8 Ağustos pazartesi günü, Muharrem ayının onuncu günü, Aşure günüdür.

Aşure günü denildiği zaman, Peygamber(s.a.v.) Efendimizin sevgili torunu Hz. Hüseyin Efendimiz ve yanındaki 72 arkadaşının şehit edilmesini hatırlarız. 

Kerbela faciası, Ehl-i Beyt sevgisini gönüllerinde taşıyan müminlerin kanayan bir yarasıdır. Asırlar bu yarayı  dindirmeye yetmemiştir. 

Siyası ihtiras uğruna bu menfur katliamı gerçekleştirenler, müminlerin kalbinde mahkûm olmuşlardır. Çünkü sevgili Peygamberimizin göz bebeği Hz. Hüseyin Efendimiz ve arkadaşlarının şehit edilmesi, basit bir mesele değildir.

Savaşmanın haram kılındığı dört aydan biri olan muharrem ayını kana bulayanlar, mahkeme-i kübrada hesabını vereceklerdir. 

Aşure günü, Hz. Adem (a.s.) dan başlayarak bir çok peygamber ve ümmetlerinin kurtuluş günü olmuş ve onlar, bugünün faziletine binaen aşure orucu tutmuşlardır. Aşure orucunun önemi cahiliye Araplarınca da kabul edilmiş, onlarda bu günün anısına oruç tutmuşlardır.  

Müminler olarak, Kerbela hadisesinden ders çıkarmalı ve Müslümanların ayrılığa düşmesine fırsat vermemeliyiz. Dil ırk ve mezhep farklılıklarının arkasına saklanarak, kardeşliğimizi hedef alan ve birliğimizi bozmaya çalışanlara karşı uyanık olmalıyız. Çünkü ayet-i kerime de Yüce Rabbimiz 

“Hep birlikte Allah’ın ipine (İslâm’a) sımsıkı sarılın parçalanmayın” buyurmaktadır. (Â-li İmran  Suresi 3/103) 

Dünyanın dört bir yanında zalimlerin zayıfları ezdiğine şahit olmaktayız.

Zalimlere karşı hak ve hakikatı ayakta tutmak için müminler olarak güç birliği yapmalıyız.

Muharrem ayı, manevi yönden huzur ve güven ayıdır. Bu ayın huzur ve bereketinden istifade etmeye çalışmalıyız. 

Bir hadis-i şerifte Peygamber (s.a.v.) Efendimiz,  

“Ramazan ayından sonra en faziletli oruç (ayı) şehrullah olan Muharrem ayıdır. Farz namazdan sonra en efdal namaz da gece namazıdır. Buyurmuştur. (Müslim, Sıyam,  Tirmizî, Salat)  

Aşure orucunu anlatan Hz. Aişe validemiz : 

“Ramazan (farz olmazdan) önce Aşûra orucu tutuluyordu. Ramazanın farziyeti (ile ilgili olan bakara suresinin 183. ayeti) indikten sonra onu dileyen tuttu, dileyen de tutmadı.” demiştir. (Buharî, Savm , Müslim, Sıyâm ;Tirmizî, Savm ) 

Resûlullah(s.a.v.) Efendimiz, Ramazan farz edilmezden önce Aşûre orucunu  nâfile olarak değil, vâcib olarak tutmuştur. Bundan dolayı Ramazan orucu farz olunca, Aşûra orucu yasaklanmamış, nafile olarak devam etmiştir.   

Başka bir hadis-i şerifte de Efendimiz: 

 “Âşûrâ günü tutulan orucun, bir önceki yılın günahlarına kefaret olmasını Allah’tan ümit ediyorum”Buyurmuştur.  (Tirmizî, Savm) 

Peygamber (s.a.v.) Efendimiz Muharrem ayının 9,10 ve 11. günlerinde oruç tutmayı ashabına tavsiye buyurmuştur.  

Aşure günü Yahudilerde oruç tutmaktadırlar. Onlara benzememek için, muharremin onuncu gününe bir gün önce başlamak, yahutta onuncu güne onbirinci günü ilave etmek lazımdır. Sünnet olan şekli budur. Yani muharremin 9.10. ve11. günlerinde oruç tutmak en faziletli olandır. Yüce Rabbimiz Muharrem ayımızı ve aşure günümüzü bütün Müslümanlar için hayırlara vesile eylesin. 06.08.2022 

               Ali KARA 

            Emekli Müftü