Öztürk , “ Bundan 2 ay kadar önce İstanbul Aydın Üniversitesi olarak il Millî Eğitim Müdürümüze hayırlı olsun ziyaretine gelmiştik. Müdürümüz İstanbul Aydın Üniversitesi olarak Kahramanmaraş'a ne yapacaksınız? Dedi. Deneme sınavları, seminerler, etkinlikler, tercih döneminde tercih çadırları her şeyi yapıyoruz dedim, hoca olarak kimi getireceksin dedi. Ömer hocamı direk söyledim, Ömer hocamı bekliyoruz dedi. Aslında geçen ay planlamıştık ama Ömer hocamın bir rahatsızlığı nedeniyle erteledik, Allah şükür düzeldi, şükür kavuşturana.
Biz İstanbul Aydın Üniversitesi olarak 81 ilde bu tarz etkinlikleri yapıyoruz. Her yerde görünüyoruz, her yer de varız. Bu yüzdende tercih edilen vakıf üniversitesiyiz.” Dedi.
“Yeni bir öğrenme anlayışı, yeni uygulamalarını bizzat ehlinden, bizzat ustasından, sahadan gelen hocamızdan dinlemek üzere bir aradayız, sayın hocam kahraman ilimize hassaten hoş geldiniz." diyerek açılış konuşmasını yapan İl Millî Eğitim Müdürü Yusuf Kahraman şu ifadeler yer verdi:
"Kıymetli dostlar, her birimiz öğretmeniz ve öğretmenliğimizle alakalı bizden eğitim alan, rehberlik yoldaşlık yaptığımız evlatlarımıza, öğrencilerimize hep kendi dönemimizden örnekler vererek bir yol haritası çizeriz ve çoğu zamanda bunun karşılığını bulmadığın görürüz ama yine de bildiğimizden vaz geçmeyiz. Çünkü böyle gördük, böyle yaşadık, çoğu zaman yaşadığımızı anlatmanın gayretinde oluyoruz. Hâlbuki birçoğumuz şu andaki imkânlara göre, daha az ve kısıtlı imkânlardan gelmiş, biraz çaresizliğin biraz yokluğun, biraz daha imkânsızlığın üzerimizde ki çemberini yırtarak bu günlerimize gelmiş insanlar olarak o halimizi bu günkü öğrencilere anlattığımızda bunun çok da anlamının olmadığını üzülerek görüyoruz. Çünkü onların dünyasında bizim yaşadıklarımız çok şey ifade etmiyor. Bizler imkânsızlıklar içerisinde yetişmişiz ama onlar bu gün türlü imkânların içerisinde kendilerine bir yol bulmak gibi bize göre daha zor bir durumla karşılaşıyorlar. Çünkü her zaman zor zamanları kriz zamanları lider yetiştirir. Ama refah zamanlarında, ekonomik olarak, sosyal olarak iyi durumlarda bu liderlerin yetişmesi biraz daha zordur. İşte biz böyle zor bir ortam da geleceğin liderlerini, öğrencilerini, geleceğin teminatı gençlerini yetiştirmek gibi bir sorumlulukla karşı karşıyayız. Bundan dolayı da sürekli yenilemeye, çocukların dilinden konuşmaya hakikaten ihtiyacımız var. Bu kapsamda da kıymetli hocam, hem siyasi tecrübesiyle, siyasi tecrübesinden daha öte akademik kimliğiyle bizlere hem geçmişi, hem günümüzü, hem de geleceğimizi mukayese edecek, güncel boyutuyla bize anlatacak “ dedi.
Bu konuşmadan sonra Prof. Dr. Ömer Özyılmaz’ın özgeçmişi Kahramanmaraş Bilkurs müdür yardımcısı Büşra Gemci tarafından okundu.
Özgeçmiş tanıtımından sonra konferanslarını vermek üzere İstanbul Aydın Üniversitesi Öğretim Üyesi ve Cumhurbaşkanlığı Eğitim ve Öğretim Politikaları Üyesi Sayın Prof. Dr. Ömer Özyılmaz kürsüye davet edildi.
“Kahramanmaraş’ın gönlümde ayrı bir yeri var, bugün sizlerle beraber olmaktan dolayı çok sevinçliyim, çok mutluyum. Bu programı hazırlayan İl Millî Eğitim Müdürlüğü ve İstanbul Aydın Üniversitesi Bölge Temsilciliğine çok teşekkür ediyorum” diyerek konferansına başlayan Prof. Dr. Ömer Özyılmaz, geleneksel sistem olarak değerlendirdiği "Mevcut sistem"i örnekler vererek anlattı, geleneksel sistemle eğitimde ileriye gidilemeyeceğine işaret etti ve diğer sistem de “Mevcut olanı geliştiren sistem" yani “Kurumsal” sistem dedi. Bu sistemin eğitime kalite getireceğini, eğitim kurumlarına aktiflik ve canlık getireceğini belirtti. Gelişmiş ülkelerde ki sistemin kurumsal sistem olduğunu, bu sistem sayesinde eğitimde bariz gelişmeler olacağını, Türkiye’de bu sistemin hala zayıf durumda olduğunu vurguladı.
Prof. Dr. Ömer Özyılmaz, “Geleneksel Okullarda okulda öğretme önemlidir, bilgi doldurmak esastır, yeni okul ise bilgi doldurmaz; yöntem kazandırır, yetileri kazandırmayı amaçlar. Yeni okulada verilen ödevler öğrenciyi ölçmek için verilmez, öğrenci konuyu öğrensin diye verilir ve bunun ölçmesi davranışlarına bakılarak yapılır. Geleneksel okulda mevcudu devam ettirme alışkanlığı vardır. Herkesin her gün yapacağı işler bellidir, sadece iyi ya da kötü yapmasına bakılır, yeni bir şey üretilmez. Yeni okullar, yenilikçi, geliştirici okullardır. Adıyla da uygun şekilde her alanda yenilikler üretirler ve sürekli de gelişirler. Düşünen, üreten okullardır. Geleneksel okullarda öğrenmenin yerine ezberleme esas alınmakta, yeni okul öğrenci merkezli, öğretmen ise öğrenci merkezlidir. Öğrenme öznel bir faaliyet olup dıştan zorlanmayla gerçekleşmez, zihinsel ve kavramsal değişme önemlidir. Yeni okulda öğretmen, öğrenci iletişimi sürekli oluyor, öğretmenin rolü değişiyor, öğretmen sadece bilgi aktaran değil, öğrencinin sosyal gelişimini takip eden, öğrencinin öğrenimine kılavuz olan, öğrenmenin yollarını keşfettiren kişi oluyor, geleneksel okul öğrenciye balık yedirirken, yeni okul balık tutmayı öğretir. Yeni okulda öğretme, bilgiye bilime ve öğrenmeye canlı tutmak esastır. Geleneksel okulda sadece konu anlatılır. Konu anlatmak öğrencinin dikkatini çekmiyor” dedi.
Konferansın sonunda katılımcı eğitimcilerin soruları cevaplandırıldı. Günün anısına hediye, plaket ve çiçek takdim edildi, fotoğraf çekimi ile konferans son buldu.
Prof. Dr. Ömer Özyılmaz’ın KISA ÖZGEÇMİŞİ
1952 yılında Erzurum’da doğdu. Lisans düzeyindeki ilahiyat tahsilini 1977’de tamamladı. 1981’de Eğitim Bilimleri Asistanı oldu. 1984 yılına kadar İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi, Pedagoji Bölümünde, lisansüstü bilimsel hazırlık çalışmalarını yürüttü.
1984 yılında Uludağ Üniversitesi’ne nakletti. Burada 1986’da Yüksek lisans, 1991’de doktora ve 1996’da doçentlik çalışmalarını tamamladı. Yüksek lisans, doktora ve doçentlik çalışmalarını, Eğitim Bilimleri alanında yaptı.
1995-2007 yılları arasında iki dönem Erzurum Milletvekili olarak TBMM’de görev yaptı. TBMM’de Türk Eğitim Sistemine yönelik tartışmaların yoğun bir şekilde yapıldığı, önemli kararların verildiği bu dönemde, Milletimizin ve Eğitim Bilimlerinin sesi olmaya çalıştı. Hem TBMM Meclis kürsüsünde hem de diğer pek çok platformda, eğitimle ilgili olarak pek çok tasarı ve tekliflerini kamuoyuyla paylaştı. Bu dönemde birisi, ‘Türk Eğitim Sisteminin Sorunları ve Çözüm Arayışları’ olmak üzere iki tane de kitabı yayımlandı.
2007 Yılında, üniversite hayatının ikinci dönemi başladı. 1996-2009 yılları arasındaki doçentlik sonrası çalışmalarına, Yönetim Bilimi alanında da yoğunlaşmıştı. Çünkü Ülkemizin en temel sorunlarından birisinin, ‘yönetim’ sorunu olduğunu görmüştü. TBMM’deki bu çalışması ve deneyimi sonrasında, profesörlüğe de ilk önce İİBF Kamu Yönetimi Yönetim Bilimi alanında başvurdu. 2009’da Yönetim Bilimi profesörü, 2011’de de Eğitim Bilimleri profesörü oldu. Bu konulardaki çalışmaları halen yoğunlukla devam etmektedir.
2009-2011 Yıllarında Kırklareli Üniversitesinde Rektör Yardımcılığı yaptı. Bu tarihten sonra, 2011-2012 yıllarında Ufuk Üniversitesi Eğitim Fakültesinde Eğitim Bilimleri bölüm başkanlığı, 2012-2015 yıllarında İstanbul Aydın Üniversitesinde Psikoloji bölüm başkanlığı, 2015-2017 yıllarında İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesinde Eğitim Fakültesi dekanlığı görevlerini yürüttü. 2017’den, 2018’in sonuna kadar da İstanbul Aydın Üniversitesinde rektör yardımcılığı ve Fen Edebiyat Fakültesi dekanlığı yaptı. Halen aynı üniversitede öğretim üyesi ve Araştırma Merkezi Müdürü olarak görevine devam etmektedir.
Akademideki öğretim üyeliği ve yöneticilik hayatının her bir basamağında, katılımcı, yenilikçi, üretken ve etkin bir öğretim üyeliği ve yöneticilik yapmağa çalıştı, paydaşlarının takdirini kazandı.
