Bu zamanda belediye meclis üyesi olmak varmış

Bu zamanda belediye meclis üyesi olmak varmış
Belki de hayatımın hatasını yaptım, bir belediye meclis üyeliği içini başvurmadım. Hoş başvuran meslektaşlarım avucunu yaladı ya, o da ayrı mesele. Ancak, ne olursa olsun, bir belediye meclis üyesi olmalıydım.Yaşananları,...

Belki de hayatımın hatasını yaptım, bir belediye meclis üyeliği içini başvurmadım. Hoş başvuran meslektaşlarım avucunu yaladı ya, o da ayrı mesele.

 Ancak, ne olursa olsun, bir belediye meclis üyesi olmalıydım.

Yaşananları, olup bitenleri, ekip ruhunu(!), kadrolaşmayı görünce, kendi kendime kızdım, ah- vah ettim ama kaç para. Atı alan Üsküdar’ı geçmiş bir kere. Horoz ötmüş, dava bitmiş. Bu saatten sonra, babam kiraya ev buldu, anayın damı başını yesin!

 Belediyelere giriyorsunuz, gözünüz birine takıldığında, soruyorsunuz, “Şu kim, nerden geldi?” diye.

Cevap sizi şaşırtmıyor, “Falan belediye meclis üyesinin kızı, öteki de bilmem hangi belediye meclis üyesinin oğlu.

Ya da damadı, torunu, gelini, kayınçosu, baldızı, bacanağı, yeğeni, bibi oğlu, teyze oğlu, dayıoğlu…

Sürüsüne bereket.

Akraba, aile şirketine döndü belediyeler. Seçim öncesi liyakatten,  eğitimden, kriterden söz edenler, şimdi belediyeleri aile şirketine çevirdiler.

Oh ne âlâ memleket anasını satayım!

 

Zabıtaya şikâyet ediyorsun, falan yere bir dükkân açıldı, çevreyi rahatsız ediyor, hakkı olmayan yerleri, şeyleri işgal ediyor, hak-hukuk ihlali var…

Gidiyor garibim, bakıyor ki sahibi, ortağı, yakınları, belediye meclis üyesinin…

Hadi, sıkıysa kaldır, gücün yetiyorsa müdahale et, kendine güveniyorsan başına yık!

Yapamazsın, yaptırmazlar! Seni yıkarlar, seni bitirirler!

Zabıta ne yapsın, emir kulu! Çaresizlik boynunu büküyor, çekip geliyor!

 

Bu meselede daha çok yazı yazarım da, başım derde girecek. Mahkemelerin biri bitiyor, biri başlıyor anasını satayım! Hangi biriyle, hangi birinizle uğraşacağımı ben de şaşırdım!

Biz iyi yere dükkân açtık, hadi gelin de yıkın!

Ah, ah! Yanarım yanarım da, bir belediye meclis üyesi olamadım!

Ah eşşek kafam benim, ah!

 

Not:  Bugün basından sansürünün kaldırılışının 106. yıldönümü imiş. Bayrammış yani… Oysa bize hergün bayram. Basın özgürlüğünden dem vuruyorlar. Ne özgürlüğü! Konuşma, yazma, bilme, duyma, anlama diyorlar bize. Üç değil, dört-beş maymunu oynamamızı istiyorlar açıkçası. Bizi maymun değiliz. Asıl maymun, bizden bunları isteyenler.

Bütün meslektaşlarımın, özveriyle çalışan arkadaşlarımın, dostlarımın basın bayramı kutlu olsun!