Bugün Öğretmenlerin Günü
Öğretmenler sanatkârlar gibidir. Sanatkârlar ürettikleri eserleri nasıl özene bezene yapıyorlarsa, eserlerinin tamamlanması için sabırla çalışıyorlarsa, öğretmenlerimiz de öğrencilerini aynı duyarlılıkla geleceğe hazırlıyorlar.
Tanıştığı her çocuk öğretmen için değerli bir öğrencidir. O öğrencilerine; “Allah’ın emaneti” nazarıyla bakar. Kendisine emanet edilen öğrencilerini Milletinin örf ve adetlerine göre yetiştirmek ister. Gelecekte her birisi önemli yerlerde görev yapacak olan birer büyük olacak bu küçükleri; vatana, millete, dine ve diyanete hayırlı işler yapacak kişiler olarak yetiştirmek ister.
Öğretmen; kendisine emanet edilen öğrencilerinin dünyadaki en değerli taşlardan, altından ve elmastan daha kıymetli olduğuna inanır. Kendisine emanet edilenlerin yaratılanların en şereflisi olan insanın emanet edildiğini bilmektedir. Her bir öğrencisine böyle bakar öğretmen. Geleceğin dünyasındaki; ‘ ilim, bilim, üretim, sanat, spor, siyaset, kısaca yirmi beş/otuz yıl sonrasındaki yaşamın tüm alanlarını yönetecek bireyler bana emanet edildi’ diye düşünür öğretmen.
Öğrencilerinin güvenini kazanmakla işe başlar öğretmen. Sonra; onları her yönüyle tanımaya çalışır. Tanıdıkça daha çok sever ve sayar onları. Onlarda kendilerini en az anne ve babaları kadar seven ve hayattaki herkesten daha çok sayan öğretmenlerine bağlanırlar bir daha ayrılmamak üzere. Öğrencileriyle birebir ilgilenmek zorunda hisseder kendini. Tek bir çocuğu dahi kaybetmeyi kabullenemez. Bazen kendi öz evlatlarını yalnız bıraktığı görülür ama öğrencilerini asla yalnız bırakmaz.
Kendisine emanet edilen çocuklarına önce öz güven aşılar. Arkadaşlarıyla birlikte yaşamayı, paylaşmayı, dinlemeyi, ödev ve sorumluluklarını kendiliğinden yerine getirmeyi öğretir. Sonra, toplumsal kurallara uymayı, yasalara bağlı kalmayı kavratır. Mücadele etmeyi, kötülüklerle savaşmayı, iyilikleri daha yaygın hale getirmeyi öğretir çocuklarına.
İşini çok önemser. Yaşamının her anında gururlu, mağrur ve dik duruşludur öğretmen. Yaptığı işin “Peygamberlerin yaptığı iş” olduğuna inanmıştır çünkü. Peygamberlere yakışır bir duruş sergilemek zorunda hisseder kendisini. O duyguyla dolaşır öğrencilerinin arasında. Her haliyle önder olmak zorunda hisseder kendisini. Öyle yaşar ve önder olur öğrencileri için daima.
Mutlu oldukları anların çoğunluğu; öğrencilerinin başarılı olduğu anlardır. Bu zamanlarda çocuklar gibi şendir öğretmen. Gerektiği yerde gerektiği gibi davranır öğretmen. Halay çekmesini bilir, şiir okumasını, türkü çığırmasını, gülmesini, ağlamasını velhasıl yaşamasını bilir öğretmen. Bazen deli deli esen rüzgâr gibi; kar, bora fırtına gibi serttir öğretmen. Bazen de pamuk şeker kadar yumuşak ve tatlıdır öğretmen. Başlı başına bir hayattır Öğretmen.
Bazen anne bazen babadır öğretmen. Unutamadığımız ilk aşkımız, ilk arkadaşımız, ilk rehberimiz, ilk uyarıcımızdır öğretmen. Sonsuza dek söküp atamayız onu içimizden. O kendi varlığını ruhumuza kazımıştır. İstesek de istemesek de silemeyiz öğretmenlerimizi anılarımızdan. Gördüğümüz zaman tatlı bir heyecan kaplar tüm benliğimizi. Kim olursak olalım, hangi unvanları taşırsak taşıyalım, yaşımız kaç olursa olsun gördüğümüz zaman küçüldüğümüz kişidir öğretmen.
Hepimizin böyle bir Öğretmeni mutlaka vardır değil mi? Unutamadığımız anılarımızın içerisinde bir öğretmen anısı mutlaka vardır değil mi? “Benim Öğretmenim” diye başlayan ve bizi çocukluğumuza götüren güzel anılarımız mutlaka vardır.
24 Kasım anılarımızdan hiç silinmeyen bu fedakâr insanların günü. Bu özel günde bizler için her fedakârlığı yapan bu müstesna insanları mutlaka aramalıyız. Hayatta iseler, mütevazı hediyelerle ziyaretlerine gidip, ellerini öpüp gönüllerini ve helalliklerini almalıyız. Kendilerini bizler için ihmal ettikleri öz çocukları bile unutmuş, yalnızlığa terk etmiş olabilir. Arayanları, soranları, hısım ve akrabaları hatta soyları tükenmiş olabilir. Bugün öğrencilerinin kendilerini asla unutmadığını ve asla yalnız bırakmayacağını öğretmenlerimize göstermeliyiz.
Gününüz kutlu, ömrünüz uzun ve mutlu olsun Aziz Öğretmenlerim. Sizi üzenleri, değerli vakitlerinizi gençliğinizde ikinci işlerde harcatanları, yaşlılığınızda bir kuru soğana mahkûm edenleri ise Allah’a havale ediyorum. Ellerinizden saygıyla öpüyorum…