Müslümanlar bilerek haram işlemez, işlenmesine müsaade etmez veya zemin hazırlamaz. Zira  ayet-i kerimede:

“İyilik ve takvada yardımlaşın. Günah ve düşmanlıkta yardımlaşmayın” Allah’tan korkun; çünkü Allah’ın cezası çetindir.    Buyrulmaktadır. (MaideSuresi, 5/2 

 Başka bir ayette:

“Kim iyi bir işe aracılık ederse onun da o işten bir nasibi olur. Kim kötü bir işe aracılık ederse onun da ondan bir payı olur. Allah her şeyin karşılığını vericidir.” Buyrulmaktadır. (Nisa Suresi, 4/85 

Bir hadis-i şerifte:  

“Resûlullah faizi yiyene, yedirene, (sözleşmesini) yazana ve şahitlik edene lanet etti. “Onlar (bu günahta) eşittirler.” buyurdu. (Müslim, Müsakat 106 (1598). 

            Başka bir hadis-i şerifte de: 

            “İnsanlar öyle bir devre ulaşacak ki, o zamanda ribâ yemeyen kalmayacak. Öyle ki, (doğrudan) yemeyene buharı ulaşacak.” 

Bir rivayette “…tozu ulaşacak” denilmektedir. Ebu Dâvud, Büyû; Nesâî, Büyû ; İbnu Mâce, Ticârât. 

Müslüman, haram olan bir iş yahutta bir hizmeti bizzat kendisi yapamayacağı gibi, dinin haram kıldığı işi yapacak kimseye de gayrı menkulünü kiraya veremez. Serahsi, el-Mebsut, 16/38,  el-Muğni, 6/151 

Ayet ve hadisler açık ve nettir. Hadis-i şerifteki buharı ve tozu cümlesine gelince: 

 Müslümanlar öyle bir zamanda yaşayacaklar ki, müminler gerçek faizden kaçsa bile, faizden kazanılan para ile verilen ziyafete katılmak, yahutta o para ile alınan hediyeyi kabul etmek gibi birçok sebepler dolayısıyla, faize bulaşmış olacaklar demektir.  Yani zor bir zamanda yaşıyoruz.   

Faiz insan öldürmekten sonra gelen en büyük haramdır. Onun için, bir Müslüman’ın içinde haram iş yapacağı bilinen kişi ya da kurumlara, gayr-ı menkulünü kiraya vermesi de, zaruret olmadıkça caiz değildir. 

Mecellede: Zarûretler yasak olan şeyleri mubâh kılar. Diye bir kaide vardır.   

Zaruret,  başa gelen, telafisi mümkün olmayan ve dinin yasak ettiği şeyleri yapmaya mecbur kılan şey demektir.  Bunun ölçüsü, kul ile Allah arasındadır.  Mesela: 

Kişinin ailesinden biri ameliyat olacaksa, ödünç para bulma imkanı da yoksa, o zaman faizli borç alması mübah olur. Buradaki mübah, zaruretin kullanılmasına müsaade edilmesi demektir. Haramın helal sayılması demek değildir. Günlerce aç kalıp, ölümle pençeleşen bir kimsenin haram olan bir eti yemesi de aynıdır. 

            Kişi son derece zaruretteyim domuz eti yiyebilir miyim derse, hoca efendide buyur ye der. Ama kişi her çeşit eti bulma imkanı  var iken, domuz etine zaruret duymuş ise,  Yani kalbinde böyle bir zaruret var ise, hoca efendi onu bilmediği için ,fetvası da o adamı kurtarmaz. Çünkü hadis-i şerifte: 

“Ameller niyetlere göredir. Herkese niyet ettiği şey vardır.” Buyrulmuştur (Buhârî, Bed’ü’l-Vahy; Müslim, İmâret; Ebu Dâvud, Talâk; Nesâî, Tahâret) 

Kişinin dili ile kalbi birbirine uymuyorsa, yaptığı işten kendisi sorumludur. Çünkü kiramen katibin melekleri, mahşer günü sorunun ve cevabın videosunu çıkardığı zaman, gerçeği kimse saklayamaz.  

            Bu gün zengin kardeşimiz, kira hem dolgun, hem de garanti olsun diye, geyr-ı menkulünü faiz kurumuna kiralamak için, o kurumun yetkilisine hediyelerle gidip yağcılık yapmaktadır. Burada zaruret yoktur. Dini geri plana atan bir menfaat anlayışı vardır. Allah böyle bir davranıştan müminleri korusun. 

            Kişi oturduğu evini beğenmediği için, havuzlu ve bahçeli bir villa almayı zaruret sayıyor ve faize giriyorsa, buna da zaruret denmez.  

            Kullandığı arabasının veya telefonunun yeni modelini almak için kişi faize giriyorsa, buna da zaruret denmez. Kişi altını taksitle alıp faize giriyorsa, buda zaruret değildir.  

Kredi kartı kullananlar, aylık borcu defaten ödüyorsa bu caizdir. Ama taksitlere bölerse bu da faizdir. 

Emekli ve çalışanlar için, bankaların verdiği promosyonlar, sadakaya muhtaç bir kimse için caiz olabilir. Yoksa faizdir. Alışverişe göre bankaların verdiği primler, faizin cücüğüdür. Muhtaç olan yer. Olmayan için faizdir. 

Bu yazı çoklarının hoşuna gitmeyecektir. Olsun, ben doğruyu yazarım. İsteyen hatasını anlar, tövbe edip kurtulur. İsteyen de dudak büküp geçebilir.Her halükarda Rabbim benim mükafatımı verir inşaallah. 

Akıllı insanlar, Ahireti dünyaya feda edenler değil, dünyayı ahirete sermaye edenlerdir. Ahirette nimetlere kavuşmak, dünyada haramlardan sakınmakla mümkündür. 21.06.2021 

                          Ali KARA  

                       Emekli Müftü