Günümüzde belediyelerin sokak hayvanlarının popülasyonlarını kontrol ederek, düzenli bir hayat yaşatmak görevlerini tam olarak yerine getirememesi yüzünden ortaya çık sorunlar nedeniyle yeni bir yasa çıkarılması düşünülmektedir. Öncelikle sokak hayvanları ile ilgili çıkarılma ihtimali olan yasayı net olarak açıklayalım. 2024 yılı için hazırlanan sokak köpekleri yasa taslağı, sahipsiz sokak köpeklerinin belirli şartlar altında uyutulmasını öngören bir düzenlemeyi içermektedir. Taslakta yer alan başlıca maddeler şu şekilde:

*Sahiplendirme İlanları: Her belediye, barınaklarında bulunan köpeklerin fotoğraflarını çekip, bu fotoğrafları internet üzerinden sahiplendirme ilanı olarak yayınlayacak.

*Sahiplenme Süresi: İlan yayınlandıktan sonra köpeklerin sahiplenilmesi için 30 günlük bir süre tanınacak.

*Uyutma İşlemi: 30 gün içinde sahiplenilmeyen köpekler, enjeksiyon yöntemi ile acısız bir şekilde uyutulacak.

*Barınak Kapasitesi: Uyutulan köpeklerin yerine barınaklara yeni köpekler alınacak ve süreç aynı şekilde devam edecek.

*Çip Takma ve Takip: Sahiplenilen köpeklere çip takılacak ve sahiplenen kişilerin sorumluluklarını yerine getirip getirmediği sıkı bir şekilde takip edilecek.

Bu düzenleme, sokak köpeklerinin popülasyonunu kontrol altına almayı ve toplum sağlığını korumayı amaçlıyor. Tasarı sadece bir maddesi dışında çok güzel uygulamalar içeriyor. İtiraz edilen konu da budur. Hayvan severler uyutma yerine kısırlaştırma uygulamalarını savunuyor. Bu da merhametli ve mantıklı bir çözümdür. Türk milletinin kültürü ve inancaları bir canlının hayat hakkını her zaman savunur. Uyutmak (Öldürmek) merhametli bir toplum olan bizlere yakışmaz.

Kuran-ı Kerimde Enam Süresi 38. Ayetin mealinde; ‘Yeryüzünde yürüyen hayvanlar ve gökyüzünde iki kanadıyla uçan kuşlardan ne varsa hepsi sizin gibi topluluklardır. Biz kitapta hiçbir şeyi eksik bırakmadık. Nihayet (hepsi) toplanıp rablerinin huzuruna getirileceklerdir.’ Der. Zaman zaman Beyazzıd-ı Betami başta olmak üzere bazı kişilere atfedilen ve gerçeği şu şekilde olan bir kıssa vardır. Hz. Muhammed, kedisi Müezza’yı o kadar çok severmiş ki, Müezza bir gün sedirde oturan Hz. Muhammed’in giysisinin ucunda uyuya kalmış. Her kedi dostu gibi uyuyan bu güzelliğe kıyamayan Hz. Muhammed, Müezza’yı uyandırmaktansa giysisinin ucunu usulca keserek kalkmayı tercih etmiştir.

Orta Asya’dan Anadolu’ya Türk tarihinde hayvanlar her zaman hürmet gösterilen varlıklar olagelmiştir. Türk toplumlarında at, geyik, kartal gibi canlılar çok değerliydi. Bahsi geçen hayvanlar ülke bayraklarında ve sembollerinde yer alırdı. Beyazıt Vakfiyesinde kuşların beslenmesi için yılda 30 altın bütçe ayrıldı.

Hayvan ve ağaçlar için vakıflar kuran,

Kuşlar için kuş köşkleri kuran,

Hayvanların beslenmesi için uşaklar tahsis edilen,

Leylekler için bakımevleri kuran,

Dolmabahçe’de kuş ve Üsküdar’da kedi hastaneleri kuran,

Binek hayvanlarına fazla yük yüklememek konusunda fetvalar veren bir medeniyetin evlatlarına bu uygulama yakışmaz. Orta çağda Avrupalı yazarlar ve hayvan severler Osmanlılardaki hayvanlara karşı olan tutumun örnek alınması gerektiği ile ilgili yazılar yazmışlardır. Günümüzde de örnek davranışlar sergilemek bu merhametli toluma yakışan davranıştır. Sağlıcakla kalın!   

Dr. Nurullah KILINÇ