KURBAN
İnsanlığa hitabetmiş bütün dinlerde kurban uygulaması vardır. Maide suresi 5/27-28, Hac Suresi 22/34)
Bizden önceki ümmetlerde insan kurban etme âdeti bile vardı. Hz. İbrahim (a.s.)’ın oğlu İsmail’i kurban olarak adaması, bunun canlı bir örneğidir. Hz. İbrahim (a.s.)’dan sonra insan kurban etme adeti kaldırılmış, bize mal feda etme gibi kolay kısmı kalmıştır. İslama göre kurban sosyal yardımlaşmanın bir örneğidir.
Kurban kesme yükümlülüğü mezheplere göre değişmektedir. Mesela:
Hanefîler’e göre, bir insanın kurban kesebilmesi için, (80,18 gr.) altın veya bunun karşılığı parasının olması gerekir. Yoksa kesmesi vacip değil, nafiledir.
Şafi Maliki ve Hanbelilere göre ise; Bayram günü kurban parası olanların kurban kesmeleri sünnettir.
Kurban’ın sünnet olarak değerlendirilmesi, onun hafife alınmasını gerektirmez. Zira Peygamber (s.a.v.)’e itâat, Allah (c.c.)’a itaattir. (Nisa suresi 4/80)
Hadis-i şerifte de
“Kimin hâli-vakti yerinde olup ta kurban kesmezse, namazgâhımıza yaklaşmasın” Buyrulmuştur. (Kütüb-i Sitte, Trc.17/393
İslâm itikadında Allah(c.c.)’a itaat et, Peygambere lüzum yoktur şeklinde bir inanma anlayışı yoktur. Bir kişi Allah(c.c.)’a itaat et, Peygambere lüzum yoktur diyorsa, o, sapık bir fikrin mensubudur. Ondan uzaklaşmak gerekir.
Hanefi mezhebine göre kurban kesecek kişinin, Müslüman, hür, akil ve baliğ olması gerekir. Bu konuda imamların ferdi görüşleri değişiktir. Mesela
İmam-ı Azam, İmam-ı Ebu Yusuf, Malikî ve Hanbelî imamlarına göre, kurbanda âkil ve bâliğ olma şartı aranmaz. Bir delinin veya bir çocuğun velisi, onun adına kurban kesebilir. İmam-ı Muhammed’e göre ise kesme mecburiyeti yoktur.
Kurbanda mukim olma şartıda vardır. Ancak bugün hac ibadetinin dışında, sefer güçlüğü kalmamıştır. Bayram tatilini zevk için lüks otelde geçiren kişinin, kurbanını kesip dağıtması veya vekâleten yaptırması gerekir. Para ile yapılan ibadetlerde asaletle vekâlet aynıdır.(Fetevayı Hindiyye, 11/491)
Hanefîler’e göre: Kurban etinden Müslüman komşulara verildiği gibi, gayr-ı müslimlere de verilebilir.
KURBANLA İLGİLİ ÖNEMLİ MESELELER.
Allah rızası için kurban kesmek isteyen bir kişi, gayr-ı müslim biri ile ortak olursa, kurban caiz olmaz. Kurbanın gece kesilmesi tenzihen mekruhtur.
Ailede karı kocanın ikisi de zengin ise, ikisinin de kurban kesmesi vacip olur. Kadının ziynet eşyası kocasının olur, kendisi sadece ziynetinden faydalanmış olursa, o zaman erkeğin keseceği kurban kâfidir. Kurbanın derisi de tasadduk edilir. Kesme bedeli olarak verilmez.
Kurban kesecek kişinin Müslüman olması şarttır. Müslüman bulunmazsa ehl-i kitabın kesmesi de kerhen caizdir. Putperest, Ateist, Mecusi kimseler kurban kesemez. Kestikleri hayvanın eti de yenmez. Kurbanı erkekler gibi kadınlarında kesmesi caizdir. Kurban kesenin abdestli olma şartı yoktur. Kurban kanının alına sürülmesi batıl bir inanıştır. Kurban kesen kişinin kesimden sonra namaz kılma şartı yoktur. Ama kurban kestikten sonra kerahet vakti değil ise, şükür namazı kılınabilir. Kurban kesen kişinin kurban eti ile kahvaltı yapması müstehaptır. Mecbur değildir.
Bir baba, oğlundan aldığı para ile kurban kesebilir. Kurban kesmeyip, parasını dağıtmak, kurban yerine geçmez. Faiz, içki, zina, kumar, gibi haram yoldan kazanılan para, kişinin kendi malı sayılmadığı için, onunla kurban da kesilmez.
Fakir bir kimse kurbanlık alıp, bayramda kesemez ise. o hayvanı bulduğu zaman tasadduk eder. Zengin kurban kesemez ise, bir kurban bedelini tasadduk eder.
İnsanların aralarında para toplayıp, Peygamberimiz adına kurban kesmeleri caiz değildir. Böyle bir uygulama bidattir.
Kredi kartı ile kurban alınabilir. Ancak tek çekim yapıp, faiz suçu işlememek lazımdır.
Kişi kurbanı peşin alabileceği gibi, taksitle de alabilir. Ama faize girerse, onun suçunu çeker( Müslim musakat Ebu davud büyu)
Kurbanlık hayvan, belirli bir fiyattan, canlı olarak alınabilir. İşkembe ve kelle gibi sakatatlarının da tartıya dahil edilmesi gerekir. Marketlerden indirim kartı ile de kurban alınması caizdir.
Vasıfları ve kilo fiyatı belirlenmek şertıyla, bir şirketin elinde olmayan bir malı (selem) yoluyla satması caizdir
Ortaklardan birisi udhiyeye, (bayramda kesilen kurbana), diğeri adağa, diğeri akika’ya diğeride Allah için nafileye niyet edecek olsa, hepsinin niyeti de ibadet olduğu için kurban caiz olur. Ama bir kişinin niyeti et yemek olursa hepside geçersiz olur. Kurban ortağını iyi seçmek lazımdır.
İmam-ı Âzama göre en evla ortaklık, hepsinin niyetinin aynı olmasıdır. Yani hepsi de, ya vacip, ya nafile kabilinden olursa sevabı daha çok olur. Yoksa kerahetle caiz olur.
Zengin bir kişi kendisi için aldığı sığıra, başka ortak alırsa, kerahetle caiz olur. Ancak hayvanı alırken, altı kişi daha ortak almaya niyet ederse, o zaman mekruh olmaz.
Fakir olan bir kişi kendisi için bir sığır alsa, onu kesmesi üzerine (adak gibi) vacip olur, etinin de tamamını dağıtması gerekir. Bundan dolayı, başka ortak alması da caiz değildir. Aldığı bu hayvan kaybolsa, tekrar kurban kesmesi gerekmez. Çünkü Allah(c.c.) kuluna takatinin üstünde bir yük yüklemez. (Bakara Suresi 2/286)
Ama fakir inat eder, ikinci bir hayvan alır ve kurban ederse, bayram günlerinde birinci hayvan da bulunursa, onu da kesmesi gerekir. Bayramdan sonra bulunursa, tasadduk etmesi icap eder. Çünkü ilk defa aldığında o hayvanı kesmekte üzerine vacip olmuştu. Ama zenginin aldığı kurban kaybolursa yenisini alıp kesmesi vaciptir. Eskisi bulunduğu takdirde onu kesmez. Çünkü zenginin bir kurban kesmesi vaciptir. Aldığı her hayvanı kesme şartı yoktur. Burada yanlış anlama olmasın. Allah fakir kulundan kurban istemiyor. Ama zorla kesmek isterse, o zaman aldığı her hayvanı kesmesi üzerine vacip oluyor.
Beş kişi bir sığır aldıktan sonra, ortaklardan dördü başka bir kişiyi ortak alsa, biri buna razı olmazsa, et önce beşe bölünür, razı olmayan şahıs beşte birini alır. Geri kalan dört parça da tekrar beşe bölünerek paylaşılır. Böylece razı olmayan şahsın alacağı et miktarı, diğerlerinden fazla olur. Diğer dört hisseden bir hisse daha çıkmış sayılır. Bu caizdir.
Üç ortaktan birisi dördüncü bir kişiyi, diğerleri razı olmadan alsa, bu da caiz olur. Şöyleki:
Kurbanın eti önce üçe bölünür, ikisini razı olmayan ortaklar alır, diğer hisse de ikiye bölünür. Bu paylaşmanın hepsinde de yedide bir hisse var demektir.
Büyük baş hayvan alan bir kişi, bunun bir hissesini bu sene, altı hissesini de geçmiş yıllara niyet ederek kesse, bu senenin kurbanı caiz olur, diğerleri olmaz. Zira geçmiş sene için kurban kesilmez. Böyle bir borç var ise, ya kurbanlık hayvan bizzat verilerek, yahutta bedeli tasadduk edilerek ödenir.
Bir kurban satın alan kişiler, bayrama kadar satıcının bakmasını isteseler. O da kabul etse. Bu hayvan öldüğü takdirde bakılır:
Eğer satıcı diğer hayvanlarından ayırmadan, hepsini birlikte yemlemiş sulamış ise, hayvanın ölümünden mesul olmaz. Ama hayvanı ayrı bir yere ayırmışta orada ölmüş ise, değerini tazmin eder. Bayrama kadar ölmemek üzere kurban satışı caiz olmaz.
Büyük baş hayvanda ortak sekiz olursa, hiç birinin kurbanı caiz olmaz.
Büyük baş hayvanı kurban kesenlerin, verdikleri hisse bedelinin her biri yediden az olmamalıdır. Mesela:
Beş kişi bir sığır alsa, 1. kişi 200, 2. kişi 250, 3. kişi 300, 4. kişi 300, 5. kişi 350 lira verseler, bu kurban caiz olur. Çünkü en az hisse yedide birdir. Hissedarın biri 200 den az verirse kurban caiz olmaz.
Bir kişi bin liraya bir sığır alıp, başka birinden de ikiyüz lira alarak “seni ortak ettim” dese, hayvanın beşte birini ona vermesi gerekir.
Bir kasap, başkasının kurbanını keserken, kendine niyet etse, kurban yine de sahibinin olur.
Bir kasap, kurbanı kestikten sonra, “kasıtlı olarak besmeleyi terk ettim” dese, kurbanın kıymetini sahibine ödemesi gerekir. O da ikinci bir kurban alıp keser. Bu olay bayram geçtikten sonra olursa, kurbanı kesmez, kıymetini tasadduk eder.
Kurbanı belirlemek için yününü kesmek caiz olmadığı gibi, vahşi hayvanlardan da kurban kesmek caiz değildir.
Bir kişi bayramın birinci günü fakir olarak kurban kestikten sonra, bayramın 2. veya 3. günü zengin olsa, birinci kurban nafile olduğu için, tekrar kurban kesmesi üzerine vacip olur.
İki veya bir gözü kör, dişlerinin çoğu düşmüş, kulakları kesilmiş, boynuzlarının biri veya ikisi kökünden kopmuş, kulağının veya kuyruğunun yarıdan fazlası ile, memelerinin başları kopmuş, kulağı veya kuyruğu yaratılıştan olmayan, dilinin çoğu veya burnu kesilmiş, kemiklerinde ilik kalmamış, ilaçla sütten kesilmiş, son derece zayıf ve kesim yerine gidemeyecek kadar topal hayvanlardan, kurban olmaz.
Şaşı, uyuzlu, deli, yaşamasına engel olmayan topal, doğuştan boynuzlu veya boynuzsuz, boynuzunun azı kırık, kulakları delinmiş veya enine yarılmış, dişlerinin azı düşmüş, kulak uçları kesilip sarkıtılmış ve cinsel organı bulunmayan hayvan kurban olur.
25.6.2021
Ali KARA
Emekli Müftü