TBMM’de iki dönem Meclis Başkanvekilliği yapan ve şimdilerde de Genel Başkanı olduğu Parlamenterler Birliği unvanını kullanan milletin vekili Sayın Nevzat Pakdil çalmadık kapı bırakmıyor.

Geçtiğimiz aylarda mensubu olmaktan gurur duyduğum Manşet Gazetesinde ‘10 yılda yaptığı ziyareti 1 yıla sığdırdı’ diye haber yaparak bunun altındaki gerekçenin ne olduğunu sormuştuk. Ne oldu da meclis başkanvekilliği yaptığı dönemde koltuğundan kalkmayan ve ulaşılamayan bir görüntü çizen Sayın Pakdil son yıllarda bir harekât başlatarak ‘10 yılda yapamadığı milletin gönlündeki tahtı bu sene mi inşa edecek’ diye kendi kendime düşünmeye başladım.

Memleketin dertleriyle dertlenip, kentin gelişimi ve sorunların çözümü için mücadele veren sorumlu bir vatandaş gibi büyük bir çabanın içerisinde olduğumun inancındayım. Nedeni ise doğup büyüdüğüm bu topraklarda çocuklarım yaşam sürecek ve benim için son durak Şeyhadil olmasıdır.

Biri çıksın desin; ‘bu memlekette milletvekilliği yapan buna Sayın Nevzat Pakdil’de dâhil hangisinin evi var? Kahramanmaraş’ta yaşamaya ailesini bile ikna edemeyen insanların gelip Belediye Başkan adaylığına veya milletvekilliğine soyunması ne kadar etik? Milletvekilliği görevi bittikten sonra Allah aşkına Kahramanmaraş’ta ne kadar duracaklar veya yaşayacaklar? Bu sürenin sonunda nasıl anılacaklar? Bunun cevabını halk kendi vicdanında muhasebe etmeli…

Şimdi Sayın Pakdil’in jet hızıyla yaptığı gezilere gelelim. Ajanslar dahil yerel yazılı ve sanal medya yazıyor. ‘Pakdil şunu ziyaret etti, Pakdil bunu ziyaret etti’ Hiçbiri demiyor ya da diyemiyor; ‘Pakdil bu memlekete ne yaptı, elle tutulan bir eser gösterebilir mi?’ vatandaş bununda muhasebesini iyi yapmalı…

Sayın Başbakan grup toplantısında şunu kullanmış; ‘Yerel seçimlerde Milletvekilleri beni yanlış yönlendirdi. Trenden inen adamı geri bindirttiniz. Tepeden inme ve toplumda tanınmayan isimleri aday yapmayacağım’ demiş. Bunun neticesinde Sayın Pakdil’in son 1,5 yıl içerisinde yaptığı gezilerin altında anketlerde yüksek çıkarak Başbakan’ın zihnine yatmak mı var. Peki, bu stratejiyi halk yer mi? Orasını da bu kentin gerçek sahibi milletin cevap vermesi gerekir?

Demiştim ya Sayın Pakdil önüne geleni ziyaret ediyor; kim olursa olsun. Yeter ki ismi basında anılsın, insanların aklında kalsın ve Ak Parti Genel Merkezine gitsin. Hiç düşünüyor mu; ziyaret ettiği yerlerden çıktıktan sonra insanların ne konuştuğunu?

 

Sayın Pakdil’in geçtiğimiz haftalarda bir güne sığdırılan 13 yer, isim ve mekan ziyaretinin dışında bir ziyareti dikkatimi çekti. Sayın Pakdil 10 yıl gecikmeli de olsa kentin kangreni haline gelen ve kente bir türlü istenilen hizmeti vermeyen Karayollarının en tepesindeki ismini ziyaret etti. Ne de olsa genel müdürden hesap soracaktı. Diyecekti; Benim memleketim olan Göksun yoluna ben TBMM Meclis Başkanvekili olmama rağmen neden 5 yıl gecikmeli başladınız?

Memleketimde neden karayollarının biten tek bir projesi yok?

Sayın Bakan emretti; Neden Kahramanmaraş-Nurdağ arası hala sıcak asfalt değil?

İlçelerle bağlantı yollarımızda neden güzergah iyileştirmeleri olmuyor?

Hükümetimiz 16 bin km Duble yol yapmasına rağmen neden Gaziantep Yolumuz bitirilemedi?

Şehrimizin giriş çıkışları tam bir köy girişlerini andırıyor. Neden bunlara gerekli özen gösterilmiyor?

Türkiye’de yaptığınız duble yolları sıcak asfaltla kaplamaya başlarken bize dublesini de çok mu görüyorsunuz?’ diye sayın genel müdüre hesap sormasını beklerken baktım ziyarette Kahramanmaraş’ın K’si geçmiyor. Acaba bu sorunları sayın Pakdil bilmiyor mu? Bu ziyarette neden tek kelime en büyük sorunu ulaşım olan Kahramanmaraş’ın ismi geçmiyor. Basında bunu alıyor manşetlerine taşıyor. Hayretler içerisinde kalıyorum.

Bu ziyarette de ön plana çıkan görüntü kentin sorunlarını konuşmak değil fotoğraflar önünde pozlar verilerek basında çıkmak, özel görüşmelerde de görev başındaki kendi adamlarının yerlerini sağlamlaştırmak mı geliyor?

Kendi memleketi olan Göksun Yolunun hesabını sormayan bir milletvekilimizin milletin hangi dertlerinin hesabını kimden soracağının merakı içerisindeyim.

İki dönem Meclis Başkanvekilliği yaptığı dönemlerde göğsünü 15 cm dışarı çıkartıp hafif sağ omzunu 5 cm aşağıya düşüren Sayın Milletvekillimiz keşke OSB sorununu da çözseydi. Bugün Sayın Yıldırım Ramazanoğlu milletvekilimizde dahil Tomsuklu’nun yanında 5 bin 500 dönümlük alanı OSB’ye çevrilmesini büyük bir nimetten sayarken, Gaziantep’in 35 milyon metrekarelik alanı Kilis’le birlikte OSB yapması karşısında küçük dilimizi yutuyoruz.

Ve diyoruz ki; biz neyin mücadelesini veriyoruz. Sayın Pakdil de neyin mücadelesini veriyor ve neyle övünüyor? Bunu bana biri söylesin?

Bu arada ben Sayın Milletvekilimizin şahsına yönelik bir eleştiride bulunmadım. Sade gerçekleri gündeme getirdim. Hatam varsa biri buyursun söylesin…

Kalın sağlıcakla