Yazar Mustafa Okumuş “Çoban Yıldızı” Kitabını Tanıttı
BİLSEK Çatısı Altında, Kahramanmaraş Kültür-Sanat Evi Ve Kahramanmaraş Kültür Sanat Derneğinin Ortaklaşa Düzenlediği Yazar Mustafa Okumuş ’un “ Çoban Yıldızı” Adlı Öykü Kitabının Tanıtım Toplantısı Yapıldı.
Tanıtımın açılış konuşmasını yapan eğitimci Mehmet köşk, tanıtımla ilgili olarak katılımcılara şu bilgileri aktardı:
“Sayın konuklar, basınımızın değerli temsilcileri, sevgili kültür ve sanat dostları!
Çağrımızı kabul ederek geldiniz, şeref verdiniz. Kahramanmaraş Bilsek, Küsev ve Kültür-Sanat dernekleri adına sizlere hoş geldiniz diyor; tümünüze saygılar sunuyorum. Kültür ve sanat alanında eser üreten değerli sanat adamlarımıza sahip çıkmayı, çevre kültürüne destek olarak düşünüyoruz. Bu tür etkinlikleri gelenekleştirerek sürdürmenin gereğine inanıyoruz.
Bugün Sayın Hocamız Mustafa Okumuş, İstanbul Çağrı Yayınları arasında 2014’de çıkan “Çoban Yıldızı” adlı öyküsüyle konuğumuzdur. Söz konusu eserle sizleri buluşturmak, kitabını imzalamak üzere aramızdadır.
Kahramanmaraş’ta kültüre verdiği emeği ve üretkenliğiyle yakından tanıdığımız hocamız Mustafa Okumuş’un “Çoban Yıldızı” adlı öykü kitabının editörlüğünü yayıncı Şaban Kurt yapmış. Kapak ve iç çizimler ressam hemşerimiz A. İhsan Aslantürk’e, kapak düzenlemesi ise ressam M. Akif Orçan’a aittir. On iki öyküden oluşuyor. Giriş bölümünde, Türk Dili ve Edebiyat Öğretmeni Ahmet YÜZEROĞLU’NUN, Türk Dili ve Edebiyat Öretmeni Ramazan AVCI’NIN eser hakkındaki yorumları yer alıyor.
Yazar genelde tanınan sevilen bir kişidir. Ancak onu tanımayanlar için kısaca özgeçmişinden söz etmek istiyorum:
MUSTAFA OKUMUŞ'UN ÖZGEÇMİŞİ
Eğitimci- Yazar Mustafa OKUMUŞ, 1932 Yılında Kahramanmaraş'ın Türkoğlu ilçesi Karalar köyünde (Beyoğlu Beldesi) doğdu. İlköğrenimini kendi köyünde, orta öğrenimini Düziçi Köy Enstitüsünde tamamladı.
1951' de ilkokul öğretmeni olarak Milli Eğitim'de göreve başladı. 1960'da Gazi Eğitim Enstitüsü Edebiyat grubu bölümünü bitirdi. Aynı yıl Kahramanmaraş Lisesine atandı. Bu okulda uzun yıllar öğretmenlik ve yöneticilik yaptı. Bir ara Kahramanmaraş İmam- Hatip Lisesinde öğretmenliğe devam etti. Buradan Kahramanmaraş Orta Okulu Müdürlüğüne atandı. Emeklilik öncesine kadar bu görevde kaldı.
9. Milli Eğitim Şurası ön hazırlık komisyonlarında görev aldı. 1967 Kahramanmaraş il yıllığı hazırlama çalışmalarına katıldı. Vilâyet onayıyla, yeni açılan Kahramanmaraş Ticaret Lisesi geçici kuruculuğunda görevlendirildi. Kadro oluşuncaya değin, ek görev olarak, söz konusu lisenin alt yapısının oluşumuna katkı sağladı.
Kahramanmaraş Kültür Sanat Evi (KÜSEV) kurucuları arasında yer aldı. Halen bu derneğin üyesi ve derneğin yayın organı ALKIŞ Dergisi yazarlarındandır.
1981'de kendi isteğiyle emekli oldu. Aynı yıl Kahramanmaraş'tan yılın öğretmeni seçildi. Milli Eğitim Bakanlığı ve çeşitli kuruluşlardan ödülleri var. Şiir, deneme, öykü ve araştırma türlerinde yoğunlaşıyor. Şiirlerinden bir demet, özgeçmişiyle birlikte ilk kez 1992'de İstanbul Edik dergisinde yayınlandı. Abece, Altın Külâh, Alkış, Aykırısanat, Çıtlık, Edebiyat Yaprağı, İmaj, Söylem, Kardelen, Kurtuluş, Turunç, Tarihi Uzunoluk, Madalyalı Tek Şehir K.Maraş ve Yeni Ufuk gibi düşünce, sanat ve edebiyat Dergilerinde yazdı. “Yeni Haber ve Kahramanmaraş’ta Bugün” adlı yerel gazetelerde (Düşüncenin Ufku) köşe yazarlığı yaptı.
Adına, 2008’de Beyoğlu Beldesi’nde “Kültür-Turizm Bakanlığı Beyoğlu Mustafa Okumuş Halk Kütüphanesi” açıldı. Bu kütüphanenin açılmasında Belde Başkanı Osman OKUMUŞ’un, binanın restore ve iç donanımına önemli katkıları olmuştur. Mustafa OKUMUŞ Halk Kütüphanesi, altı bilgisayarlı internet salonu ve on bin cildi aşkın kitabıyla beldeye ve çevreye hizmet vermeye devam ediyor.
YAYINLANMIŞ ESERLERİ:
1. Gönül Bahçesi (Şiir) 1996. Lazer Ofset- Ankara
2. Beyoğlu Beldesi(Araştır.) 2000 Selçuk Ofset- Kahramanmaraş
3. Mavi Beklentiler(Deneme)2004. Dolunay Yayınları. Kahramanmaraş
4. Beyoğlu Beldesi II(Araştır)2006.Sakınmaz Ofset. Kahramanmaraş
5. Uzaklara Özlem (Şiir) 2007 Yılmaz Ofset. Kahramanmaraş
6- Kendimiz Olabilme Erdemi (Deneme) 2010 Çağrı Yayınları- İstanbul
7- Gâvur Gölü Havzası ( Araştırma) 2011 Kentvizyon Yayınları- Gaziantep
8- Çoban Yıldızı(Öykü) 2014 Çağrı Yayınları- İstanbul
9- Beyoğlu’nun Gülen Yüzü(Araştırma) 2013. (Baskıya hazır.)
Kuşkusuz kitap yayınlamak ağır sorumluluk, özenli, titiz, emek yoğunluklu bir çalışma gerektirir. Bu nedenle ki yazar için eseri çocuğu gibi algılanır. “Hangi eserinizi seviyorsunuz? Sorunuza bu nedenle kaçamaklı yanıtlar alırsınız. Anlarsınız ki onun için her eserinin ayrı bir önemi var. Hocamızın bu konudaki görüşü şöyle:
“ Yazar doğum yapan kadın gibi. Doğum öncesi birtakım sıkıntı ve acılar, nasıl doğum sonrası yerini mutluluğa bırakırsa, yazar da öyledir. Çünkü orada alın teriniz, göz nurunuz, beyin emeğiniz var. O nedenle birini diğerine tercih etmek zordur. Ancak içerik yönünden şiir ve denemeye özel bir ilgim olduğunu söylemeliyim. Şiir benim, duygusal ve hayal yanımı doyurup besler. Denemelerse, düşünsel derinliğimi geliştirip yetkinleştirir; kendimi sorgulamaya taşır, yenilenmenin, değişimin ve gelişimin önünü açar.”
Bir zaman şöyle bir soru sormuştum hocama: “Dolunay yayınları arasında çıkan MAVİ BEKLENTİLER adlı denemenizi zevkle okumuş, çok yararlı iletiler almıştım. Ancak yeni yayınız “ Kendimiz Olabilme Erdemi” adlı demenizi henüz okuyamadım. Bu denemezin içeriği nedir? Yanıtı: “Ne kurt, nede kuzu olmak istemiyorsak, kendimiz olmak zorundayız.” Olmuştu. İlgimi tahrik eden bu cevaptan sonra kitabı okudum. Hocamın ne demek istediğini de anladım, sanıyorum.
Mustafa Okumuş’un denemeleri hep insan merkezlidir. Kim bilir, belki de eğitimci kişiliğinin önceliğinin bir yansıması mı diye düşündüğüm olmuştur. Konularda anlatım yalın, akıcı bir üslupla okuyucuyu sıkmadan alıp götürüyor.
Yazar, denemenin formatı gereği sert eleştirilerden kaçınıyor; kırıp-dökmeden okurun önüne seçenekler koyuyor, kendi kendisini sorgulamasına imkân veriyor. Denemelerinde olduğu gibi “ÇOBAN YILDIZI” hikâye kitabını da aynı ilgi ve zevkle okuyacağımıza inanıyorum.
Okumuş Hocamız, araştırma kitaplarında bilimsellik adına belgelere, fotoğraflara, haritalara, çeşitli veriler içeren istatistiki tablolara, alıntı ve kaynaklara çok önem veriyor olmalı ki bunları bolca kullanıyor. “Gâvur Gölü Havzası” zengin bir belgesele sahip önemli bir kaynak niteliğinde başarılı bir araştırma eseridir, diyebiliriz.
Bu yeni eseri “ Çoban Yıldızı” nedeniyle Okumuş Hoca’yı kutluyor, başarılı çalışmalarının devamını diliyorum.
Sizleri Sayın Hocamla baş başa bırakma zamanı geldi, sanırım. Umarım katılımı zengin bir kültür sanat sohbeti oluşur; dileğimle dinleme hoşgörü ve özveriniz için teşekkür eder, saygılar sunarım” dedi.
Şair-Yazar Mustafa Okumuş, Yeni Eseri “Çoban Yıldızı” Adlı Öykü Kitabının Tanıtımı Ve İmza Günü ile ilgili konuşma yaptı. İşte o konuşmalarından bazı kesitler:
“Sayın Kültür-Sanat dostları ve basınımızın değerli temsilcileri! Tümünüzü sevgi ve saygılarımla selamlıyor, hoş geldiniz diyorum. Biz kültür insanları siz değerli okurlarımızı yanımızda görünce yorgunluğumuz çıkıyor; yeniden çalışma, ürün verme konusunda şevkimiz artıyor. Bugün sizlerin bu güzide varlığı bende böylesine bir duygu ve güven uyandırdı. “İltifat marifete tabidir.” Diyen bir özdeyişimiz vardır. Kuşkusuz yerinde ve dozunda hak edilmiş bir iltifatın esirgenmemesi de marifetin kapısını açar, üretimi tetikler.
Değerli dostlar, edebiyatın her dalında yazmaya çalışsam da aslında ilgi duyduğum, yoğunlaştığım şiir, deneme ve öykü alanıdır. Şiir benim duygusal alanımın ifadesine, yetkinleşmesine aracı olur. Denmeyse, düşünsel derinliğimin açlığını doyurur, esememe işlerlik kazandırır. Öykü ise hayatın içini yansıtan aynaya benzer. O aynada toplumu ve kendimizi izleme olanağı buluruz. Yanlışlarımızdan dönme ya da onları düzeltme fırsatını yakalar, yaşama uyumu kolaylaştırabiliriz.
Ne var ki günümüzde zaman kavramı giderek hayatımızda önemli bir yer tutuyor. O nedenle ben öykülerimde klasik hikâyelerde görülen biraz da sanat kaygısından kaynaklanan, aşırı ölçüde mekân, nesne, insan betimleme ve portrelerine, kahramanların ya da şahısların tahlillerine gereğinden fazla yer vermemeye çalışırım. Bunun yerine iletiyi kolaylaştıran akıcı bir üslubu öne alırım. Dilin gücünü özlü ve özgün bir biçimde kullanmanın da bir o kadar önemli olduğuna inanırım.
Çoğu öykülerimin konuları, 1940-1950’li yıllarda çocukluk dönemimden alınmıştır. Bu dönem İkinci Dünya Savaşının ülkemizi tehdit ettiği seferberlik günlerine rastlar. Peş peşe girdiğimiz dört savaşın külleri üzerinde kurulmuş genç cumhuriyetin ekonomisi çok zayıf. Her şeyin sil baştan kurulduğu zorlu bir süreçten geçiliyordu…
Bir de kırklı yıllardan sonra İkinci Dünya Savaşı’nın tehdidi altında kalan ülkemizde seferberlik ilan edilip savaş ekonomisi uygulanınca, genellikle kırsalda yokluk, kıtlık nedeniyle hayat oldukça zora girdi. Adı üstünde anısal öyküler, bir hayal ürünü değil, söz konusu gerçek yaşam kesitleridir. Bu öykülerle bu günün genç kuşaklarına vermek istediğim ileti çok açıktır. Neslimizi o zor şartlarda bugünlere taşıyan geçmişimizi minnetle analım ve günümüzün kıymetini bilelim, demeye çalışıyorum.
Araştırma dalında yıllık türü, biri baskıya hazır, büyük boy üç eserim var. Ayrıca bir de GÂVUR GÖLÜ HAVZASI” adlı dört yüz sayfalık büyük boy, renkli, kuşe baskı araştırma kitabım var. Bu araştırma benim üç yılımı aldı.
Özellikle yıllık türü araştırma zor iş. Tabir caizse iğneyle kuyu kazmaya benzer. Yıllarınızı alır. Sabır gerektirir. Ülkemizde arşiv geleneği olmadığı için kaynağa ulaşmak da çok zordur. Ayrıca bu çalışma uzmanlık ve ekip işidir. Ben beldede böyle bir imkân bulamadığımdan bütün bölümleri üslenmek zorunda kaldığım için de oldukça zorlandığımı söylemeliyim.
Anadolu kırsalının zengin bir sözlü kültürü var. Sözlü kültürün taşıyıcısı yaşlı kuşaklar tükendikçe, bu kültürün yazıya geçirilip kalıcılığa ulaştırılması fırsatı da heba oluyor. Ben Beyoğlu Beldesindenim. Yöreme karşı sorumluluğum beni araştırmanın içine çekti. İstedim ki diğer belde ve ilçelere de örnek bir çalışma oluşsun. Onlar da kendi yörelerinin yıllıklarını yazsınlar, geçmişle gelecek arasında bir köprü oluştursunlar. Benim çalışmamdan esinlenerek, yeterli olmasa bile iki beldede bu yönlü bir çalışmaya tanık olmaktan mutluluk duyduğumu ifade etmeliyim.
Değerli dostlar, sözün kısası ve özlüsü makbuldür diyen atasözümüzü anımsayarak konuşmamı burada kesiyorum. Dinleme hoşgörünüz ve özveriniz için teşekkür eder, tekrar saygılar sunarım. Sorularınız varsa, cevaplamaktan mutluluk duyarım.”