MEHMET BİLAL

1947 ’ de Kahramanmaraş ’ta doğdu. İlk ve Orta öğrenimini aynı yerde tamamladı. 1970’de A.Ü. İlahiyat Fakültesinden mezun oldu. Öğretmen Okulu, Eğitim Enstitüsündeki öğretmenlik ve idarecilik görevlerinden sonra 1982’de Üniversiteye intisap etti. Diyarbakır Dicle Üniversitesi Eğitim Fakültesi, Konya Selçuk Üniversitesi İlahiyat ve Hukuk Fakültelerinde Fakülte Sekreterliği yaptı. Gaziantep Üniversitesi Kahramanmaraş Ziraat Fakültesinin kuruluşunu üslendi. 1992’de Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi Kurucu Genel Sekreterliğini yaptı. 1998 yılında emekli oldu.

Üniversite öğrenimi yıllarında Genel Başkan ve eski Kültür Bakanı İsmail Kahraman ve İkinci Başkan Prof. Dr. Attila Özer zamanında M.T.T.B. Merkez Yönetimine seçildi.

Halen radyo programı, köşe yazarlığı, konferans ve kitap hazırlama işleriyle uğraşmaktadır. Üç çocuk babası olan yazar, soyadını taşıyan bir elbise kuru temizleme kurumunu çalıştırmaktadır.

İsteme ve İrtibat Adresi:

Mehmet BİLAL Bilal Kuru Temizleme Hükümet Karşısı Dedezade Cad. No: 10 KAHRAMANMARAŞ

Cep: 0542-666 44 80

DURMUŞ HOCA

Durmuş Hoca, çocukluğunda dahi babası ile beraber camiye gider. Minarede sala verir, ezan okur. Müezzin çardağında teravih överdi. Bu işin hastası bir çocuk…

Çekirdekten yetişme çevresinde sevilen biri olduğundan çok arzuladığı imamlık kadrosuna atanır ve uzun yıllar bu görevi seve seve yapar.

Görev icabı epey bir cami gezdikten sonra mahallesinin camiine atanır. Kendi muhitinde de çok sevildiğinden buradan emekli olmaya niyetlidir.

Ramazan ayı geldi mi, çevreden gelenlerle cami dolar-taşar. Güzel sesiyle kıldırdığı teravihinde hastası az değildir.

Durmuş Hoca tütün tiıyakisi olduğundan ikindi-akşam arası kafası dumanlanır. Caminin karşısındaki çayhanenin önünde oturur ve ezan vaktini bekler. Bu arada boş durmaz. Akşam hazırlığı olarak tütün kesesinden sigara sarar ve itina ile tekrar keseye yerleştirir ki müezzin minareden inene kadar tüttürebilsin…

Bunun için zamanı iyi ayarlar. Vakit olmak üzere iken yerinden kalkar yoldan karşıya geçip tam ezan vakti cami havlusunda hazır olur ki namazdan önce sigara içebilsin.

İşte böyle, programlı bir geçiş sırasında, hocanın bu tütün telaşını bilen bir genç tam yolun ortasında hocanın yolunu keser ve “Hocam benim bir danışığım vardı.” der. Hoca efendi “Evladım bu dar vakitte danışığın sırası mı şimdi?” derse de “Benim sorum kısa. Hem de çok önemli.” der ve hocanın cüppesinden tutar.

Hoca, “Çabuk sor evladım.” der, Genç “Benim avrat, anama çok eziyet ediyor ne yapmam lazım” der.

Durmuş Hoca hemen kestirmeden “Avradı bırak evladım.” der ve yürümek ister. Fakat genç cüppeyi bırakmaz ve “Hocam bu kadın perişan olursa bana da sorumluluk gelmez mi?” der. Hoca “O zaman avradı bırakma.” der ama gencin hocayı bırakmaya hiç niyeti yok…

“Peygamberimiz; cennetin anaların ayakları altında olduğunu söylemiş, pekâlâ anamın hakkı ne olacak?” deyince Hoca Efendi yine kestirmeden “Sen bilin evladım. O zaman avradı bırakacaksın” derse de çocuk yine üsteler. Ama ezan bitmiş, hoca sigaradan vazgeçmiş. Vaktinde mihraba geçebilse ona da razı…

Bunun üzerine hoca “O zaman sende avradı bırak.” der. Genç, bir daha üsteleyince Durmuş Hoca gencin niyetini anlar ve “Evladım buradan ötesine karışmam. Ya avradı bırak ya beni bırak.” der, yakayı pıttırıp mihraba koşar.