Karakoç Kardeşler İki Kardeş Bir Hayat Özel Oturumunda Anıldı

Karakoç Kardeşler İki Kardeş Bir Hayat Özel Oturumunda Anıldı
Kahramanmaraş Büyükşehir Belediyesi tarafından düzenlenen Uluslararası Kahramanmaraş Şiir ve Edebiyat Günleri kapsamında “İki Kardeş ve Bir Hayat: Bahaettin Karakoç ve Abdurrahim Karakoç” konulu özel oturum yapıldı.Kahramanmaraş...

Kahramanmaraş Büyükşehir Belediyesi tarafından düzenlenen Uluslararası Kahramanmaraş Şiir ve Edebiyat Günleri kapsamında “İki Kardeş ve Bir Hayat: Bahaettin Karakoç ve Abdurrahim Karakoç” konulu özel oturum yapıldı.

Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi Kongre Merkezi Salonunda gerçekleştirilen özel oturuma konuşmacı olarak Araştırmacı Yazar ve Şair Ramazan Avcı ve Şair-Yazar İnci Okumuş katıldı.

Eğitim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Nail Yıldırım, Fen Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölüm Başkanı Prof. Kemal Timur, Fen-Edebiyatı Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yakup Poyraz, şair Tayyip Atmaca, şair Yasin Mortaş ve çok sayıda üniversite öğrencilerinin dinleyici olarak katıldığı program büyük bir ilgiyle dinlendi.

Konuşmacıların,  konunun öznesi olan Bahaettin ve Abdurrahim Karakoç’la ilgili olarak anılarını paylaştıkları, şairlerin hayatlarından ilgi çekici anekdotları, sanatçı kişiliklerini dile getirdikleri programda konuşmacılar Karakoçların şiirlerinden örnekler okudular. Ayrıca şairlerin bestelenen şiirlerinden videolar izlendi.

Şair ve yazar İnci Okumuş, “Karakoç ırmakları belki coğrafi olarak yer almamıştır haritalarda. Ama edebi coğrafyamızda akan ve nice coğrafyalar aşan ırmaktırlar!” diye başladığı konuşmasında Türk Şiirinin Dede Korkut’u, Beyaz Kartalı Bahaettin Karakoç’un ve büyük dava adamı, cihan şairi, Türk halk şiirinin köşe taşı olan Abdurrahim Karakoç’un Türk şiir deryasına nasıl bir bereket getirmiş olduklarını anlattı.

İnci Okumuş, Bahaettin ve Abdurrahim Karakoçların eylem ve gönül adamı olduklarını, Türk şiirinin kaderini değiştirdiklerini, şiire sanat olarak itibar kazandırdıklarını, halk şiiri ve serbest şiir arasındaki ayrımı azaltarak her iki şiirin müştereklerini artırdıklarını, taassup ve kabileci anlayıştan uzak odlularını, şiirleriyle vaaz etmediklerini,  kendilerini bayraklaştırmadıklarını, şiirin samimiyet ve dürüstlük olduğunu öğrettiklerini, akımlar başlatarak mefkure oluşturduklarını ve bir hamilerinin olmadığını dile getirdi.

Okumuş, konuşmasını şu ifadelerle tamamladı: “Türk Şiir deryası yirminci asrın iki kudretli şiir ırmağı olmadan hep eksik kalırdı! Kopyeci ve taklitçi olmadılar! Günümüzde birbirlerinin eserlerini okumadan yazma gayretinde pek çok şairin aksine, onlar birbirlerinin eserlerini okuyan etkileşimli şairlerdi.

Karakoç kardeşler modası geçecek şairler değillerdir.! Abdurrahim Karakoç su kadar berrak bir ruhtur!  Bahaettin Karakoç bulanmadan sular seller gibi akan bir ruhtur! Şiirle aldatan, şiirle ağlatan adam olmamışlardır! İnsan sevgisi insanı yere veren değil, ayağa kaldıran güçteydi. Hülasa; Karakoç kardeşler, şiir deryasında herhangi bir dalga olmamışlardır.”

Bahaettin Karakoç’la ilgili olarak “Türk Şiirinin Beyaz Kartalı Bahaettin Karakoç” adlı monografi kitap yazan, Abdurrahim Karakoç ile ilgili lisans tezi hazırlayan araştırmacı yazar ve şair Ramazan Avcı da, iki kardeş şairin yetiştikleri ortamı, iki şairin sanat anlayışlarını ve farklı yönlerini anlattı. Ramazan Avcı, konuşmasını şu ifadelerle tamamladı:

“Bahaettin Karakoç, yalnızca şairdi. Kendini sanatına adamış bir şair. Yirmi dört saat şiiri düşünen, peşine düştüğü en güzel şiir kelebeğini yakalamaya çalışan fakat hiçbir güzellikle yetinmeyen, daha güzelin peşinde olan bir şairdi. Bütün büyük sanatkâr gibi ömrü en güzel şiiri aramakla geçti.

O, icraatlarıyla, kişiliğiyle, sanatıyla ve varlığıyla Kahramanmaraş’ın şairler kenti sıfatını almasına en fazla hizmet etmiş tek başına bir okuldur. Bu okulun adı Dolunay Mektebi’dir.  Maraşlı şairler anılırken bu husus unutulmamalı, onun için özel bir yer ayrılmalıdır.

Abdurrahim Karakoç ise, halk şiirine taze nefes olmuş, geleneği geliştirerek, çağa uydurarak, halk şiirine yeni imgeler kazandırarak tertemiz bir Türkçeyle Türk halkının sesi olmuştur. Onu, halkın gönlüne oturtan hususiyeti fikriyle zikrinin aynı oluşu, halk Türkçesiyle halkın dertlerini dile getirişi, halkın bürokrasiye karşı sözcüsü oluşu, millî konularda halk gibi duyup düşünmesi ve Mihriban gibi şiirleri yazdıran coşkun lirizmidir.

Abdurrahim Karakoç, halk şiirinin klasik mazmunlarını değil, kendine has benzetme ve imgeleri kullanmıştır. Son derece yerinde kullanılan bu sanatların oluşturduğu imgelerin, alışılmamış bağdaşıklıkların algı damarını çatlatmadan okuyucu tarafından kolayca anlaşılması Karakoç’un şiirlerinin beğenilmesinde etkili olmuştur.

Bir kökten doğup iki ulu çınar olarak Türk şiirinin kubbesinde hoş seda bırakan; kişilikleri, sanatları ve icraatlarıyla yetişen nesillere Anadolu kültürünü mayalayan Karakoç’lar Türkçe var olduğu sürece dillerde ve hafızalarda yaşayacaklardır. Mekânları cennet olsun.”

Oturumun ardından dinleyicilerden gelen sorular cevaplandırıldı. Fen Edebiyatı Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölüm Başkanı Prof. Dr. Kemal Timur da kısa bir değerlendirme konuşması yaparak çok yararlı ve şiir gibi bir program izlediklerini belirtti ve konuşmacılara teşekkür etti.