'Türkiye'de Yargı Yürütmenin Emrinde Değil, Vereceği Karara Uymak Durumundayız'
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'de tutuklu gazetecilerin sayısının parmak sayısını geçmediğini söyledi. Bunların tutukluluğunun nedeninin de yazıları olmadığını vurgulayan Erdoğan, "Tutukluluklarının nedeni ya darbeye teşebbüstür veya bu tür teşebbüslerin içerisinde bulunmaktır ya kaçak silah bulundurmaktır veya terör örgütüyle iltisaklı olarak bir hareketin içerisinde olmaktır." dedi. Başbakan Erdoğan, Türkiye'de yargının yürütmenin emrinde olmadığına dikkat çekerek "Bağımsızdır ve onun vereceği karara uymak durumundayız." ifadelerini kullandı.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Almanya Başbakanı Angela Merkel ile Başbakanlık Merkez Bina'da bir araya geldi. Heyetler arası görüşmenin ardından ikili ortak basın toplantısı düzenledi. Görüşmelerin verimli geçtiğini dile getiren Başbakan Erdoğan, NATO işbirliği kapsamında Alman devletinin Patriotlarını gönderme konusundaki hassasiyetleri dolayısıyla Merkel'e teşekkür etti.
Türkiye ve Almanya'nın ikili ilişkilerinin siyasi, ekonomik ve ticari boyutu üzerinde görüştüklerini anlatan Erdoğan, 35 milyar dolarlık bir ticaret hacmine sahip olunduğunu ifade etti. Turizmde 2012 sonu itibarıyla Almanya'nın tekrar birinci sıraya yükseldiğini ve 5 milyonu aşkın Alman turistin Türkiye'de bulunduğunu belirten Erdoğan, bunun halklar arasındaki birliği, beraberliği, dayanışmayı daha da arttırdığını vurguladı.
Almanya'nın ihracatta birincil konumda, ithalatta ikinci sırada yer aldığına dikkat çeken Erdoğan, geçen yılın rakamlarına göre şu anda Türkiye'de 5 bine yakın Alman firması bulunduğunu kaydetti. Alman sermayesine sahip şirketlerin de buradaki faaliyetlerini devam ettiğini anlatan Erdoğan, 2002 yılından bu yana Türkiye'den Almanya'ya yaklaşık 1.5 milyar dolar civarında doğrudan yatırım yapıldığını söyledi. Şu anda Almanya'daki Türk iş adamı sayısının 70 bine ulaştığını anlatan Erdoğan, "Onların yanında istihdam edilen kişi sayısı 350 bini aşkın durumda. Almanya'daki Türk işletmelerinin sayısının böyle bir rakama varmasının yanında 2015 itibarıyla bu sayının 70 binden 120 bine ulaşacağı istikametindedir. Cironun da 100 milyar dolara ulaşacağı tespit edilmiştir." dedi.
Türkiye ve Almanya ilişkilerinde insanı bağların da önemli bir yer tuttuğuna dikkat çeken Erdoğan, bu insanı bağların ülkeler arasında sağlam bir dostluk köprüsü oluşturduğunu belirterek, "En önemli kültür, eğitim noktasındaki adımlarımızdan bir tanesi de Türk-Alman Üniversitesi olayıdır. Bu konuyla ilgili gelişmeler süratle devam etmektedir. Kısa bir zaman içerisinde de rektör ataması da yapılmak suretiyle çalışmalar devam edecektir." ifadelerini kullandı.
Erdoğan, Almanya Başbakanı Merkel'den, İrlanda Cumhuriyeti'nin Avrupa Birliği dönem başkanlığında, AB üyeliği müzakereleri için desteklerini rica ettiğini söyledi.
Merkel: TÜRKİYE'Yİ YAKINDAN TANIMAK ÇOK ETKİLEYİCİ
Almanya Başbakanı Angela Merkel, yalnız Ankara'yı değil Türkiye'yi yakından tanımanın çok etkileyici olduğunu vurguladı. Soğuk savaş döneminde Türkiye'nin hep güvenilir bir ülke olduğuna dikkat çeken Merkel, şimdi NATO kapsamında Almanya'nın Türkiye'nin yanında olduğunu ifade etti. İktisadi ilişkilerin zaten iyi olduğunu anlatan Merkel, Alman turistlerin ilk sırada olmasının memnuniyet verici olduğunu kaydetti.
Neo-Nazi Cinayetlerinin aydınlatılmasının çok önemli olduğunu vurgulayan Merkel, konuya ilişkin komisyonun Türkiye'ye yaptığı ziyareti hatırlattı. Sorumluları yargı önüne çıkarmak istediklerini anlatan Merkel, bu tür cinayetlerin bir daha asla tekrarlanmaması gerektiğinin altını çizdi.
Terörle mücadele Türkiye'nin yanında olduklarını belirten Merkel, AB süreci konusunda pozisyonlarını açıkça ortaya koyduklarını ifade etti.
ERDOĞAN: KIBRIS SORUNUN ÇÖZÜMÜ KONUSUNDA KARARLILIĞIMIZ SÜRÜYOR
İki lider konuşmalarının ardından gazetecilerin soruları da cevapladı. Alman bir gazetecinin Kıbrıs'taki seçimlere yönelik bir sorusuna Başbakan Erdoğan, Güney Kıbrıs'ta yapılan seçimin bir Kıbrıs seçimi olmadığına dikkat çekti. Bunun Güney Kıbrıs seçimi olduğunu ve birbirinden ayrılması gerektiğini vurgulayan Erdoğan, "Aynı şekilde Kuzey Kıbrıs'ta da seçimler yapılıyor zaten Sayın Şansölye'nin bu konuyla ilgili geçmişte ilginç bir açıklaması vardı. Bu 15 Avrupa Birliği üyesi ülkeye daha sonra ilave edilen 10 ülke onun ardından iki ülke, bunların katılımı zaten çok farklı olmuştur. Şimdi ise Hristofyas artık gitti, Anastasiadis şu anda seçilmiş vaziyette. Tabii onun bu konulara yaklaşımı Kıbrıs'ta nasıl olacak onu bilemiyorum. seçim öncesi mesajlarıyla daha sonraki mesajlar nasıl olacak bilemiyorum. Fakat orada adil, kalıcı çözümden yana bir yaklaşım görüldüğü takdirde bizler garantör ülke olarak elimizden gelen bütün desteği verir, oradaki sıkıntının giderilmesini sağlamaya çalışırız. Burada tabii Yunanistan'a da düşen görev var. Yunanistan'ın da bu görevini aynı şekilde yerine getirmesi gerekir. Burada el birliği, gönül birliği içinde bu çözümü getirelim bu sıkıntıyı da aşalım diyoruz ve bu noktada Türkiye hükümetinin kararlığını bilmenizi isterim." şeklinde konuştu.
AB süreciyle ilgili olan da ise geriye kabul anlaşmasını imzalamaya hazır olduklarını belirten Erdoğan, ancak bunların eş zamanlı olarak yapılmasını istediklerini kaydetti. "Ankara ile ilgili olarak da geri kabulde öte Ankara Anlaşması'na yönelik, tabii bunun parlamentodan geçmesi de gerekiyor." diyen Erdoğan, "Bunu da görmemiz, bilmemiz gerekir. Bunu daha önce de attığımız adımlarla zaten ispat ettik. Limanların açılması noktasında olsun, havalimanlarının açılması noktasında olsun, biz bazı uygulamaları da yaptık ve bu adımları atarken bizim Güney Kıbrıs'a pasaport vermeye varıncaya kadar açılımlarımız var. Bu adımları da attık ama maalesef biz bunun karşılığını hiçbir yerden alamadık." dedi.
Başka bir soru üzerine ise Erdoğan, "Yine Ankara Protokolü'ne dönüyoruz. Türkiye, AB üyesi ülkelerin hepsiyle iyi niyet çerçevesinde çok iyi anlaşmalar yapma ve ticaret hacmini geliştirmenin arzusu içindedir. Kültürel noktada bütün bu birliktelikleri geliştirmek niyetindedir. Kaldı ki zaten şu anda AB üyesi ülkelerinde 5 milyon civarında soydaşımız var. Biz zaten AB'ye fiilen girmiş durumundayız, yabancısı değiliz. İşin hukuki boyutunu da halledelim, çözelim istiyoruz. Bu iş daha verimli şekilde yürüsün." açıklamasında bulundu.
İmralı görüşmesine ilişkin bir takvim olup olmadığına yönelik bir soruya Erdoğan, İmralı'dan dönen BDP heyetinin bazı açıklamalar yaptığını hatırlattı. Erdoğan, "İlgili arkadaşlarımla değerlendirmesini yapacağız. Bunu yaptıktan sonra, yol haritamızla ilgili ne yapacağımızı ne edeceğimizi de inşallah sizlerle paylaşacağız." şeklinde konuştu.
"GAZETECİLERİN TUTUKLULUĞUNUN SEBEBİ YAZDIĞI YAZILAR DEĞİL"
Alman bir gazetecinin tutuklu gazeteciler konusundaki sorusuna da Erdoğan, "Türkiye'de aslında tutuklu gazetecilerin sayısı parmak sayısını geçmez. Bunların tutukluluğunun nedeni de yazıları değildir. Tutukluluklarının nedeni ya darbeye teşebbüstür veya bu tür teşebbüslerin içerisinde bulunmaktır ya kaçak silah bulundurmaktır veya terör örgütüyle iltisaklı olarak bir hareketin içerisinde olmaktır. Bunların genelinin durumu budur ve şu ana kadar yasama, yürütme yargı erklerinin bizde bağımsız olduğunu düşündüğümüzde, aynen Almanya'da nasıl yargının vereceği karara uymak, oradan çıkacak karara saygı duymak zorundaysak, Türkiye'de de yargı yürütmenin emrinde değildir, bağımsızdır ve onun vereceği karara uymak durumundayız. Ama lütfen bu gazetecilerin de çoğunun gazeteci olmadığını bilmenizi isterim. Daha şurada kısa bir süre önce İngiltere'de 6 gazeteci tutuklandı ve 50 kadar gazeteci de İngiltere'de içeride. Bu konuları da acaba aynı şekilde soruşturuyor musunuz veyahut onların acaba IRA ile bağlantısı var mı yok mu, onu da öğrenmenizi özellikle tavsiye ederim." karşılığını verdi.