Göksun’un tanınmış hocalarından ve Göksun Ulu Camii imamlığından emekli , Onikişubat İlçe Müftüsü Abdullah DEMİR’in de bası olan “Hakkı Hoca” ismiyle  bilinen Hakkı DEMİR, 26 Eylül 2015  günü 86 yaşında Hakk’ın rahmetine kavuştu. Mekanı Cennet olsun. Geç olmakla beraber, yeni neslin bu değerli hocamızı tanıması açısından,  birkaç cümleyle de olsa Hakkı Hoca’yı tanıtmak istiyorum.

                Hakkı Hoca, kendi döneminin tanınmış hocalarından ilim tahsil etmiş, İmam Hatip Lisesi’ni dışarıdan bitirmiş, daha sonra da sürekli okuyarak kendini yetiştirmiş bir âlimdi. Daha çok Arapça eserler okuyan, okuduğunu camide veya cami dışında her ortamda başkalarına anlatan bir hocaydı. Esprili, şakacı, mülayim, tatlı sözlü, nüktedan bir kişiliğe sahipti. Göksun’da yaşayan hemen herkes  Hakkı Hoca’yı tanırdı. Zira O, kılık-kıyafetiyle, hoş sohbeti ve ateşli vaazlarıyla diğer hocalardan farklı bir kişiliğe sahipti. Cuma hutbelerini kendisi hazırlar, elindeki metinlere bakmadan, irticalen ve halk ağzıyla konuşurdu. O’nun hutbelerinde herkes pür dikkat O’nu dinler, uyuyan, dalgınlık gösteren olmazdı. O’nun konuşmaları cemaat tarafından başkalarına nakledilir, “Hakkı Hoca Cuma hutbesinde  “şunları söyledi” diye başkalarına da duyduklarını anlatırlardı.

                Hakkı Hoca uzun boylu, heybetli, vakur, sözünü hiç kimseden esirgemeyen, bildikleri doğruları hiç çarpıtmadan söyleyen bir kişiliğe sahipti. Nitekim, 1980 İhtilal sonrasında sıkıyönetimin olduğu dönemlerde bile okuduğu hutbelerde  çekingenlik göstermedi, hitabet tarzından asla taviz vermedi. O dönemde bir konuşmasından dolayı Sıkıyönetim Komutanlığı’na şikayet edildi, bunun üzerine K.Maraş Sıkıyönetim Komutanlığı’na sevk edilmek üzere Göksun Kaymakamlık binasında bulunan Emniyet Müdürlüğü’nde göz altına alındı. Bunu duyan Göksun halkı, hocalarına sahip çıkarak, O’nu serbest bıraktırmak için Göksun Kaymakamlığını kuşattılar. Ama o dönemde askere söz geçirmek çok zordu. Hoca 17 gün tutuklu kaldıktan sonra serbest bırakıldı. Hakkı Hoca’nın halk üzerindeki aşırı sevgisini duyan dönemin K.Maraş Sıkıyönetim Komutanı, daha sonra hocayı huzuruna davet etmiş, kendisiyle tanışmış, hocanın samimiyetine inammış ve kendisine dokunulmayacağı sözünü vermiştir.

                Hakkı Hoca, kılık-kıyafet yönüyle de farklı bir kişiydi. Tepeden tırnağa tüm giysileri beyazdı. Başındaki sarık, üzerindeki ceket, gömlek, şalvar; ayağındaki çorap, ayakkabı;  elindeki tespih..hepsi beyazdı.  Emekli olduktan sonra sakalı da kostümüne uyum sağlamıştı. Hakkı Hoca, İslam’ı tebliğ işini sadece camide değil, caminin bahçesinde, esnafın iş yerinde, kahvehanelerde de tebliğ görevini yapardı. Herkes O’na saygı duyar, hocaefendinin etrafını çevirir, pür dikkat O’nu dinlerlerdi. Mübarek gecelerde kahvehanelere gider, “siz camiye gelemediniz, ama, ben size geldim.” der ve tebliğ işini orada da yapardı.

                Hakkı Hoca, tarikat ehli biriydi. Korkmazlı Abdullah Efendi’ye intisaplıydı. Abdullah Efendi, Hak dostu, keramet sahibi bir zât idi. K.Maraşlı “Baba Tahir” lakaplı Tahir GÖNEN, “Kahramanmaraşlı Evliyalar” adlı bir kitap yazdı. Bu kitap, K.Maraşlı 33 Hak dostunun hal tercümelerini ve kerametlerini ihtiva etmektedir. Bu kitaptaki 33 veliden biri de Korkmazlı Şıh Abdullah Efendi’dir. Tahir GÖNEN, Korkmazlı Şıh Abdullah’ı yazarken Göksunlu olduğum için benden destek istedi, ben de Hakkı Hoca’ma söyledim. Kitaptaki Şıh Abdullah ile ilgili tüm bilgileri Hakkı Hoca’mın ağzından yazdım ve Tahir GÖNEN’e verdim. Hakkı Hoca’ya Allah’tan rahmet diler, günümüz imamlarına örnek olmasını temenni ederim. 15/10/2015                                                  

                                                                                                                Hacı PARLAK

                                                                                                           (İlahiyatçı-Eğitimci)