Kişisel ve Sosyal Gelişim uzmanı Yurtsever “Hayaller Hedefe Dönüştürülmeli”
Öğrencilerin üniversite tercih aşamasında nelere dikkat etmeleri konusunda Kişisel ve Sosyal Gelişim uzmanı Rabia Yurtsever gazetemize konuştu. Yurtsever öğrencilerin tercihlerini yapma noktasında önemli açıklamalarda bulundu.
LYS sınavlarının sonuçlarının da açıklanmasının ardından bir sınav yılı daha öğrenciler için geride kaldı. Bu yıl mezun olan ve YGS ve LYS sınavlarında barajı geçen öğrenciler artık tercih yapma aşamasına geldi. Öğrencilerin doğru tercih yapmalarına yardımcı olmak için birçok kamu ve özel kuruluşlarda Tercih Danışmanlık Merkezi kuruldu.
Tercih yapma aşamasında öğrencilerin öncelikli olarak başarı sıralarını baz almaları gerektiğini söyleyen Rabia Yurtsever ikinci olarak isteklerin ön planda olmasına dikkat çekti.
Öğrencilerin hayallerini hedefe dönüştürmesinin altını çizen Rabia Yurtsever hayalleriyle arasında olan boşluğu doldurmaya çalıştıklarını belirtti.
Doğru tercih yapmak için uzmanlara danışılmasının vazgeçilmez olduğunu cümlelerine ekleyen Yurtsever: “Bu işi bilenden almak lazım. Yani destek alınacak mı? Çünkü herkes kendine göre konuşuyor.” dedi.
Öğrenciler tercih yaparken nelere dikkat etmelidir?
Tercih aşamasında ilk olarak başarı sırasının ve isteklerin ön planda olmasını belirten Rabia Yurtsever şunları söyledi: “İlk önce tercih aşamasında birinci öncelik başarı sırası ve istekler. Eğer kişinin puanı, başarı sırası birçok noktayı tutuyorsa ikinci aşamada istekler geliyor. Ama bizim toplumda şöyle bir sıkıntı var işte arkadaşımın istekleri, anne babamın istekleri, para kazanma durumu, statü bazen çocuğun isteğinin önüne geçebiliyor. İşte biz konuşuyoruz. Nereyi tercih edeceksin? Şurayı. Çocuğun yüzüne bakıyoruz konuşma esnasında aslında bu çocuğun tercihi değil. Biraz gıdıkladığımızda, eşelediğimizde, sorduğumuzda annenin tercihiyle gelmiş olduğunu görüyoruz ya da babanın tercihiyle ya da arkadaşın en önemli etkenlerden bir tanesidir. Ama şunu belirtelim TEOG’da arkadaş daha baskın tercih yaparken LYS dediğimiz üniversite tercihinde annelerin daha baskın babaların daha baskın olduğunu görüyoruz.”
Doğru tercih yapmanın kuralları?
Doğru tercih yapmanın birinci kuralının başarı sırasına uygun yerlerden başlanması gerekliliğini ifade eden Yurtsever şöyle devam etti: “Doğru tercih yapmanın birinci kuralı başarı sırasına uygun yerden başlayacaksınız. Örneğin başarı sıran 10 bin ise 8 bin 500’lerden 9 binlerden başlayabilirsin. 9 bin 500lerden başlanır yavaş yavaş 10 binlere doğru 12 bin, 13 bin gitmek istediğin yere kadar. Birinci kural başarı sıranı esas alacaksın. Kendi kişiliğin, özelliğin yeterliliğini dektore eden yeri seçeceksin. Örneğin bir kişinin kişiliği işletmede çalışmak isteyebilir. Ama bir kişi aynı özelliği sahiptir yakın özelliklerdedir. Bunun için psikolojik danışmanlıklara, rehberlikler uygundur. Çünkü işletmecinin biraz daha kurumsal bir yapısı vardır. Kurumla çalışmak toplulukla çalışmak vardır. Rehberlik öğretmenliğinde ya da rehberlik servisinde birebir çalışma vardır. Kendi özelliğini esas almasının gerekliliğine inanmaktadır.”
Öğrenci tercih edeceği bölümü neye göre belirlemelidir?
Öğrencinin hangi işi yapmak istiyorsa oraya doğru eğiliminin olmasını vurgulayan Yurtsever sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Tercih edeceği okul bölüm istediği. Ben her zaman şunu diyorum. Neyi istiyorsunuz? Hangi işi yapmak istiyorsunuz? Çünkü iste ön planda. Biraz önce belirttiğim gibi başarı sıran yetiyor, başarı sırandan sonraki ikinci kriter istek. Tabi isteği de ne belirleyecek? Yarın kaygısı. Ben bu mesleği bitirdiğimde hemen iş bulabilecek miyim? Atanabilecek miyim, bunu uygulayabilecek miyim? Çünkü kullanılmayan bilginin hiçbir anlamı yok. Veya kullanılmayan bir diplomanın hiçbir anlamı yok, olmadığını düşünüyorum.”
Tercih yapılırken çevreden gelen, arkadaştan, aileden gelen yorumlar dikkate alınmalı mı?
Ekmeği fırından, eti kasaptan almalı diyerek tercih noktasında uzmanlardan yardım alınmasını öneren Rabia Yurtsever sözlerine şunları ekledi: “Ben her zaman şunu söylerim. Ekmeği ekmekçiden, eti kasaptan alacaksın. Kasaptan gidip ekmek istersek satırı çeker kovalar diyorum. Ya da farkına varmadan satır da senin geleceğini katleder. Ben buradan hareketle şunu ekleyebilirim. Bu işi bilenden almak lazım. Yani destek alınacak mı? Çünkü herkes kendine göre konuşuyor. Matematik öğretmenine varıyorsun o kendi dünyasına göre konuşuyor. İşte arkadaşının yanına varıyorsun o kendi dünyasına göre konuşuyor. Anne baba kendi hayallerine göre konuşuyor. Ama işin uzmanı kimdir? Mesela şuan Kahramanmaraş’ta şunu görebiliyorum. Rehberlik Danışmanlık merkeziyle Öğretmen evinde tercih danışmanlık bürosu var, okullarda tercih danışmanlık bürosu var. Burada uzmanlar görev yapıyor. İşte işi bilenler psikolojik danışmanlar, rehber öğretmenler işte meslek danışmanları. Mesela şuan İŞKUR’dan meslek danışmanları da şuan sahadalar. Gidip onlardan bilgi alınırsa gerçekten iyi bir sonuç alacaklar. Ama arkadaşın, annenin ya da işi bilmeyenin yapacağı yorumlar biraz daha duygusal oluyor.”
Hayaller mi, hedefler mi?
Öğrencinin hangi bölümü okuyorsa o bölümün en iyisi olması zorunluluğunu belirten Yurtsever sözlerini şu şekilde bitirdi: “Neyi yapıyorsak ya da neyi okuyorsak en iyisi olmak zorundasın. Yani Radyo Televizyon Sinema mı okuyorsun? Bir başka alana dallanacağına yapacağın şey şu en iyi Radyo, Televizyon ve Sinema alanındaki kişi olmak zorundasın. Bunun için dil bilmen gerekiyorsa öğreneceksin. Kursa gitmen gerekiyorsa gideceksin. İşte doktorsan en iyi doktor olacaksın. Mühendissen en iyi olmak. Çünkü sıradan çok. Sıradan bir Radyo Televizyoncu çok, sıradan doktor çok, sıradan rehber öğretmen çok. Ama kim tercih ediliyor? En olanlar, en iyi olanlar, en mükemmel olanlar, en donanımlı olanlar. Çünkü hayatın içerisinde görürsünüz yani herkes iyidir ama tercih edilen en iyisi olandır. Onun için kendi alanında uzmanlaşmanın gerekliliğine inanıyorum. Her şeyi bilmekten ziyade ya da çok şeyi bilmekten ziyade bir şeyi en iyi bilmek daha mükemmel olur. Hayalleri hedefe dönüştüreceksin. Hani çok söylenen bir söz vardır. Der ki: ‘Hedefiniz yıldızlar olsun ama ayaklarınız yere bassın.’ Şimdi hayallerimiz olsun ama ayağımız da yere basması lazım. Puanın ya da sıran 30 binlerde 40 binlerde ise tıp hayal etmek çok akıllıca değil. O zaman o hayalini biraz indirebilirsin. Hedeflere dönüştürebilirsin, yakınlaştırabilirsin. Biz bunu koçluk çalışmalarında da yaptık. Neredesin? Buradayım. Nereye gitmek istiyorsun? Şuraya gitmek istiyorum. Bu boşluğu nasıl dolduracaksın? Ne yapacaksın? İşte biz bu boşlukta koçluk yapıyoruz. Tercih danışmanlığında da yine aynı. Kişinin hayalini hedefe dönüştürmesini sağlayarak işte 30 binlerdeki birini tıp okuyamayabilir ama diş hekimliği, eczacılık, fizyoterapi işte kendine yakın olan bir mesleği tercih etmesinin gerekliliğine inanıyorum. Hayaller hedeflendirilmeli diye düşünüyorum.”