Milletvekili Özbolat’tan Petrol Kanunu eleştirisi

Milletvekili Özbolat’tan Petrol Kanunu eleştirisi
CHP Kahramanmaraş Milletvekili Durdu Özbolat, TBMM'de görüşülmekte olan Türk Petrol Kanunu Tasarısı üzerinde CHP Grubu adına bir konuşma yaptı.Özbolat, “Cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren Türkiye petrolde devletçiliği...

CHP Kahramanmaraş Milletvekili Durdu Özbolat, TBMM'de görüşülmekte olan Türk Petrol Kanunu Tasarısı üzerinde CHP Grubu adına bir konuşma yaptı.

Özbolat, “Cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren Türkiye petrolde devletçiliği benimsemiştir ancak 1950'lerden itibaren ülkemiz liberal petrol politikalarına teslim edilmiştir. Türkiye'nin petrol politikası uzun yıllar boyunca yapboz tahtasına çevrilmiş, diğer tüm enerji sektörlerinde olduğu gibi, uluslararası sermayenin çizdiği rotanın dışına çıkamamıştır. 2001 krizinden sonra enerji sektörünün piyasa eliyle düzenlenmesine yönelik yeni değişiklikler yapılmış, sektörde birbirini tamamlayan ve bir bütünün parçası olan faaliyetler, petrol faaliyetleri ve piyasa faaliyetleri olarak ikiye ayrılmıştır” dediği konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Petrol tekellerinin, IMF ve Dünya Bankasının dayatmalarıyla bu kez piyasa faaliyetleri de ayrı ayrı yasalarla düzenlenmiştir. 2001'de 4646 sayılı Doğal Gaz Piyasası Yasası ve 20/12/2003 tarihinde de 5015 sayılı Petrol Piyasası Yasası düzenlenerek, sektörün söz konusu faaliyetleri 6326 sayılı Kanun kapsamından çıkarılmıştır. 6326 sayılı Petrol Kanunu'nun kapsamında kalan arama, üretim faaliyetleri de 5574 sayılı Türk Petrol Kanunu adıyla yürürlüğe girmiştir. Hatırlayacaksınız, son düzenlemenin 4 maddesi Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer tarafından ulusal çıkarlara aykırı bulunarak veto edilmiş ancak tasarı tüm olumsuzluklara karşı kabul edilmişti. Şimdi, Hükûmet, altı yıl aradan sonra, kamu yararına ve ulusal çıkarlarımıza aykırı yeni bir Petrol Kanunu Tasarısı'nı gündeme getirmektedir.

Bu tasarı, devlet adına faaliyet gösteren kamu kuruluşu Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığını zayıflatmakta, petrol tekelleri ve yerli ve yabancı sermayenin çıkarlarına uygun yeni düzenlemeler getirmektedir. Tasarıyla, yabancı devlet ve şirketlere getirilen kısıtlamalar kaldırılmakta, yabancı şirketlerin önü açılmaktadır. Aynı zamanda, üretilen petrolün kısıntıya tabi olmaksınız yurt dışına gönderilmesi, yabancı sermayenin ve ekonomik değerlerin vergiden muaf olarak dışarıya transferi, arama ruhsatı verilmesinde mali gücün tek başına yeterli ölçüt olması gibi tamamen Türkiye'nin çıkarları aleyhinde olan yeni hükümler de yasaya dâhil edilmiştir.

Türkiye'nin geçtiğimiz yıl içinde enerji tüketiminin yüzde 68,4'lük kısmı ithalat yoluyla karşılanmış ve ithalata 6,1 milyar dolar ödenmiştir. Önümüzdeki yıllarda petrol ve doğal gaz talebinde artış olacağı ve 2020 yılında Türkiye'nin bugünkü petrol talebinin tamamına yakınının ithalat yoluyla karşılanacağı öngörülmektedir. Türkiye'nin toplam ham petrol ihtiyacının yerli üretimle karşılanma oranı henüz yüzde 10'a bile ulaşamamıştır. Mevcut petrol sahalarının ekonomik ömürlerini tamamlaması ve yeni keşiflerin olmaması sebebiyle petrol üretimimiz giderek düşmektedir. Bugünkü üretim seviyesiyle ve yeni alanların keşfedilmemesi durumunda yaklaşık on sekiz yıl içinde üretilebilir petrol rezervleri tamamen tüketilecektir.

Ülkemizin ihtiyaç duyduğu önemli enerji kaynaklarından olan petrol ve doğal gaz öncelikle kendi öz kaynaklarımızdan sağlanmalıdır. Petrolde dışa bağımlılığın azaltılarak ihtiyacın olabildiğince kendi doğal kaynaklarımızdan karşılanmasının tek yolunun petrol arama faaliyetlerinin artırılarak yeni sahaların keşfedilip üretime alınmasıyla olacağı açıktır. Bu anlamda da, ülkenin ham petrol ve doğal gaz üretim politikalarının belirlendiği, kaynakların değerlendirilmesinin siyasi tercihlerin yapıldığı yasal çerçeveyi belirleyecek olan Petrol Kanunu Tasarısı bu ihtiyaçlara cevap verecek nitelikte değildir.

Kanunun amacı petrol kaynaklarının millî menfaatlere uygun olarak, hızlı, sürekli ve etkili bir şekilde aranmasını, geliştirilmesini ve üretilmesini sağlamak biçiminde belirlenmiş ancak hangi bağlayıcı kararlar ve hükümlere göre bu amaca ulaşılacağı bir bilinmez olarak kalmıştır. Mevcut kanunun 4'üncü maddesinin birinci fıkrasında, petrol hakkı talebinin millî menfaatlere uygun olması kriteri getirilmişti. Önümüzdeki tasarının bu konuyu düzenleyen 7'nci maddesinde bu ölçü yer almamaktadır. Bu düzenlemelerle petrol hakkı taleplerinde kamu yararı, toplumsal çıkar gözetilmesi esası ortadan kaldırılmaktadır. Millî menfaati somutlaştıracak bir kurala yer verilmediği gibi, menfaatin stratejik, ekonomik ve teknik dayanakları da bu tasarıda yoktur. Anlaşılan odur ki tasarı üzerindeki eleştirileri yumuşatmak adına "millî menfaat" kavramı iliştirilmiş, kavramın içi doldurulmayarak soyut ve uygulamada geçersiz kalmasının yolu açılmıştır.

Örneğin, 6326 sayılı mevcut Kanunun 12'nci maddesinde yer alan "millî menfaatin korunması" ibaresi kaldırılmıştır. Bununla yetinilmemiş, yabancıların petrol faaliyetlerinde bulunmaları, mülk edinmeleri ve tesis kurmalarının Bakanlar Kurulu iznine bağlanması yönündeki hükme de yer verilmemiştir. Böylece, son derece stratejik bir konuda yabancı devlet ve şirketlerin egemenliğine getirilen sınırlamalar kaldırılmak istenmektedir. Bu düzenleme ile uluslararası petrol tekellerine önemli bir avantaj sağlanmaktadır.

Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı, şu an, dünyanın en başarılı petrol arama şirketlerinden biridir. Gerek yurdumuzda gerekse yurt dışında başarılı arama ve üretim çalışmalarıyla da yabancı petrol kartellerinin hedefi durumundadır. Ancak, süreç içerisinde, TPAO'nun yatırımlarını besleyen gelir getiren kuruluşları maalesef elinden alınarak özelleştirilmiş ya da özelleştirme kapsamına alınmıştır. Türkiye'nin en önemli stratejik kurumlarından olan TPAO'nun zaman içerisinde ortaklık faaliyetleri sınırlandırılmış, kanun ve kanun hükmünde kararnamelerle dünyadaki emsallerinin aksine, gelir getiren ortaklık ve kuruluşlarını kaybetmek durumunda bırakılmıştır.

Yeni Petrol Kanunu Tasarısı ile kamu yararından vazgeçilerek, TPAO'nun geriye kalan önemli hakları da elinden alınıyor. Bu, TPAO'yu özelleştirmenin son adımıdır. 6326 Sayılı Kanun'un 6'ncı maddesindeki "Petrol ile ilgili müsaade, arama ve işletme ruhsatnamesi alma hakkı devlet adına Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığına aittir." hükmü tasarıda yer almamıştır. Bu düzenlemede, ulusal enerji politikalarının oluşturulmasını ve uygulamasını sağlayacak önemli bir kurum ortadan kaldırılmaktadır.

Yine, mevcut kanunun 13'üncü maddesinin (1)'inci fıkrasındaki ihraç ve memleket ihtiyacı sınırlamasına dair hükümler iptal edilmiş olup tasarıda yer almamaktadır. Dolayısıyla, yeni kanunla, memleket ihtiyacına yönelik miktarın ayrılması zorunluluğu kaldırılarak, petrol şirketlerine ülkemizde ürettikleri ham petrol ve doğal gazın tamamını yurt dışına ihraç etme olanağı sağlanmıştır. Gündemimizdeki kanun tasarısı, Türkiye petrol politikasını tekellerin ihtiyaçlarına göre yeniden düzenlemekte olup piyasanın insafına bırakmaktadır.” (HABER MERKEZİ)