İNSAN 

İNSAN 
Allah (c.c.) insanoğlunu yeryüzünün halifesi yapmış, Ona kendi irade­sinden de cüz-i irade vermiştir. Bu durum diğer yaratıklarda yoktur. An­cak, insanoğlunun gurur ve kibre kapılmaması için, yaratılışındaki ana maddeyi de,...

Allah (c.c.) insanoğlunu yeryüzünün halifesi yapmış, Ona kendi irade­sinden de cüz-i irade vermiştir. Bu durum diğer yaratıklarda yoktur. An­cak, insanoğlunun gurur ve kibre kapılmaması için, yaratılışındaki ana maddeyi de, âleme ibret olacak şekilde, basit maddelerden yaratmıştır. 

İnsanoğlu kıymetli bir şey yapacak olsa, yeryüzünün en pahalı mad­delerini kullanır. Meselâ bir kalp kapağını düşünün. Bulunan mad­delerin en pahalısıdır. Hâlbuki Allah (c.c.)’ın mükemmeli yaratmak için, iyi şey­lere ihtiyacı yoktur. Çünkü yaratan O’dur. Değerleri tespit etme yetkisi de O’na aittir. O neye değer verirse, insan­oğlu onun peşinden koşar.  

İnsanoğlu’nun yaratılışı, aşağıdaki ayet’i kerimede şöyle anlatılır. 

 “O, sizi (önce) topraktan, sonra az bir sudan (meniden) yara­tandır.” (Mü’minSuresi 40/ 67) 

 Yani yaratılışın hammaddesi topraktır, İlk insan, Hz. Âdem (a.s.)’de top­raktan yaratılmıştır. O’nun neslinin yaratılışına sebep olan şeyde spermdir.  

Ondan sonraki insanların spermden yaratılmış olması, topraktan yara­tılmadıkları anlamına gelmez. Çünkü ilk maya topraktır. Her iki madde de insanlar için değersizdir. Hatta meni, fiziki olarak, tiksindirici bir şey­dir. 

İnsanoğlu yaşadığı müddet içerisinde, maddi vücudu bakımından, güzel şeyleri çirkin hâle getiren pislik makinesi gibi çalışır. Allah (c.c.)’ın ya­rattığı güzel şeyleri yer, işe yaramaz hâle getirdikten sonra, dışarıya atar. 

İnsanoğlu öldüğü zaman, başkalarını korkutacak hale gelir. Başka canlıların eti, derisi ve kemiğinden faydalanıldığı halde, in­sanoğlunun hiçbir şeyinden faydalanılmaz. Hatta korkunç duruma düşer.  

Yıllarca koynunda sakladığı, uğruna her şeyini feda ettiği eşine, “Bu ce­nazeyi sana bir hafta misafir edelim” denilecek olsa, onun korkutucu şeklinden korunmak için, başka yakınlarını da kendisine bekçi yapar. 

İnsan hayatını bir cümlede özetlemek gerekirse: 

Var oluşunun sebebi pislik, yaşadığı müddetçe pislik makinesi görevi yapar, öldüğü zaman da, çabucak defnedilmezse leş haline gelir. 

Yukarıda yaptığımız inceleme, insanoğlunun maddi yapısı içindir. Manevi yapısı ise, ayet-i kerimede şöyle beyan edilmiştir. 

 “Gerçekten biz insanı en güzel bir biçimde yarattık”( Tin suresi 95/4) 

Yani insanoğlu, yaratılış ve biçimlendirme ba­kımından, en güzel şekilde yaratılmıştır. Üstün sı­fatlarla teçhiz edilmiş, yeryüzünün halifesi sayılmış, diğer yaratılanların tamamı da onun emrine verilmiştir.  

 insan, Allah (c.c.)’ın severek yarattığı ve güvendiği bir canlıdır. Bundan dolayı, mevcudu birleştirip yapma veya mevcut olanı yok etme gücüne sahiptir. Bu yönüyle meleklerden de üstündür. 

İnsanoğlu basit şeylerden yaratılmış, vasıfları bakımından da diğer canlıların en güzeli ve en üstünü olarak takdim edilmiştir. Bu durum yüce Allah’ın ya­ratıcılık gücünü göstermektedir. Bu üstünlüğün şartını tespit eden ayette ise:   

 “Siz, insanlar için çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz. İyiliği emreder, kötülükten men eder ve Allah’a iman edersiniz.”Buyrulmuştur.( Âl-i İmrân 3/110) 

Yani insanoğlu Allah (c.c.)’a iman eder, imanının gereği olarak, insanlara iyili­ği emreder, kötülükten sakındırırsa, hayırlı ümmet vasfını kazanmış olur.  

Yeryüzünde milyarlarca insan vardır. İman etmeyenlerin Allah (c.c.) katında hiç­bir değeri yoktur. Zira İnsan, yeryüzüne sorumsuz bir varlık olarak gönderilmiş değildir, Her canlının görevi olduğu gibi, insanın da görevi vardır. O da, önce Allah (c.c.)’ı tanımak, O’na itaat ve ibadet etmek, etrafındaki insanlara da iyiliği emretmektir.  

Bu görevi yaptığı takdirde, hayırlı ümmet olma vasfını muhafaza etmiş olacaktır. 

 Onların durumunu anlatan ayetlerde:  

 “Ey huzura kavuşmuş insan!. Sen O'ndan hoşnut, O da senden hoşnut olarak Rabbine dön.  (Seçkin) kullarım arasına katıl.  Ve cennetim gir.” Denilmektedir. (Fecir Suresi 89/ 27-30)

            Yani, “Ey huzura kavuşmuş insan” huzur ortamında Rabbine dön ve yeryüzünün meşakkatinden kurtul. Gerçeği akletmeyen insanların, keşke bende iman ve itaat etseydim diyerek feryat ettikleri bir anda,  sen Rabbinden hoşnut, Rabbinde senden hoşnut olarak; samimi bir şekilde, bana ibadet eden salih kullarımın zümresine katıl, onlarla birlikte cennetime gir denilecektir. 21.03.2021

                       Ali KARA     

                   Emekli müftü