Her PKK’lıyı Meydanda Asmazsanız Terör Bitmez Dememiş Miydik?
Elin Amerikalısı, Çinlisi bırakın PKK’lı gibi teröristi, uyuşturucu ve yüz kızartıcı suç işleyeni dahi idam ediyor dememiş miydik?
Pkk ve yandaşları militanların “Kobani protestosu” adı altında Güneydoğu’daki birçok şehirde vahşice, vandalca yaptıkları terör, devlet ve milletin varlığına karşı yapılmış bir savaş çağrısıdır.
Öldürüyorlar, yakıp yıkıyorlar… Kısasa kısas. Terör çıkartan ve silah kullanan her PKK’lıyı din-i mübin ve vatan-ı İslâmiye gereğince meydanda asacaksınız dedik.
İslâm üzere oluşan bin yıllık Türk ve Kürt kardeşliğini parçalamak isteyen her yakaladığınız PKK’lıyı ve yandaşlarını yakaladığınız yerde Devlet-i âliye ve nizam-ı âlem için asacaksınız demiştik.
Eylem üstünde yakaladığınız her teröristi yakalandığı mevkide sallandıracaksınız, demedik mi? Asmazsanız olmaz. Terörü ve PKK’yı kibarlıkla, diplomasiyle bitiremezsiniz?
Asılan teröristin döşüne de gerekçeli fermanını iliştireceksin ki, teröre tevessül edecek olan her PKK’lının yüreğine merhamet ve korku aynı anda yerleşsin. İslâm’dan neşet eden merhamet ve sevgini, otorite ve korkuyu âyet üzere göstereceksin.
Evvel emirde Meclis’ten terör suçları için anında idam kararını gerçekleştirme kanununu çıkartılmalı. AB gibi uyduruk ve yalanlar topluluğuna da şöyle demeli: “Bundan böyle benim ülkemde askerimi ve vatandaşımı şehit eden ve kanlı eylem yapan her PKK’lı ve benzeri teröristi anında asacağım.”
Kandil Dağı’nın yakacaksınız, silahlı gördüğünüz her PKK’lıyı meydanlarda asıp sallandıracaksınız. Savaştır bunun adı. Savaş açan düşman alçaklığın, canavarlığın bütün şenaatını taşıyarak saldırıyor. O zaman açıp Kur’ân-ı Kerim’i, böyle bir düşmana ne yapılır, gereğini yerine getireceksiniz, demedik mi dostâne dille!
Kısasa kısas; nizamı tesis için her PKK’lıyı bir meydan asacaksınız, çâre yok. Devletin ve Türk ve Kürt kardeşliğinin köküne dinamit koymaya devam ediyorlar.
Asıp sallandırmazsan olmaz efendi! Böyle meseleler için âyete müracaat edeceksiniz, demiştik zamanında. “Müşrikler sizinle toptan savaştıkları gibi, siz de onlarla toptan savaşın” (Tevbe / 36). “Sizinle savaşanlarla siz de Allah yolunda savaşın ve aşırı gitmeyin. Şüphesiz Allah aşırı gidenleri sevmez” (Bakara /190).
Müslüman Kürt insanımızın tırnağına dahi zarar vermeden âyet üzere silahlı yakaladığınız her PKK’lı teröristi görünür yerlerde ibret için asacaksınız, demiş ve âyeti hatırlatmıştık: “Kendilerine haksız yere saldırılan kimselere savaşma izni verilmiştir. Şüphesiz Allah onlara yardım etmeye kadirdir (Hacc suresi / 39-40).
SOKAKTA PKK ADINA KİBRİT YAKAN BİLE AĞIR KARŞILIK GÖRMELİDİR.
Asacaksınız ki, İslâm’ın merhamet, sevgi ve korkusunu aynı anda hissetmeli bu şenî insanlar. İnsan hak ve hürriyetlerine asla aykırı değildir bu düşünce. Hak ve hukuka, hoşgörü ve hürriyetlere zarar gelmeyeceğini açık yüreklilikle beyan edeceksiniz. Ardından PKK’lı cânileri de köy, kasaba ve şehir meydanlarında asacaksınız ki Türk ve Kürt bin yıllık kardeşliği üzerine bir daha sımsıkı birleşip huzurla medeniyet ve refahını artırsın, demedik mi?
PKK, şehit ettikleriyle birlikte vatanın kimliğine de saldırmaktadır. Vatan, sekülerleştirilen, İslâm’ın gücünün azaltıldığı Kemalist Cumhuriyet Devleti demek değildir. Vatan, üzerinde İslâm’dan olanların bir arada yaşadığı ve İslâmları bir arada tutan ve birleştiren mekândır. İmam-ı Âzam Ebu Hanife Hazretleri, “toprak, ‘dar’ ahalisinin İslâm hüküm ve hukukuna göre yaşadığı yerdir” diyor.
NEKROFİL (ÖLÜSEVİCİ) PKK
PKK’lı nekrofiller, yani ölüseviciliği katliama ve teröre dönüştüren câniler sürüsü, eylemlerinde ölenlerin sayısal varlıklarını hedeflerine ulaşmakta en önemli vasıta kabul ederler. Dolayısıyla her PKK’lı ve bu câni örgütü destekleyen HDP’li yandaşları da nekrofildir.
Bu şenî örgüt ve yandaşlarının ideolojilerinde öldürmek, terör estirmek, yakıp yıkmak patolojik bir şiddete dönüştüğü mâlûm. Sözde “Kürtlük” adına öldürmeyi ve terörü doktrinleştirdiler. Bu kaatil örgütün nekrofilik sloganı; “Öl ve öldür!”. Tek gayeleri Türkiye’yi “ölüm tarlalarına” dönüştürmek, Türk devletiyle kardeşliğini ve birliğini sürdürmek isteyen Müslüman Kürtleri “ajite” ederek, koparmaktır.
Hâsıl-ı kelâm; PKK karşısındaki vaziyetin, devletin varlığına ve izzetine tecavüz noktasına geldiğini söylemek, bu ülkedeki her Müslümanın vazifesidir.
--------------------------
İLÂVE YAZI:
ŞAİR MEMDUH ATALAY’IN DÖRT YAŞINDAKİ OĞLU “BİSMİLLAH” DİYEREK TÜRKÜ SÖYLEMEYE BAŞLAMIŞ Kİ TÜRKİYE’NİN KURTULACAĞINA İŞARETTİR BU
Ey azizan!
Size bir havadis vermek isterim ki havadisimden dolayı fakiri yadırgamayınız.
“Aşk şiiri yazamazdı Hasan Hüseyin / Çünkü aşk şiirden önce gelirdi / Ben adını ağaca yazdığım günden beri / Bir ileri iki geri ama sen hep şiirden içerisin / Adam aldırma demeden tam ortasında savaşın / Cihadın derdik eskiden eskimeyen davalar zamanında / Şimdi yedeğindeyiz karşı çıktığımız das kapital davasının / Ve savaşımızın tam ortasında das kapital / Şiirini de yazarız aşkın resmini de çekeriz gözyaşının / Gel merhamet rozeti satın alalım kadın uğultulu bir kermesten / Üzerinde az fikir de olsun eskiyi hatırlatan / Dergilerde adımız protokolde yerimiz sağlamlaşsın eskinin anısına / Severken de çocuktuk kavgada muzafferken de / Ağladık hep emellerin boş kalan avuçlarına / Bizi bulutsu gözlerimizden tanıdı tarihin tüm Hüseyinleri / Namlular bizi gösterdiğinde aynı sesin yankısı / Bıçaklar keskinleştiğinde bizdik yine Allah’ın aslanı / Ali’den gelen bir damarımız var ki hep dimdik korkusuz / Ölümü güzelleştirdik ve ismimiz yaşadı çocuklarda / Adam gibi ölmesini bildik şükür / Kâra tahvil etmeden…” diyen mısraları gibi,
gönlümüze ve fikrimize sürur veren nice mısraların şairi Memduh Atalay’ın dört yaşındaki oğlu Ömer, “Bismillah” (Bismih… şeklinde telaffuz ettiğini belirtelim) diyerek türkü söylemeye başlamış ki, Türkiye’nin kurtulacağına işaret demektir bu.
Türkülerden kastımız, piyasaya düşürülmüş ve mânası bozulmuş eğlence mezesi hâline getirilen türküler değildir. Tasavvuf ve tekke şiirimizden neşet eden ve bu şiirlerden mülhem olan “gönül işi” türkülerdir ki millî kültürümüzün ve millet olmaklığımızın esaslarından biri olarak saydığımız türkülerdir…
Türkü tâlimine “Bismillah” diyerek dört yaşında başlayan oğlundan dolayı şair Memduh Atalay bahtiyardır artık.