ORUCUN MANEVİ FAYDALARI
Oruç tutmanın temel sebebi, Allah’ın emridir. Bunun gerekçesi ise, Yüce Rabbimizin:
“Ey iman edenler! Oruç sizden önceki ümmetlere farz kılındığı gibi size de farz kılındı. Umulur ki korunursunuz” Emridir. Bakara Suresi 2/183
Bu emirle Cenab-ı Hak, müşfik bir seslenişle, mümin kalpleri kendisinden korkmaya, duyarlı olmaya ve oruçla günahlardan arınmaya davet etmektedir.
Hadis-i şerifte ise Yüce Rabbimiz, Efendimizin diliyle:
"Âdemoğlunun her ameli katlanır. Hayır ameller en az on misliyle yazılır, bu yedi yüz misline kadar çıkar. Allah Teâla Hazretleri (bir hadis-kutside) şöyle buyurmuştur: "Oruç bu kaideden hariçtir. Çünkü o sırf benim içindir, ben de onu (dilediğim gibi) mükâfatlandıracağım. Kulum benim için şehvetini, yiyeceğini terketti."
"Oruçlu için iki sevinç vardır: Biri, orucu açtığı zamanki sevincidir, diğeri de Rabbine kavuştuğu zamanki sevincidir. Oruçlunun ağzından çıkan koku (halûf), Allah indinde misk kokusundan daha hoştur." Buyrulmuştur.( Kütübi Sitte Trc 9/419)
Yukarıdaki ayet ve hadisin müjdesine istinaden oruç ibadeti kolaylaşmaktadır. Zira mümin, sadece Allah’ın emrini yerine getirmek, manevi bağını güçlendirmek ve samimi dindarlığını göstermek için oruç tutmaktadır. Çünkü gıda ve zevk bakımından bütün imkânlara sahip olan insanın, tüm alışkanlıklarını durdurması, Allah’a olan bağlılıktan başka bir şey olamaz.
İnsan nefsi biyolojik olarak, aç kalmaya razı olmadığı gibi, yeme içme ve cinsel dürtülerin ihmal edilmesine de razı olmaz. Bir hadis-i şerifte:
“Oruç kalkandır. Biriniz oruç tuttuğu gün kötü söz söylemesin ve kavga etmesin. Şayet biri kendisine kötü söz söyler ve kavga ederse: 'Ben oruçluyum” desin. buyrulmaktadır. (Buharî, Savm 9; Müslim, Sıyam)
Bu hadis-i şerifi işiten müminin, iradesi güçlendiği gibi, tahammül gücü de en yüksek seviyeye ulaşmaktadır. Böylece kişi, orucuna zarar vermemek için, eline, diline ve öfkesine hâkim olmaya çalışmakta, bunun neticesi olarak ta, merhamet duyguları ile donanmaktadır. Çünkü çirkin bir davranış karşısında, “Ben oruçluyum” deyip celseyi kapatmak, ancak mümine yakışan bir davranıştır.
Böyle yapan mümin, bir dakikalık yiğitlik için adam öldürüp, yirmi yıl zindanda kölelik yapmaktan da kurtulmuş olmaktadır. Yani bu yönüyle oruç, kişinin ruhunu temizlemekle beraber, zihninin de kötülüklerden arınmasına vesile olmaktadır. Bundan dolayı Ramazan ayında suç işleme oranı da önemli ölçüde azalmaktadır.
Yani oruç sayesinde kişi hem iç disiplinini sağlamakta, hem nefsinin isteklerini kontrol altına almakta, hem de iftar vaktini beklerken, en kıymetli sermaye olan zamanın değerini öğrenmiş olmaktadır.
Oruç ibadeti dindarlığın en önemli boyutunu temsil ettiği için, Ramazan ayında kişi, Allah’a yakınlaştığını hisseder. Gecelerini teravih ve nafile ibadetlerle süslediği için, Allah’a itaat etmenin mutluluğunu yaşamış olur.
Ramazan ayında dinin pratik olarak yaşanması, müminlerin kardeşlik duygularını da zirveye çıkarmaktadır. Oruç sayesinde, açlık bizzat hissedildiği için, bir lokma ekmek uğruna yapılan kavga ve kıskançlık bitmekte, kardeşlik duygularına dayalı paylaşma, cömertlik ve bolluk açıkça kendini göstermektedir. Çünkü Yüce Rabbimiz, oruç ibadetinin içerisine bu duyguları yerleştirmiştir.
Ramazandaki iftar sofraları müminlerin aile bağlarını kuvvetlendirmekte, kopuk ilişkileri tamir etmekte, akrabaların birbirlerine karşı şefkat ve merhametle hareket etmesine sebep olmaktadır.
Ancak salgın hastalık dolayısıyla maalesef, iftar sofralarındaki mutluluğumuzu bu Ramazan, ertelemek zorundayız.
Bazı acıların içinde bilinmeyen tatlılar da vardır.
Bu salgın, beş yıldızlı otellerde, fakir ve yoksulların bulunmadığı, iftar sofraları adı altında, israf sofralarının kurulmasına da inşallah mani olacaktır.
Resulullah (s.a.v.) Efendimiz:
"Sahur yemeği yiyin, zira sahurda bereket vardır." Buyurmuştur. (Buhari, Savm, Müslim, Sıyâm; Tirmizî Savm, Nesâî, Savm)
Mümin sahura kalktığı zaman, niyeti ile, Rabbine söz vermiş, anlaşma yapmış, mukavele imzalamış olmakta, oruç tutmak suretiyle de, sözünü yerine getirmiş bulunmaktadır.
İftarı da acele yapmak lazımdır. Çünkü sahurda verilen söz tutulmuş, kişi mükâfatı alacak duruma gelmiş, Rahmeti ve mağfireti sonsuz olan Rabbinden isteme zamanına ulaşmıştır. Buradaki Rabbimizin ilk ikramı, iftar yemeği olduğu için, onu kabulde de acele etmek lazımdır. Bu yemek, müminlerin ruhunda hissedilen bir huzur ve ferahlığı canlandırmaktadır. Bir hadis-i şerifte:
"Oruçlunun uykusu ibadettir. Susması tespihtir. Amelleri misliyle kabul edilir, duası makbuldür, günahı affedilir."buyrulmuştur. ( Kütübi Sitte Trc.9/419)
Yani oruç tutan insan, orucu bozan fiillerden kendini koruduğundan dolayı, gününün her karesi, onun için ibadet sayılmaktadır.
Allah Resulünün dilinden dökülen bu müjdeler, müminin ruhunu sevinç deryasına çevirmekte, her çeşit zorluklara karşı göğüs germeyi öğretmektedir. Allah oruçlarımızı kabul buyursun. 15.04.2021
Ali KARA
Emekli Müftü