12 Şubat İlkokulu Anasınıfı öğrencilerden Tasavvufi Etkinlik

12 Şubat İlkokulu Anasınıfı öğrencilerden Tasavvufi Etkinlik
Kahramanmaraş 12 Şubat İlk ve  Ortaokulunda anasınıfının minik öğrencilerne, kutlu doğum nedeniyle kuran okuma yarışması düzenledi. Yaşları 5- 6 arasında değişen minikler, programa gelenleri kuran ziyafeti ile mest etti.Programın...

Kahramanmaraş 12 Şubat İlk ve  Ortaokulunda anasınıfının minik öğrencilerne, kutlu doğum nedeniyle kuran okuma yarışması düzenledi. Yaşları 5- 6 arasında değişen minikler, programa gelenleri kuran ziyafeti ile mest etti.

Programın açılış konuşmasını yapan okul müdürü Erol Yenipınar: “Ülkemizde ve tüm dünyada, peygamberimizin dünyayı şereflendirdiği bu gece, Müslümanlar arasında yüzyıllardan beri büyük bir coşku ile kutlanmakta, sevgili Peygamberimiz, derin bir saygı ile anılmaktadır” Dedi.

Yenipınar konuşmasını şöyle sürdürdü: “Yeryüzünde şimdiye kadar gelmiş geçmiş hiçbir insan, O'nun kadar sevilmedi. Yeryüzünde şimdiye kadar gelmiş geçmiş hiçbir insan O'nun kadar anılmadı. Dünyada gelmiş geçmiş hiçbir insanın vefatının ardından, O'na duyulduğu kadar üzüntü duyulmadı, gözyaşı dökülmedi. Ve yine hiçbir insan O'nun kadar özlenmedi. Peygambere duyulan bu denli aşkın kaynağı ne idi Zannedersem bu sorunun cevabı Onun kainatın merkezinde oluşu, ve her şeyin onun etrafında şekillenmiş olmasıdır Şairinde mısralarında çok net ifade ettiği gibi, Ondan önce yaşayan tüm insanlar o gelecek diye yaşadı;

Ondan sonra yaşayan tüm insanlar ise o yaşadı diye yaşamıştır.

20130419_105944a

İNSANLAR EN ŞEREFLİ MAHLUKLARDIR

Allah, insanoğlunu Eşref-i Mahlukat; yani yaratılmışların en şereflisi olarak yaratmış, ve merkeze de, Habibim yani sevgilim, dediği peygamberimizi koymuştur. Yine Kudsi bir hadiste Allah cc ona hitaben: Ey habibim sen olmasaydın ben bu kainatı yaratmazdım. Diye buyurmuş yani Onun aşkına yaratılmıştır on sekiz bin alem Adem onun yüzü suyu hürmetine af dilemiş ve affedilmiştir Arafat bu affa şâhittir. Onun nuru Hz Âdemdeydi. O nur Önce cenneti, sonra yeryüzünü şereflendirdi. Semâyı bütün haşmetiyle aydınlatan nur, ilk olarak Hz. Adem'in alnında parladı. Sonra peygamberden peygambere geçerek Hz İbrahim'e kadar geldi. Hz İsmail’le devam eden o nur Hz. Abdullah ve daha sonrada Amine annemize kadar gelip peygamberimize geçmiş ve onun doğumuyla da o nur dünyayı aydınlatmıştır.

PEYGAMBERİMİZİN DOĞUMU İLE BİR ÇOK MUCİZE GERÇEKLEŞTİ

‘Hatem'ül-Enbiya’ yani Peygamberlerin son incisi Nebi sallallahu aleyhi ve selemin doğumuyla birlikte harikulade olaylar meydana gelmiştir. Onun doğumuyla Allah yeryüzünü adeta titretmiş ve tüm insanlığa onun doğuşunu haber vermiştir. Kabe içinde bulunan putlar yüz üstü düşüp kırılmış, Kisra (İran hükümdarı)'nın sarayı sarsılmış ve 14 sütun yıkılmış; ateşe tapanların, bin yıllık yanan ateşleri sönmüş ve Sava Gölü kurumuştur. Tüm bu olağanüstülükleri, zamanın kralları yorumlatmış ve o gün İncil ve Tevratta bahsedilen son peygamberi bekleyenler onun yeryüzünü şereflendirdiklerine şahitlik etmişlerdir. Peygamberimiz doğumundan sonra ilk vahye kadar Allah tarafından korunmuş, ahlakıyla insanlara önder olmuştur.40 yaşında ilk vahiyle beraber kutlu çağrı başlamış ve bu çağrı tüm insanlıkta, maakes bulmuştur.

ONUN ZAMANINDA CEHALET KALKTI

Onun doğduğu çağda dünyanın her tarafında cehalet, zulüm ve ahlâksızlık almış yürümüş, Allah inancı unutulmuş, insanlık korkunç ve karanlık bir duruma düşmüş, dünya yaşanmaz hale gelmişti. Onun öğretileriyle tüm cahiliyeye adetleri bir anda terkedilmiş, çok kısa bir zamanda insanlığın iftihar tablosu diye adlandırdığımız asr-ı saadet dönemi aynı insanlar tarafından yaşanmıştır. Yirmi üç yıl gibi kısa bir zaman sürecinde bütün dünyaya model olma özelliğine sahip bir iman ve ahlak toplumu oluşturması, bu başarının en bariz göstergesidir. Günümüz Müslümanlarına düşen sorumluluk da, bu ışıklar saçan kandili, hem içimizde hem de çevremizde yeniden keşfetmek ve onun telkin ettiği değerleri hayatın içine taşımaktır. Batılı Ünlü Tarihçi Arnold Toynbee'nin dediği gibi ‘Eğer insanlığın bugünkü durumu bir 'ırk savaşı'na yol açacaksa, İslam, tarihî görevini yapmak üzere, bir kere daha çağrılmalıdır. Dileyelim ki, böyle bir şey çıkmaz. ’O sadece bir kavme veya millete değil, bütün insanlığa peygamber olarak gönderilmiştir. Ve bütün insanlığın huzuru ve mutluğu için çaba göstermiştir. Tüm siyer kitapları, menkibeler ve onun yaşamı buna şahittir.

Hayatın gayesinin, yaratılışın mânâsının silindiği - yok olduğu, her şeyin mânâsız olduğu , başıboşluk ve hüzün örtülerine büründüğü 21. yy insanı; maddi anlamda çağlar atlayıp bütün ihtiyaçlarını karşılamış ama ruhunu paslandırmış ve çürütmüştür. Bugün; artık Ruhlar bir şey bekliyor, her şeyin madde olmadığını anlatan bir nur istiyor. Her şeye rağmen, ruh ve mânâ kökleri sağlam; genlerindeki (fıtratlarındaki) saflığı, temizliği barındıran insanoğlu, er-geç dönüp dolaşıp Senin şefkat ve merhamet ikliminde yeni bir dirilişe erecek ve dünyaya sevgiyi, barışı getirecektir. Özünü arayan kurtulur. Kökünden kesilen ağaç kurur. Çağları aşan bir muştudur İslam Efendimizin doğumu, aleme rahmettir. Son mesajın taşıyıcısı yani, insanlığın son davetinin sesidir O. Onun doğumuyla karanlıklar boğulup, aydınlık bir çağ başladı. Onun peygamberliğiyle, Allah insanlığa son mesajını sundu.”

Açılışta Kuran-ı Kerim yarışmasında 1. olan 5. sınıf öğrencisi Halil Dönmez Kuran-ı Kerim okudu.

Program Peygamber Efendimizin hayatını anlatan Sinevizyon gösterisinin ardından, ilahi grubunun okuduğu ilahiler, okunan şiirler ve son olarak yapılan semazen gösterileri ile sona erdi.

20130419_114605a 20130419_114817a