"Hani Bizim Mahzunimiz"
“HANİ BİZİM MAHZUNİMİZ”
İlimiz Kahramanmaraş’ta yayın hayatını sürdüren mahalli Birlik TV’de 1997–2000’li yıllarında “Edebiyata Gönül Verenler” ve “Gönül Telimizi Titretenler” adı altında programlar yapıyordum. “Gönül Telimizi Titretenler” programını aynı zamanda öğretmen olan, güzel saz çalan, Âşık Mahzuni Şerif hayranı ve onun eserlerini dilinden düşürmeyen öğretmen Nevzat Başkonuş’la birlikte hazırlıyordum.
Program boyunca ben, İlimizin yetiştirdiği halk şairi, hiciv ve söz ustası Abdurrahim Karakoç’un şiirlerinden, Nevzat Başkonuş ise Âşıklık geleneğini sürdüren, doğru bildiğini söylemekten çekinmeyen Mahzuni Şerif’in türkülerinden okuyordu. İlimizin iki ünlü ismini eserleriyle bu programda bütünleştiriyorduk. Farklı kulvarlarda gözüken bu iki değerli üstadı programımda birleştirmiştik. O dönemlerde her ikimiz de değişik kesimlerden tepkiler aldık, böyle bir şeyi nasıl yaparsınız diye.
Aradan birkaç yıl geçmişti ki Kanal 7 TV’de program yapan Devlet Sanatçısı Bayram Bilge Tokel “Gönül Dağı ”Programına Abdurrahim Karakoç ve Âşık Mahzuni Şerif’i konuk etti. Bu program büyük yankı uyandırdı. Türkiye’de böyle bir şey ilk defa oluyordu.
Programın başlangıcında, Âşık Mahzuni Şerif, Abdurrahim Karakoç için “Sevgili üstadım Karakoç sanat hayatına benden önce başladı. Ondan etkilenmedim desem yanlış olur.” derken. Abdurrahim Karakoç ise Mahzuni için “Hemşerim olmasından gurur duyuyorum. İkimizde kendi çizgimizde, yiğitçe mertçe, inandığımızı yorumladık, inandığımızı söyledik. Ama hiç kimseye zarar vermeyi hedeflemedik, yapıcı olduk.” Diyordu.
Âşık Mahzuni Şerif, yine aynı programda Abdurrahim Karakoç’ için yeni yazdığı şu şiiri okuyordu.
Elbistan yiğidi Karakoç baba
Kumanyalar bizde azık değil mi?
Bizim yöremizin gerçek diliyle
Haksıza gözümüz kızık değil mi?
Atına binmeyi bilmeyen tatar
Kendi hayalinde ciritler atar
Beşimiz tok on binimiz aç yatar
Böyle bir sisteme yazık değil mi?
Sülalem sermemiş yırtılmış sergi
Vallahi dediğim değildir yergi
Hırsıza kaç kurtul, mazluma vergi
Böyle bir adalet kazık değil mi?
Az değildir Karakoç’ dan aldığım
Boşa mıydı Mahzunilik bulduğum
Sen ben söylemezsek kurban olduğum
Bizdeki ozanlık bozuk değil mi?
Bu programdan sonrada İlimizin önemli iki üstadı özel yaşantılarda sık sık birlikte oldular, birbirlerini daha iyi anladılar. Kanal 7 TV'den Sefer Turan’ın planladığı Kahramanmaraş, Elbistan-Afşin eksenli bir programda birlikte olacaklardı. Ama ömrü kifayet etmedi.
Mahzuni Şerif 17 Mayıs 2002 sabaha karşı Almanya'nın Köln şehrinde konuk olarak kaldığı evde rahatsızlanarak vefat etmişti. Gazeteler “Gurbet elde bir hal geldi başına” diyerek onun türküsünden esinlenerek başlık atmışlardı.
Abdurrahim Karakoç da Mahzuni Şerifin ölümü üzerine şu yazıyı yazmıştı.
“Cuma günü bir program için Konya'ya gidiyordum... Şehre girmek üzereyken telefonum çaldı... Arayan oğlumdu ve Âşık Mahzuni'nin vefat ettiği haberini verdi...
Bir süre dalıp gittiğimi hatırlıyorum... İlk aklıma gelen "Bir gün bu dünyadan adım silinir/Hani bizim Mahzunimiz derler oy!" türküsü oldu.
Kıymetli hemşehrim Âşık Mahzuni adı unutulmayacak büyük bir ozan, türkülerimize kendi çeşnisini yükleyen büyük bir ses ve saz ustasıydı. Mahzuni'yi kimileri hiç anlamadı.. Kimileri de yanlış anladı. O bir Türkiye âşığı idi.. Memleket sevgisiyle karılmış mayası bazen köpürdü, taştı, dengesizliklere karşı sanatını kullandı..Adam gibi adamdı..
Yanlışları olmuştur. Hangimizin yanlışı yok ki.. Amma mertti, samimi idi, dost canlısıydı..
Elbistan - Afşin adı anıldığında gözlerinin yaşardığını gördüm.. Daha birkaç ay önce telefon etmişti, "Bu sene beraberce bizim ellere gidelim, beş-on gün gezelim, hasret giderelim." Dediydi. Söz vermiştim, ne yazık ki kısmet olmadı.. Beni üzen bir husus da Mahzuni'nin Türkiye dışında vefat etmesi oldu..Hep gurbetten söz ederdi; gurbette vefat eyledi…
Mahzuni benden 6 yaş küçüktü.. Gençliğimizde tanışır , sohbet ederdik.. Yaşlandık ve o benden daha önce gitti bâki aleme .. Allah taksiratını affetsin..
Son görüştüğümüzde bazı yanlışlarından nadim olduğunu , dost bildikleri tarafından istismar edildiğini yana-yakıla anlatmıştı.. Zaten ben de biliyordum öyle olduğunu ..
Mahzuni'ler az yetişir bu topraklarda.. Rahmeti bol Mevlâm rahmetini esirgemez inşallah..” demişti.
Türk kültür ve sanat hayatına birbirinden değerli eserler bırakan, şair Abdurrahim Karakoç, 7 Haziran 2012 Perşembe günü Akciğer enfeksiyonundan tedavi gördüğü Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'nde hayatını kaybetti. 8 Haziran 2012 Cuma namazına müreakıben Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez’in kıldırdığı cenaze namazı sonrasında Kocatepe Camii'nden ebedi aleme uğurlandı ve Bağlum'daki Abdulhakim Arvasi Hazretleri'nin de kabrinin bulunduğu mezarlığa defnedildi.
Sonuç olarak şunu söylemek istiyorum; Ne yazık ki var olan değerlerimizi yaşarken anlamakta güçlük çekiyoruz, maalesef gereken ilgiyi göstermiyoruz. Kaybettikten sonra anlasak da iş işten geçiyor. Dünyanın en büyük ozanlarından Mahzuni Şerifi ve Abdurrahim Karakoç’u anlayamadığımız gibi.
Oğuz KARAKOÇ