O, Türkçe’yi emsâlsiz bir mahâretle kullanan, kelimeleri bir kuyumcu titizliliğiyle işleyip taçlandıran, infilâk hâlindeki yanardağlar gibi için için yanan, rûhu fırtınalı ummanlar gibi dalgalanan, engin muhayyilesiyle has şiirin şafağına dayanan ve “her mısraı bir şiir mecmuası” olan “Şâirler Sultânı”ydı… O, çölleşen fikir dünyamıza düşünceleriyle hayat v...
“Yemen”i yâd edip ağıtlar yakmış, “Tez gel ağam” diye yollara bakmış, Hüznün her rengini miras bırakmış, Yaralı ceylandır bizim türküler… “Çanakkale” içre “Aynalı Çarşı”, “Onbeşliler” gider düşmana karşı, Sessiz hıçkırıklar inletir arşı, Kırılmış fidandır bizim türküler… “Çamlığın başını” bir tütün alır, Türkülerin gözü “Sürmeli” olur, “Seher v...
“Gizli sırlarımı âşikâr” eder, Sırra kadem basar, sır olup gider, “Bir yiğit gurbete” düşünce ne der? Hâle tercümandır bizim türküler… Fitil işler kalbimdeki yaraya, “Selvi boylum” hasret girdi araya, Diyârı gurbette döndüm çıraya, Ocakta dumandır bizim türküler… “Kara bahta, kem tâlihe” sitemli, Felek vurmuş, bakışları elemli, Yine yağmur yağm...
Yunus gibi “Gül” aşkını anlatan, Karacoğlan koşmasını dinleten, Köroğlu’yla Çamlıbel’i inleten, Bir ulu dîvandır bizim türküler… Emrah, duyguların saçını tarar, Sümmânî, Hakikat nûrunu arar, Dertli, gözyaşını kalbe oyalar, İncidir, mercandır bizim türküler… Gevherî, yürekler dağlayıp gider, Seyrânî, dillerde çağlayıp gider, Derdiçok, derdine ağ...
Yanık yüreklerden yâre yakılan, Bir içli destandır bizim türküler… Gönülden çağlayıp dile dökülen, Kutlu bir fermandır bizim türküler… Bir dut dalı can bulunca ellerde, Yaslayıp başını yatar kollarda, Hangi duygu dile gelmez tellerde, Bağlamada şandır bizim türküler… Saz ustası; üstâdından el tutar, Yüreklere mızrap vurur, tel tutar, Perd...
Kalpler yine mâtemde, gönül perişân oldu, Ak saçlı dağlardaki umutlar bî-cân oldu, Hüzünler “Gül” kokuyor, ilkbahar hazân oldu… “Üşüyorum” desen de dağları yol eyledin; “Sonsuzluğu” düşündün, “dikeni gül eyledin”*… Emr-i İlâhî böyle, her insan göçer bir gün, Mutlak hitâma erer “gurbet”teki bu sürgün, Ölüm “sıla”ya köprü, âşıklara toy-düğün; Bir vuslat ...
Dr. Mehmet Güneş Kimdir ? 1956 yılında Afşin’de doğdu. Kahramanmaraş Lisesi’ni bitirdi. Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden mezun oldu. Erciyes Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü’nde Biyokimya doktorası yaptı. 30 yıldır Yozgat’ın Sorgun ilçesinde serbest hekim olarak çalışmakta olup, evli ve dört çocuk babasıdır. Şiirleri ve denemeleri; Töre, Tür...