu gençleri harekete geçirerek onlara farklı dünyaların kapılarını aralar. İnsanlar hayatın her anından her saniyesinden özgürce yaşayarak zevk almasını bilmelidirler. Şiirle, edebiyatla ve sanatla hemhal olmalı, bunları zevkle yapmalı ve hayatı ertelememelidir. Bu kitapta ayrıca, insanlar arasında kurulan sağlam arkadaşlıkların önemi ve bu dayanışma sayesinde her türlü zorlukların üstesinden gelinebileceği de vurgulanmaktadır. İşini iyi yapan öğretmenler, gençlere her zaman yeni bir soluk ve bakış açısı getirebilir.  Aşkla yapılan işler mutlaka insan hayatında iyi izler bırakır. Bence Ölü Ozanlar Derneği, başta öğretmenler olmak üzere özellikle gençlerin okuması gereken bir kitaptır. Kitapla kalın!

Dr. Nurullah KILINÇ