Andorra’yı yenen milli takım, Elbistan’a 5 çeker mi?
Biliyorum, şaşırdınız, “Hoppalaaaaa! Bu da nereden çıktı?” dediniz. Eklediniz sonra da; “Ne alaka?”
Kel alaka!
Geçen Cuma günü akşamı milli maçı izlediniz. Maçı anlatan spiker söylüyor, topu topu 85 bin nüfuslu bir ülkenin takımını 5 – 0 yendi milli takım. Bir şişindiler, bir koltukları kabardı ki, anlatılacak gibi değil. Afrikalılara (Gana) 2-0 yenilen milli takım, avuç kadar ülkenin takımını yenince, sanki Avrupa’yı fethetmiş gibi sevindiler gariplerim! Sarılmalar, çakma’lar, böbürlenmeler…
İspanya ile Fransa ardasına sıkışmış küçük bir prenslik Andorra… Uluslararası futbolla 10 yıl önce tanışmış olan bu ülke, bugüne kadar uluslararası maçlarda sadece 3 galibiyet almış; biri Beyaz Rusya, biri Arnavutluk, diğeri de Makedonya’ya karşı…
Hepsi bu…
*
En büyük ilçemiz, gururumuz Elbistan 125 bin nüfuslu koca şehir. İl olmayı hak etti ama oy avcılığına çıkan sahte avcılardan, Elbistan’ın hakkını teslim eden çıkmadı bugüne kadar. “Tamam, sizi il yapacağız!” diye söz verenler de, sabah olunca sözünden caydılar, unutup gittiler, zaten kendileri de siyaset tarihinde unutulanlar listesinin en başına geçtiler. O ayrı…
Elbistan, Andorra’dan büyük. Belki prenslik değil ama kendine özgü bir cumhuriyet, bir güzel vatan toprağı. Türkiye’nin 4. büyük ovasına sahip iken Termik Santralleri ayrı bir zenginlik katıyor.
Üstelik de sayın Mahir Ünal’ın da memleketi.
Ve Elbistan Belediyespor da BAL liginde şampiyonluk mücadelesi verecek.
Geçen sezon başarılı olamadı, dilerim bu sezon bu amacına ulaşır. Belediye Başkanı Durmuş Küçük, inanıyorum bu başarıya büyük pay sahibi olacak. Zira takımına destek veriyor.
*
Lafı yerel seçimlere, aday adaylarına getirmek istiyorum. Ne alaka dediğiniz mesele bundan ibaret.
Bakıyorum, bu büyük ilçemiz seçim havasına çoktan girdi ama bazıları hâlâ tencere tava derdinde, peşinde. Lüzumsuz, boş işlerle iştigal ediyorlar.
Başkan Durmuş Küçük ile İstanbul’da, Feshane’deki tanıtım günlerinde beraberdik. Stand açmıştı, hayali de özenle dizayn edilmişti. Gelen giden eksik olmadı.
Çok çalışıyor mahalli seçimler için. Her ne kadar kardeşi Yeşil Osman lakaplı kimse, kardeşine zarar veriyorsa da, dilerim önüne geçer. Zira çevrede yaptıklarını bilmeyen, duymayan kalmamış. Durmuş Küçük’ün bu söylentilerin önüne geçmesi lazım. Yoksa…
*
Herkes de biliyor ki, sağır sultan da duydu, Abdullah Paksoy bu işe erken soyundu. “Er kalkan yol alır…” düşüncesinden hareketle, AK Partiye karşı elde ettikleri Elbistan TSO zaferini de artılar hanesine yazarak, açtığı seçim bürosu her gün ana baba günü…
Yani bu yola baş koymuş.
Kazanır mı, seçilir mi, böyle bir tahmin için daha erken. Hele diğer aday adayları çıksın sahneye. Çünkü bakıyorum, herkes tribüne oynuyor. Sahaya çıkan, marifetini sergileyen yok. Çekiniyorlar, birilerinden icazet ve işaret bekliyorlar, yoksa eşofmanı sırtından çıkartmayacak, terlemeyecek, para bile harcamayacak.
Keriz miyim ben, diyor…
*
Milli takım Cuma günü akşamı, 85 bin nüfuslu ülkeyi topa tuttu, 5-0 yendi, adeta hezimete uğrattı. Acaba diyorum, biri çıkar da, milli takım gibi, as kadro ile Elbistan’ı devirir mi, yener mi, hezimete uğratır mı?
Tutun ki Fatih Terim gibi bir adam var takımın başında. Rakiplerini dağıtır mı, “Çekilin lan aradan, ben geldim, gümbür gümbür geliyorum!” der mi, “helal olsun, güçlü kimseymiş!” dedirttirir mi?
Bu korkaklık, bu belirsizlik, bu özgüvensizlik, bu çekingenlik olduktan sonra, sahaya çıkmış, ısınma turlarını bitirmiş, maça hazır olmuş, üstelik de motive rakibini yeneceğini sananlara, geçmiş olsun demek düşüyor bize.
Elbistan çetin ceviz, öyle çantada keklik değil. Güçlü, marka…
Ama pusuda bekleyenler, avı kapmak isteyenler, ‘Ben bu etabı birinci bitiririm!’ ve ‘Ballı lokma tatlısını kimseye yedirmem!’ diyenler var.
NOT: Milli takımımıza Romanya önünde başarılar diliyorum. Dilerim Andora karşısında aldıkları 5-0’lık galibiyeti Bükreş’te de tekrarlarlar!