Tuna’da öksüzüm, Kudüs’te yetim,

Bitmeyen derdime ağıt yakarım…

Gurûb etmez vatandaki gurbetim,

Üzüntümü mısralara dökerim…

 

Yazda zemheriyi yaşayan benim,

Kırım’ın derdini taşıyan benim,

Keşmir sıcağında üşüyen benim,

Filistin’de dişlerimi sıkarım…

 

Her akşam, her sabah gökyüzü kanar,

Afganistan için, yüreğim yanar;

Urumçi’de yalnızlık var, acı var,

Dertlerimi gözyaşıyla yıkarım…

 

Irak, ırak değil; çok yakın bize,

Bu hicrânı  nasıl anlatsam size,

Haçlı, hançer vurur yüreğimize,

Bağdat dense hicâbımdan çökerim…

 

İnim inim inler, Kerkük hasta mı ?

Boynu bükük “Karanfil” im yasta mı ?

Ayrılık” türküsü dilde beste mi ?

Efkârlanıp hudutlara bakarım…

 

Çeçenistan, bir cihâdın ahdında,

Yorgun duygularım hüzün tahtında;

Hüzün, Karabağ’ın kara bahtında,

Aras  gibi  dertli  dertli  akarım…

 

Yâd etsem mâziyi Bosna’ya varıp;

Kosova’da mahzûn, Üsküp’te garip,

Evlâd-ı Fâtihan yine muzdarip,

Kadere kahredip, boyun bükerim…

 

Hedefimiz, maksûdumuz bir olsa;

Türkistan’da kardeşlerim hür olsa,

Yeniden gönlümüz “Gül”e yâr olsa,

Sabır tohumuyla  umut  ekerim…

 

Gönül, irşâd olur; göz yaş dökünce,

Uzak,  yakın olur; kalpten bakınca,

Kar beyaz hayâller yola çıkınca;

Karanlık düşlere ışık yakarım…

 

Ay-Yıldızın ışığında gelişen,

Ak alınla secdelerde buluşan,

Besmeleli sevdâlardan oluşan,

Hilâl şafağını iple çekerim…

Dr. Mehmet Güneş