Hikayemiz birbirine benziyor

Hikayemiz birbirine benziyor
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün eşi Hayrünnisa Gül, Erzurum’da 6.sı düzenlenen Konuşan Kitap Şenliği’nde gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını cevapladı.Çankaya’da yaşam, Reyhanlı ve Emek Sineması hakkında görüşlerini...

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün eşi Hayrünnisa Gül, Erzurum’da 6.sı düzenlenen Konuşan Kitap Şenliği’nde gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını cevapladı.

Çankaya’da yaşam, Reyhanlı ve Emek Sineması hakkında görüşlerini paylaştı.

En son Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile birlikte izlediği Lincoln filminden çok etkilendiğini söyledi.

Gül, “Hikâyelerimiz birbirine çok benziyor. Lincoln’ün eşinin yaşadıklarının benzerini yaşadım.” dedi. Gül’ün anlattıklarından bazı satırbaşları şöyle:

Lüzumsuz Adam’ı okuyorum

Çok yoğun olduğum zaman bile kitap okumaya zaman ayıramazsam kendimi suçlu hissediyorum. Son dönemlerde Mehmet Gündem’in kaleme aldığı İshak Alaton’un hayatını anlatan ‘Lüzumlu Adam’ kitabını bitirdik şimdi de ‘Lüzumsuz Adam’ı okuyoruz. Bizim evde kitabın önüne bant yapıştırmak yasaktır. Zarar veriyor. Artık torunlarıma da kitap okuyorum.

Abdullah Bey’le ‘Lincoln’ü izledik

Çok film seyretmeye de vaktim olmuyor ama geçenlerde Abdullah Bey’le birlikte Lincoln’ü izledik. O kadar çok benzerlikler hissettim ki izlerken insan duygulanıyor. Bütün ülkeler aynı süreçlerden aynı tecrübelerden geçiyor, aynı şeyleri belirli zamanlarda yaşıyor diye düşünüyorsunuz. Bazı sahneler vardı Lincoln eşiyle olan, kendimi koydum yerine. Ben de onun yaşadıklarının benzerlerini yaşadım. Çok açık konuşmak istemiyorum ama artık o günler geride kaldı. Çok önyargıyla bakılan günler yaşadık. Şimdi mesela kızları okutmaktan bahsediyoruz öyle değil mi? Çok üzüldüğümüz, yüreğimizin burkulduğu günler oldu. Ama çok şükür şimdi geriye dönüp baktığımda Türkiye çok mesafe kat etti. Ben bile bazen Abdullah Bey’e ‘Gerçekten siz bunları yapabilecek misiniz? En basit örnek paradan 6 sıfırı silebilecek misiniz? Ben inanamıyorum.’ derdim. Şimdi bakın neler yapıldı ne aşamalar kat edildi.

Abdullah Bey, bana ‘kaldırım mühendisi’ diyor

Kendi hobilerimi unuttum, Cumhurbaşkanlığı’nda başka hobilerim başladı. Ekibimize sorsanız eminim ‘Hanımefendi bizi çok çalıştırıyor.’ diyecekler. Arkadaşlarımız taş için Portekiz’e gittiler. Kaldırım taşları için. Şimdi kıskanmamak elde mi? İnsanlar 500 yıldır aynı taşlara basıyor. Bir tarih yatıyor. Gülüyor Abdullah Bey, bana kaldırım mühendisi diyor. Yemin ediyorum Çankaya’da bile başında duruyorum kaldırımların.

Katledilen insanlara mı üzülelim, yıkılan tarihî şehirlere mi?

Reyhanlı’da çok büyük bir acı yaşandı. Hepimizin yüreği burkuldu. Allah bir daha yaşatmasın. Oradaki teyzemin feryadını gördünüz. ‘Biz kime ne yaptık ki… Savaşmadık etmedik.’ diyor. Gerçekten çok büyük bir trajedi var ortada. Çok itidalli olmak lazım. İnsanlar yine de olağanüstü bir misafirperverlik, olgunluk gösteriyorlar. Ben çok soğukkanlı davrandığımızı düşünüyorum. Dün televizyon Halep’i gösteriyordu. Benim en sevdiğim şehirlerden birisidir. Harap olmuştu. O kadar çok üzüldüm ki, dayanamayıp ağlayacağım. Baktım Abdullah Bey de ‘Aman Allah’ım aman Allah’ım gittiğimiz sokaklar, gördüğümüz sokakları hatırladın mı? Yıkılmış.’ diyor. Ölenlere mi acırsınız, yıkılan şehirlere mi acırsınız? Allah akıl fikir versin.

‘Yeniyse güzeldir’ anlayışı yanlış

Hayrünnisa Gül, Emek Sineması ile ilgili de konuştu: “Bizim Türk toplumunda şöyle bir yapı var; bir şey yeniyse güzeldir. Maalesef. Ben de hep şunu söylüyorum, eskiyse güzeldir. Yani bir şeyi restore ederken bile hep söylüyorum: ‘Lütfen onun o eskilik duygusunu yok etmeyelim.’ Ben onun o yaşanmışlığını seviyorum. Onu pırıl pırıl gördüğümde bana bir zevk vermiyor. Binalar da öyle. Tamam, restore edilsin ben kabul ediyorum ama o restorasyonda da belli kurallar olmalı. Ve bu bize düşüyor aslında. Ben yine burada çuvaldızı kendimize batırmak istiyorum. Bizim bu konuda harekete geçmemiz gerekiyor. Yoksa artık değerlerimiz gidiyor. Çok hayıflanıyorum. Her yerde bu var. Kayseri’de valilik binasına gittik, Tavas’ta taş bir bina. Çok güzel bir bina. Kayseri taşıyla yapılmış. Belli ki Ermeni ustaların elinden çıkmış. Bir anda tepemden aşağıya kaynar sular döküldü. O ahşap çerçeve bir dönem yenilenmiş. Sapsarı boyayla boyanmış. Yine dayanamadım, ‘Lütfen buraları eski orijinal haline getirir misiniz, burada orijinal Kayseri evi görmek istiyoruz’ dedim.

Hollanda Kraliçesi’nden utandım

Bize yurtdışından misafirler geliyor. Mesela Hollanda Kraliçesi geldi, Kayseri’ye götürdük. Ben Gevher Nesibe’ye götüremedim. Yerlerde laminant parke… Oranın doğal dokusunu görmesi lazım gelen misafirin. O mekanlara girerken ben sıkılıyorum. Mahcup duruma düşmek istemiyorum. Baktım bu sefer Kayseri de çok bilinçlenmişti. Gevher Nesibe’yi restore etmeye başlamışlar. Laminant parkeleri kaldırmışlar.

Kaynak : TRTHaber