Belediye başkan yardımcısı Ziver Tekerek’in  Belediye’de Park ve Bahçeler Müdürlüğü yaptığı dönemde Ahır dağı’nın eteklerindeki  orman, Belediye’ye bağlı olduğundan, Belediye mensubun olan orman bekçileri  müdürlerine bir kalbur göbelek yani tabii mantar getirirler…

Ziver Tekerek; nüfus dairesi yansa kütükleri yeniden yazacak, tapu dairesi yansa herkesin tapusunu yeniden tanzim edecek kapasitede bir zat. Ancak canı kıymetli. Malı canından da kıymetli biri… Yemeyi-içmeyi sever. “Cömert biri” desem memlekete bir yalan borcum varsa ödemiş olurum…

Mantarı çöpe atsa malından olacak, yese belki canından olacak. Ziver Bey gibi biri için zor bir durum…

Düşünür-taşınır, şöyle bir çare bulur. Kendisi ile aynı apartmanda oturan ve çalışkan kardeşler otobüs firmasının sahibi Çalışkan Ahmete bir tabak mantar yollayacaklar. Bir gün bekledikten sonra evinden eğer bir vıyhılım, ölü ağıtı kopmazsa göbeleği yiyecekler. Yok, ters olursa gizlice dökecekler. Ziver Tekerek buna karar verirken, karısı “ya zehirli ise“diye itiraz edince, “Olsun memleket bir beladan kurtulur” der ve karşı komşusuna bir tabak göbeleği yollar.

Çalışkan Ahmet’in tipine bakan, kendini Osmanlı devrinde gelse Şeyhül İslam olur zanneder. Lafın tamamı değilse bile çoğu şüpheli… Bununda malı çok kıymetli. Ziver Tekerek bir gün bekler. Bakar ki karşı komşudan çıt çıkmıyor. Çocuklar sabahleyin normal bir şekilde okula gidiyorlar. Akşam mantarı pişirip yerler.

Ondan bir gün sonra  Ziver Tekerek ile Çalışkan Ahmet aparman kapısında karşılaşırlar. Ziver Tekerek Ne yaptın mantarı pişirip yedin mi ? Ben dün akşam pişirttirdim çok lezzetl idi “ deyince  Çalışkan AhmetBende senin yemeni bekliyordum. Bu gün akşam da ben pişittireyim” der.