Olacaksan En Güçlüsü Ol, "Çıkacaksan En Yükseğe Çık, Gideceksen En Uzağa Git, Yapacaksan En İyisini Yap...”
“Olacaksan En Güçlüsü Ol, Çıkacaksan En Yükseğe Çık, Gideceksen En Uzağa Git, Yapacaksan En İyisini Yap...”
Güzel de nasıl olacak bu iş? Hak ve adaletin olmadığı, gölgesinden bile korkanların iş başında bulunduğu bir yerde bu sayılanların gerçekleşmesi ne mümkün.
Kendinden başka karartı istemeyenlerin yönettiği bir ülkede bu işleri yapmanıza müsaade edilmiyor maalesef.
Bırakın en güçlü olmayı, azıcık güçlenseniz kellenizi koparmaya, gözünüzü oymaya, elinizi ve kolunuzu kesmeye kalkışıyorlar.
Gelişmemiş ülkelerin kaderi mi bu? Gelişmemiş ülkeleri yönetenler genellikle “Özgürlük ve değişim vaat ederek yönetimi ele geçiriyorlar” sonra kazanılmış hak ve özgürlükleri daha da daraltarak yaşamı daha da çekilmez bir hale getiriyorlar…
Bu günlerde bunu yaşıyoruz. Gülen cemaati, yani ‘Hizmet’ kendisine yukarda saydığımız değerleri vizyon olarak seçmişti. En güçlü cemaat olmayı hedeflemiş, en yükseklere çıkmak için çaba sarf edilmişti.
Açtıkları okullar, dershaneler, yurtlar ve evler her dönem benzerlerinin en iyisi olmak için büyük çabalar harcamış ve arzu edilen hedefe ulaşılmıştı.
Yola çıkanlar bir daha dönmemek üzere dünyanın en uzak köşelerine gitmişler ve İslam’ı yaymak için dört bir yana hicret eden sahabeler ne yapmışlarsa aynını yapmaya çalışmışlardı.
Yapmaya çalıştıkları işi en iyi yaptıklarından kimsenin asla şüphesi olmamıştı. Bu sebeple
180 Ülkede okul açarak Türkçeyi bir dünya dili haline getirmişlerdi…
Başta düzenlenen Türkçe olimpiyatları olmak üzere yapılan hizmet faaliyetleri yüce Türk milleti tarafından beğeniyle karşılanmış ve bu hizmeti yürütenler gönüllerde taht kurabilmişlerdi.
‘Türkçe olimpiyatlarını bir daha yaptırmam’ diyen zihniyet, ‘birinci boğaz köprüsünü sattırmam’ diyen zihniyetle sizce de aynı değil midir?
Dershaneleri, Twitter’ı, Facebook’u, kapatırım diyen ve kapatan ruh hali sizce sağlıklı bir ruh hali midir? ‘Elbette değil’ dediğinizi duyar gibiyim.
‘Ben yaparım. Ben yaptım oldu. Hukuk mukuk dinlemem’ diyorsanız eğer bu doğru bir davranış değildir. Bu yanlışların devamı ise bu ülkede asla mümkün değildir.
Gün gelir yasaklar kalkar, ülkesinin insanına bu yasakları koyanlar, yapılan güzel hizmetleri engellemeye çalışanlar elbette işledikleri ayıpla yaşamaya mahkûm olurlar…
Bilirsiniz, sıkıştığımızda kullandığımız ne güzel atasözlerimiz vardır. Hatırlatma babından ben birkaçını yazacağım:
Çok söz yalansız, çok mal haramsız olmazmış…
Can çıkar huy çıkmazmış…
Zararın neresinden dönersen karmış…
Ne oldum dememeli, ne olacağım demeliymiş…
Ağlatan hiç ama hiç gülmezmiş…
Akıllı at kendisine kırbaç vurdurmazmış…
Başa gelen çekilir, başa gelmeyince bilinmezmiş…
Hayır dile komşuna hayır gelsin başınaymış…
Haramın temeli olmazmış…
Her çıkışın mutlaka bir inişi olurmuş…
İnsanlar ara ara şeytana uyarmış…
Yoldan çıkanlara; ‘Abbas yolcu’ denirmiş…
Kimler hangisini üzerine alır, kimler hangisinden rahatsız olur bilemem. Bildiğim bir şey var EDELER, oda ; ‘ Korkunun ecele faydasının olmadığıdır.’