“27 Mayıs Darbesi, Türk demokrasi tarihine kara bir leke olarak geçti”

“27 Mayıs Darbesi, Türk demokrasi tarihine kara bir leke olarak geçti”
Demokrat Parti Kahramanmaraş İl Başkanı Ahmet Gebel, dönemin başbakanı Adnan Menderes’in idamına yol açan 27 Mayıs 1960 askeri ihtilalının Türk demokrasi tarihine kara bir leke olarak geçtiğini söyledi.Darbenin yıldönümü...

Demokrat Parti Kahramanmaraş İl Başkanı Ahmet Gebel, dönemin başbakanı Adnan Menderes’in idamına yol açan 27 Mayıs 1960 askeri ihtilalının Türk demokrasi tarihine kara bir leke olarak geçtiğini söyledi.

Darbenin yıldönümü nedeniyle yazılı bir açıklama yapan Gebel, “Türk demokrasisi o tarihten sonra bir daha belini doğrultamadı. Başbakan, Dışişleri Bakanı ve Maliye Bakanı'nı asan bir ülke oldu. Türkiye'de demokrasiye, milletin iradesine yönelik bütün suikastların kaynağı, anasıdır 27 Mayıs” dedi. CHP’nin o dönemde olmayan vakaları varmış gibi, gerçekleşmeyen olayları varmış gibi göstererek Türkiye’de suni bir gündem oluşturduğunu savunan Demokrat Parti İl Başkanı Ahmet Gebel, şunları söyledi:

“Merhum Başbakan Adnan Menderes’in içinde darbe olacağına dair herhangi bir şüphe bulunmuyordu. Askeri darbe olarak değerlendirecek olursak bir askeri darbe de değildir, zira askerlere karşı da yapılmıştır. Genelkurmay Başkanı dâhil kuvvet komutanları tutuklanmıştır. O tarihlerde silahlı kuvvetlerin bünyesinde 260 general vardır, 233 tanesi resen emekli edilmiştir. Türkiye'nin demokrasi tarihinde 'bütün kötülüklerin başlangıcı' olarak bilinen darbenin, yani 27 Mayıs 1960'ın o dönem yaşananlar...

ADNAN MENDERES'İN İDAMI

27 Mayıs demokrasi tarihe kara bir leke olarak geçti. Halkın oylarıyla seçtiği Demokrat Parti, bir darbeyle iktidardan alaşağı edildi. Başbakan Menderes ve arkadaşları Yassıada'ya gönderildi. Davanın sonu başından belliydi, Mahkeme Başkanı Başol, ‘Sizi buraya tıkan kuvvet böyle istiyor’ diyerek kararı zaten açıklamıştı. Sadece Demokrat Partililer değil, onları savunan avukatlar da 27 Mayısçıların hışmına uğradı. Başbakan Adnan Menderes'in avukatı Talat Asal 17 Eylül 1961'de idam edilen Menderes'i ve Yassıada Mahkemeleri'ni kitabında böyle anlatıyor…

Adnan Menderes'in boynuna ipi geçiren cellâda o günün parası ile 150 TL ödenmiş. Menderes, 17 Eylül 1961’de asıldı. İdamdan bir gün sonra evine icra gönderiliyor ve idam levhası kapısına asılıyor. Eşi Berin Hanım’ın dairesinin kapısına asılan mühürlü levhada, 'Türk Ceza Kanunu’nun 146. maddesine aykırı hareket ettiğinden Adnan Menderes'in idamına karar verilmiş, idam kararı infaz edilmiştir’ yazısı yer almış.

Yassıada Mahkemesi’nde örtülü ödenek davası da görüldü. Menderes, Başbakanlık’ın örtülü ödeneğini amacı dışında kullanmak ve suistimal etmekle suçlandı. Bilirkişi, yüzlerce belgeyi tararken cımbız faturası buldu. Dava, bir anda ‘cımbız davası’na dönüştü. Menderes’in bu cımbızı bir kadın için aldığı ve faturasını devlete ödettiği ithamı yapıldı. İşin aslı ise 3 aylık yargılama sonucu ortaya çıktı. Asal, aylarca gazeteleri ve mahkemeyi meşgul eden cımbızla ilgili olarak şu bilgiyi veriyor: ‘Cımbız niçin alınmış, biliyor musunuz? Başbakanlık’ın aşçıbaşısı, tavuğun kıllarını temizlemek için cımbız alınmasını istemiş, onun için alınmış.’

ÖLEN OĞLUNUN SAÇI ÇIKTI

Yassıada’da yargılanan diğer bir isim de Türkiye’nin 3’üncü Cumhurbaşkanı Celal Bayar’dı. Milli Mücadele’nin ‘Galip Hoca’sı Bayar, kurucusu olduğu İş Bankası’nın özel kasasında 103 milyon lira saklamakla suçlandı. Bayar’a, ‘Bu parayı nereden buldun?’ sorusu yöneltildi. Daha sonra oluşturulan bir heyet özel kasayı açtı. Kasadan, Bayar’ın eşi Reşide Hanım’ın vefat eden oğlundan aldığı ve kâğıda sardığı bir tutam saç çıktı.

1957 seçimlerine kadar her şey yolunda idi. Ekonomik kriz ile birlikte 57 seçimlerinde DP oylarında yüzde 10’a yakın bir düşme yaşandı. CHP’nin oyları yükseldi. Merhum Menderes, süreci sorgulamaya başladı. Bu süreç ile birlikte CHP Genel Başkanı İsmet İnönü, Türkiye turlarına başladı. Uşak ve Kayseri’yi ziyaret etti. Ulaşabildiği her yerde parti propagandası yapmaya devam etti.

Kayseri’de başına bir takım olaylar geldi, Uşak’ta başına bir takım olayların geldiği iddia edildi. Araştırdığımızda bazılarının organizasyon olduğunu, kendi içlerinde yapılmış olan birtakım düzenlemeler olduğunu gördük. Kayseri’de bir ilçeye girişi engellenmişti. Sonra o engellemeyi yapan bölük komutanı, 'Sizi burada engelleme iradesini bana hiçbir güç yaptıramaz, buyurun paşam ilçe emrinizdedir' deyip topuk selamını verdi ve görevinden istifa etti. O kimse sonra CHP’den milletvekili oldu ve maalesef 12 Eylül 1980 darbesinin ilk İçişleri Bakanı’dır.” (KAHRAMANMARAŞ’TA BUGÜN GAZETESİ HABER MERKEZİ)

yassiadanin yarim asirlik gizli tutulan belgeleri kitaplasti