Millî Eğitim Müdürü Akkurt, Başbakan Yıldırım ve Bakan Yılmaz, ile iftarda bir araya geldi
Başbakan Yıldırım ve Bakan Yılmaz, 81 ilden gelen öğretmenlerle iftarda buluştu. İl Millî Eğitim Müdürü Mehmet Emin Akkut'a İftara katıldı.
Başbakan Binali Yıldırım, Çankaya Köşkü´nde Bakan Yılmaz ve beraberindeki 81 ilden gelen öğretmenler onuruna verdiği iftarda, ramazan ayının huzur, mutluluk içinde, bereket dolu geçmesini diledi.
Başbakan Binali Yıldırım, Aşık Mahzuni Şerif´in, "Öğretmenim" adlı şiirinin, "Adaletin a harfini sen yazdın. Zorlukları sen öğrettin, sen çözdün. Hesabı keşfettin, atomu ezdin. Sana tüm engeller kul öğretmenim." dörtlüğünü okuyarak, "Bir sevgi ancak bu kadar güzel, bu kadar içten anlatılır. Bu topraklarda yetişmiş kıymetli ozanımıza bu vesileyle Allah´tan rahmet diliyorum." ifadelerini kullandı.
Öğretmenlerin, ülkenin aydınlık geleceğini inşa ettiklerini, Türkiye´nin geleceği olan gençleri eğittiklerini dile getiren Yıldırım, bunun bir örneğinin Fatih Sultan Mehmet´te de açıkça görüldüğüne dikkati çekti. Başbakan Yıldırım, Sultan 2. Mehmet gibi büyük bir Fatih´in, Akşemseddin gibi bir öğretmen sayesinde bir çağı kapatıp, yeni bir çağın kapılarını araladığını söyledi.
"Sizler bizim başımızın tacısınız"
İstanbul´un fethinin 564. yılının kutlandığı bugünlerde Sultan Fatih ve onu yetiştiren hocası Akşemseddin´i rahmetle yad ettiğini söyleyen Yıldırım, sözlerine şöyle devam etti:
"Bugüne kadar bu güzel yurdumuza, bu topraklara eser kazandıran, değer üreten her bir isim, sizler gibi kıymetli öğretmenlerimizin elinde şekillenmiş, sizlerin elinde yetişmiştir. Üstlendiğiniz bu görev, sizlerin ve öğretmenlik mesleğinin değerini tarif edilemez bir noktaya taşımaktadır. Yetiştirdiğiniz nesiller ülkemizin yarınlarıdır, en kıymetli hazinelerimizdir. Bütün öğretmenlerimiz, sizler bizim başımızın tacısınız. Bugün aramızda olan siz değerli öğretmenlerimizin her biri bulundukları illerde başarılı çalışmalara imza attınız. En zor zamanlarda dahi mücadeleden vazgeçmediniz. Ardahan´da, Van´da, Mardin´de, Şırnak´ta, İzmir´de kısacası memleketin dört bir yanında ülkemiz için akıl teri, alın teri dökmeye devam ediyorsunuz. Vatanına, milletine hayırlı, gelecekte ülkemizi en iyi şekilde yetiştirecek öğrenciler yetiştiriyorsunuz."
İftar programında 15 Temmuz şehitlerinin yakınları ile darbe girişiminde gazi olan öğretmenlerin de bulunduğunu anlatan Yıldırım, "Bu vatan için hayatını gözünü kırpmadan veren, memleketimizin, milletimizin birliği, bayrağımız, mukaddesatımız için şehit düşmüş bütün şehitlerimize Allah´tan rahmet diliyorum. Onları bu mübarek gecede şükranla minnetle yad ediyorum. Aynı şekilde gazilerimize Allah´tan hayırlı güzel ömürler diliyorum." şeklinde konuştu.
Öğretmenlerin, Türkiye´nin dört bir yanında gençleri yetiştirmek için bin bir zorlukla mücadele ederek çalıştıklarını, gayret ettiklerini, çeşitli fedakarlıklar gösterdiklerini vurgulayan Yıldırım, "Öğretmenlik mesleği hakikaten kutsal bir meslek. Eşim öğretmen, dolayısıyla ben öğretmenliğin ne demek olduğunu az çok biliyorum." ifadesini kullandı.
"Ne güzel bir duygu, öğretmen, öğrencileriyle beraber"
Başbakan Yıldırım, iftarda yer alan kendisinin ilkokul öğretmeni Galip Kumbar, fizik öğretmeni Mehmet Özdil ile kimya öğretmeni Yılmaz Er´e teşekkür ederek, "Ne güzel bir duygu, öğretmen, öğrencisiyle öğrencileriyle beraber. Doğrusu bizi bugünlere hazırlayan öğretmenlerimiz için ne yapsak azdır." dedi.
Son yıllarda eğitim ve öğretimde fiziki ihtiyaçları her haliyle karşılamak için ciddi anlamda yeni okullar ve 300 bine yakın derslik yapıldığını, öğretmen sayısının iki katından fazla artırıldığını hatırlatan Yıldırım, bunlarla yetinilmeyerek, eğitimin muhtevasını da geliştirmek için daha çok gayret gösterilmesi gerektiğine dikkati çekti.
FETÖ´nün 15 Temmuz darbe girişimine de değinen Başbakan Yıldırım, şöyle konuştu:
"15 Temmuz bir kez daha bize şunu gösterdi; eğer bazı değerlerimizi kaybedersek, bir anlamda akıllarımızı kiraya verirsek, bu ülke ne kadar büyük bir felaketle karşılaşabileceğini acı tecrübelerle yaşayarak gördü. O öğrencileri, o öğrencilerin aileleri, çocuklarını o dershanelere, okullara daha iyi yetişsin, daha güzel bir gelecek sahibi olsun, ülkesine, memleketine çok daha faydalı olsun diye gönderdiler ama ne yazık ki onların bu idealini, güzel düşüncelerini birtakım emperyalist hedefler uğruna istiskal eden bir yapıyı anlamakta maalesef geç kaldık. Bugün bu yapının ülkemiz için ne kadar büyük bir tehdit olarak geri döndüğünü hep beraber gördük. Ortak değerlerimizi ortadan kaldırdılar, kutsallarımızı yok ettiler, bütün değerlerimizi altüst ettiler. Kirli emelleri için hiçbir doğruları, hiçbir ilkeleri olmadığını bu toplum gördü. 15 Temmuz darbe girişiminde FETÖ, emeline ulaşamadı. Neden? Çünkü asil millet, Türk milleti tehlikeyi gördü, Cumhurbaşkanımızın çağrısına kulak verdi. İnsanlarımız kadınıyla erkeğiyle akın akın meydanlara indi ve bu alçak girişimi başarısız hale getirdi ama bu girişimin ülkemizde, toplumumuzda meydana getirdiği tahribat ve travma yıllar boyu devam edecek. Şimdi artık bu alçaklar cezalarını çekecekler ama toplum içine ektikleri ayrılık tohumları, fitne tohumlarının ayıklanması yıllar alacak."
En büyük kaynak eğitime ayrıldı
Başbakan Binali Yıldırım, öğretmenliği hiçbir zaman görev veya iş olarak görmediklerini belirtti. "Oku" emriyle başlayan medeniyetin mensupları olarak eğitimin kıymetini bilerek ülkeyi yönettiklerini ifade eden Başbakan Yıldırım, bu nedenle eğitime en büyük kaynağı ayırdıklarını vurguladı.
Yıldırım, eğitimin 2002´de toplam bütçe içindeki payının sadece 10 milyar lira olduğuna dikkati çekerek, bunu 12 kat artırarak 122 milyar liranın üzerine çıkardıklarını söyledi. Bir milyon civarında öğretmeni, 25 milyona varan öğrencisiyle büyük bir aile olduklarını belirten Başbakan Yıldırım, sözlerini şöyle sürdürdü:
"25 milyon öğrenci demek, dünyada Birleşmiş Milletlere kayıtlı 140 ülkeden daha büyük bir nüfusu gösteriyor. Bununla da yetinmedik darda, zorda kalan ve hayatını kurtarmak için bize sığınan, kucak açtığımız 509 bin Suriyeli yavrumuza da eğitim veriyoruz. Türkiye öylesine büyük bir ülke ki Suriyeli mültecilerin 200 bin bebeği bu topraklarda gözünü dünyaya açtı. Eğer Türkiye olmasaydı onlar da bu felakette yok olup gidecekti. 15 yılda 270 binin üzerinde derslik yaptık, okullarımızı teknoloji sınıflarıyla etkileşimli tahtalarla bilgisayarlarla donattık. Bütün okullarımızı fiber internet altyapısıyla donatıyoruz. 561 bin öğretmenimizin son 15 yılda atamasını gerçekleştirdik. ´Ana-Kız Okuldayız´, ´Haydi Kızlar Okula´ kampanyalarıyla 1,5 milyon kız çocuğumuzu ve kadınlarımızı okul sıralarıyla buluşturduk."
"Müfredat kapsamlı olarak yenilenecek"
Eğitimle ilgili birçok düzenlemeyi hayata geçirdiklerini bildiren Yıldırım, "Şimdi önümüzde yeni bir dönem var. Bu yeni dönemde 2023 hedeflerimiz kapsamında okul öncesi eğitimi de zorunlu hale getireceğiz." diye konuştu.
Okul öncesi eğitimde yüzde 50 oranlarına yaklaşan ciddi bir mesafenin alındığını dile getiren Başbakan Yıldırım, "Müfredatı kapsamlı olarak Milli Eğitim Bakanlığımız çalıştı, müfredat yenilenecek." dedi.
Müfredat değişikliğine ilişkin herkesin görüşünün alındığını ve bunlar doğrultusunda değişikliklerin başladığını bildiren Başbakan Yıldırım, şunları söyledi:
"Nedir bu değişikliklerden bir tanesi? El yazısı kaldırılıyor. Gerçi benim hanım buna karşı çıkıyor da ona görüş sormadı herhalde Milli Eğitim Bakanı. Geçen gün Bakanıma dedim ki ´Bu konuyu iyi düşündünüz mü´. Bana dediği şu, ´Kapsamlı bir saha araştırması yaptık, gelen talep bu yöndeydi. Çocuklar el yazısını yazmakta çok zorlanıyorlar dolayısıyla çok da başarılı olamıyorlar. O yüzden böyle karar aldık´ diye bana izah etmeye çalıştı. Tabii biz önceki kuşağız, bizim dönemimizle bu dönemin öğrenciliğini karşılaştırmak, ona göre kanaat oluşturmak doğru bir şey değil. Şimdiki gençlerin, yavrularımızın, geleceğe bakışıyla, bizim geçmişteki gelecek ufkumuz aynı değil."
Yeni müfredatla 5. sınıflarda yabancı dil eğitimine gerçek anlamda ağırlık verileceğini belirten Yıldırım, şöyle devam etti:
"Yabancı dil çok önemli, bunun ne kadar önemli olduğunu ben bizatihi yaşayarak öğrendim. Ortaokulda, lisede, üniversitede yabancı dil eğitimi aldık, mastır öğretimi de yaptık hayata atıldık, baktık ki hiçbir şey bilmiyoruz. Bu ne biçim iş? 40 yaşından sonra sağ olsun hanımefendi de fedakarlık gösterdi, iki sene yurt dışında mastıra gittik ve orada lisan öğrenmek mecburiyetinde kaldık. Halbuki ağaç yaşken eğilir, demir tavında dövülür. Öğrencilik yıllarında öğrenme, her şeyi kapma yaşının olduğu dönemde bu işleri öğrenememiş olmak çok büyük bir kayıptır. Yarım asırdan beri ´Avrupa ülkesiyiz, Avrupalıyız´ diyoruz ama dil öğretiminde maalesef istediğimiz seviyede değiliz. Onun için benim özellikle Milli Eğitim Bakanı´ndan ricam, dil eğitimi mutlaka öğrenciler lise seviyesindeki öğrenimlerini tamamlayıncaya kadar halletmesi lazım. Sadece kitaplardan, teorik eğitimle bunu halledemeyiz. Bunun için mutlaka 5. sınıftan başlayarak birkaç sene arka arkaya dil eğitimini, en az bir yabancı dil eğitimini mutlaka oturtmalıyız, bunun sonuçlarını almalıyız."
Hedef tam gün eğitim
Bir diğer hedeflerinin tam gün eğitim olduğunu belirten Başbakan Yıldırım, "Buradaki hedefimiz 2019. Bunun için ihtiyacımız ilave 71 bin derslik. Bazı okullarda, illerde buna ihtiyaç bile yok. Önümüzdeki yıl geçebileceğiz." diye konuştu.
Göçün olduğu Doğu, Güneydoğu, İç Anadolu´da altyapının buna hazır olduğunu aktaran Yıldırım, Ege, Marmara ve Akdeniz bölgelerindeki bazı yerlerde derslik açığının olduğunu söyledi. Yıldırım, bu açığın üç yıl içinde tamamlanacağını belirterek, "2019 içinde tekli öğretime inşallah geçeceğiz. Ayrıca öğretmenliği bir kariyer mesleği olarak görüyoruz ve bu dönüşümü yapacağız. Meslek içi eğitimler ve bir ödül sistemiyle öğretmenlik mesleğini daha üst noktalara, hak ettiği en güzel yere taşıyacağız. Yeni dönemde inşallah sizlerin de desteğiyle reform niteliğinde birçok uygulamayı hayata geçireceğiz." ifadelerini kullandı.
Sadece annenin, babanın ve öğretmenin elinin öpülebileceğini dile getiren Yıldırım, şunları kaydetti:
"Öğretmenlerimizi her birimizin nezdinde annelerimiz, babalarımız kadar yüksek bir değere sahiptir. Eminim ki şu anda bizleri izleyen bütün vatandaşlarımız ilkokul öğretmeninin ismini ve onunla yaşadığı güzel günleri hatırlıyordur. Eşimden ve kendimden de biliyorum, hayatımıza yön veren öğretmenlerinizi asla unutamazsınız. Bir hatıramı sizlerle paylaşmak istiyorum, ortaokul son sınıftayım, İstanbul´da okuyorum ve hedefim öğretmen olmak. Neden öğretmen olmak? Açıkçası İstanbul´da amcalarımın yanında kalıyorum, onlara yük olmamak, bir an önce öğretmen olup hayata atılmak istiyorum. Bu amaca yönelik birkaç arkadaşımla birlikte öğretmen okulu sınavlarına girmeye karar verdik. Kaydımızı yaptırdık, sınav günü geldi çattı, sınav kağıdımı alamıyorum, müdür bey sınav kağıdımı almış. Sınava gideceğiz, kağıt yok. Müdür beye gittim, kendisi de coğrafya öğretmenimizdi, kapıyı vurdum, çok asık suratlı, heybetli bir müdürümüzdü Allah yaşıyorsa uzun ömür versin, eğer değilse, mekanını cennet eylesin, Hasan Çelik isminde müdürümüzdü. Girdim içeri, ´Müdür Bey, sınav kağıdımı istiyorum´ dedim. Kaşını kaldırdı, bir baktı, ´Sen öğretmen mi olacaksın´ dedi. ´Evet, efendim inşallah. Onun için sınava gireceğim.´ Sınav kağıdımı aldı, gözümün önünde yırttı, attı çöpe. Yıkıldım, mahvoldum. ´Yok, sen öğretmen olmuyorsun, haydi git´ dedi. Kovdu beni. Benim bütün hayallerimi yıktı, liseye gitmek mecburiyetinde kaldım. Yani bir insanın geleceğinin nasıl yön değiştirdiğini gösteren bir örnek olsun diye anlatıyorum. ´Beni görmüyor musun ne işin var öğretmenlikte´ filan diye de beni azarladı. Bizim oradaki gelecek planımızı değiştirmişti."
"Yalnız değilsiniz, her zaman yanınızdayız"
Yıldırım, öğretmenlerin şartlarını daha da iyileştirmek için ne gerekiyorsa yapacaklarını belirterek, "Devletimizin imkanları nispetinde gereken her türlü iyileştirmeyi yapacağız." diye konuştu.
Her gün yeni okullar açmanın, eğitim ordusuna yeni neferler kazandırmanın gururunu yaşadıklarını ifade eden Başbakan Yıldırım, "İnşallah önümüzdeki ay içerisinde 20 bin öğretmenin atamasını yapmış olacağız. Bundan sonra da ihtiyaç olduğunda yine öğretmen atamalarını yapmaya devam edeceğiz. Daima bir olmaya, iri olmaya, diri olmaya ve birlikte Türkiye olmanın gayreti içinde olacağız. Mutluluğumuzu, sevgimizi, başarılarımızı paylaşarak çoğaltacağız." dedi.
Cemil Meriç´in "En çok sevilen öğretmen, en çok seven öğretmendir" sözlerini anımsatan Yıldırım, öğretmenlerin görevlerini büyük bir fedakarlık, emek ve sevgiyle yaptığını söyledi.
Başbakan Yıldırım, sevgiyle kazanılan her bir çocuğun ülkenin geleceğine giden yolda atılan büyük bir adım olarak nitelendirerek, "Bundan sonra da bu mübarek topraklarda sevgiyi çoğaltmak, dostlukları artırmak, düşmanlıkları azaltmak için gayret edeceğiz. Ülkemizin her köşesine umut, sevgi ve kardeşlik götürmek sizin en önemli göreviniz. Bizler adına, okuttuğunuz yavrularımızın yanaklarından öpün, sınıflarınızda sevgiyi yeşertin, okullarınızda kardeşlik iklimini hakim kılın. Köylerimize, bulunduğunuz ilçelere birliği, beraberliği, vatan, bayrak, millet sevgisini aşılamayı ihmal etmeyin. Hiçbiriniz yalnız değilsiniz, bizler her zaman sizin yanınızdayız." ifadelerini kullandı.
"Evlatlarımızı hayata hazır, çağın gerektirdiği bilgi, beceri ve değerlerle donatıyoruz"
Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz ise yaptığı konuşmada, rahmet, bereket ve mağfiret ayı ramazanın hayırlara vesile olmasını diledi.
Ramazanın, muhabbet ayı olduğunu, bereketi kendinden geldiğini söyleyen Yılmaz, "Başı rahmet, ortası mağfiret, sonu cehennemden kurtuluş olan ramazan ayında gönüller inşa edersek ramazan amacına ulaşır, her mevsim bahara döner. Bu iklim ülkemizin birlik ve beraberliğini güçlendirecektir, kardeşliğimizi daim kılacaktır. Amacımız, ramazanda sadece oruç tutmaktan ziyade ramazanın manevi iklimine tutunabilmek olmalıdır. Hikmeti büyük ramazan ayının ülkemize huzur ve barış getirmesini diliyorum." ifadelerini kullandı.
Öğretmenlerin, medeniyet inşa edilen nesli yetiştirdiğini belirten Yılmaz, ülkelerin geleceğinin, iyi eğitim alan, nitelikli insan gücüne bağlı olduğuna dikkati çekti.
Yılmaz, Türkiye´yi zengin, güçlü ve mutlu insanların yurdu yapmanın, insanları en yüksek insani gelişmişlik seviyesine çıkarmanın ancak eğitimle mümkün olabileceğini vurgulayarak, "Eğitim ailesi olarak bize teslim edilen evlatlarımızı hayata hazır, çağın gerektirdiği bilgi, beceri ve değerlerle donatıyoruz. Kaliteli bir eğitim ve fırsat eşitliğini sağlamak bizim daimi ve değişmez hedefimizdir. Geleceğimizin teminatı olan gençlerimizin fikri, vicdanı, irfanı hür olmasını, öğrenmeyi öğrenmesini, bilim ve teknolojide geleceğe yön vermesini, özgüven içinde yeteneklerine ve eğitimlerine uygun eğitim almasını istiyoruz ve bunun için çalışıyoruz." şeklinde konuştu.
Eğitim sisteminde maddi değerleri vermenin önemine işaret eden Yılmaz, sözlerini şöyle sürdürdü: "Gerçekten maddi değerleri veriyoruz ki bugün Türkiye´nin milli geliri 860 milyar dolarsa, bu milli geliri oluşturanlar bizim milli eğitimimizden geçen işçiler, mühendisler, yöneticilerdir. Maddi değerlerin yanında manevi değerleri de veriyoruz. Sokakta bulduğu altını sahibine teslim eden öğrencilerimiz var. Manevi değerler eksik olsa bu yapılmaz."
"Evlatlarımızı sadece bugüne değil gelecek asra yönelik yetiştirmek istiyoruz"
Fetullahçı Terör Örgütü´nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişiminde yaşa bakmaksızın ilkokul, ortaokul, lise ve üniversite dahil herkesin vatanına, bayrağına sahip çıktığını dile getiren Yılmaz, "Bizim eğitimimizden hiçbir kaygımız yok, yarınımız çok daha iyi olacaktır." dedi. Yılmaz, şunları kaydetti: "Biz, bize teslim edilen evlatlarımızı sadece bugüne değil gelecek asra yönelik yetiştirmek istiyoruz. Çok mesafe aldık ancak daha yapılması gerekenleri de biliyoruz. İnşallah öğretmen ailemizle, eğitim ailemizle birlikte yarınımızı çok daha iyi yapacağız. Sayın Başbakanım, siz geçen yıl bu göreve başlar başlamaz bize talimat verdiniz. Eğitimin kalitesini artırmak öncelikli görevimizdir, bunun için ikili eğitimi kaldıracağız, okul öncesi eğitimi aşamalı olarak zorunlu hale getireceğiz, bir de dil eğitimini de mutlaka ağırlıklı hale getirelim ki bizim okullarımızı bitirenlerin bir daha dil problemi olmasın. Önümüzdeki dönemde gerçekleştireceğimiz hedefler bunlar olacaktır. İnanıyoruz ki ülkemizin mazisinden çok daha parlak bir gelecek Türkiye´yi beklemektedir. Allah birliğimizi, dirliğimizi daim eylesin."
Türkiye´nin 81 ilinden gelen yaklaşık 300 öğretmenle bir araya gelen Başbakan Yıldırım, iftar öncesi masaları tek tek gezerek öğretmenlerle tokalaştı, kısa süre sohbet etti.
Yıldırım´ın ilkokul öğretmeni Galip Kumbar, fizik öğretmeni Mehmet Özdil ile kimya öğretmeni Yılmaz Er de davetliler arasında yer aldı.
Tasavvuf korosunun müzik dinletisi sunduğu iftar programında, Kocatepe Camisi İmam-Hatibi İsmail Coşar, Kuran-ı Kerim okudu. İftara, Başbakan Yıldırım´ın eşi Semiha Yıldırım, TBMM Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Başkanı Beşir Atalay ve engelli öğretmenler ile şehit ve gazi yakını öğretmenler katıldı.